Halk müziğimiz ile geleneksel saray tarzı müziğin çokseslendirilip büyük orkestralar tarafından seslendirilmesi, Batı sazları yanında yerel sazların da kullanılması, öteden beri yapılmak istenen ama yeterli niceliğe ulaşamamış bir amaçtı. Son yıllarda bir kısmı “bilinçlenme”, bir kısmı da evrensel müziği kasıtlı taarruzlardan biraz olsun koruma dürtüsüyle bu alandaki denemeler çoğalmaya başladı.
Deneme sahiplerinden biri, eczacı ve iş kadını olan, sebatla çalışıp bilgi sahiplerinden de alçakgönüllülükle yararlanmasını bilen, 1700'lu yıllardan bu yana kayda geçmiş 200 civarındaki kadın besteci arasına giren Pınar Köksal'dır. Küçük yaşlardan itibaren mandolinle başlayarak müziğe ilgi duyan, 37 yaşında piyano ile birlikte makamsal müzikle ilgili ders almaya başlayan, 100'ü aşkın bestesinden 60 tanesi TRT repertuarına giren Pınar Köksal, eserlerinin çokseslendirilmesi konusunda bilinçli ve seçici hareket ediyor. İlk adım, düzenlemeleri yapacak bestecinin seçimindeki kararının ne denli isabetli olduğunu alınan sonuçtan görüyoruz. On yılı aşkın bir süre önce bu konuda besteci ve şef Bujor Hoinic'in düzenlemeleri çok beğenilmişti. Bujor'un düzenlemeleri orkestrada iyi tınlıyor, opera solistleri tarafından zorlanılmadan söylenebiliyor, hem de geleneksel ruhu günümüz anlayışıyla dinleyici kulağına ulaştırıyordu.
Petrol alanında etkinlik gösteren Pet Holding'in kurucusu Güntekin Köksal’ın eşi olan Pınar Köksal, holdingin 40. kuruluş yıldönümünde, bestelerini bir kez daha orkestra ve insan sesiyle canlı olarak dinleyiciyle paylaşma olanağı buldu. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası (EBBSO) şef Ender Sakpınar yönetiminde, soprano Feryal Türkoğlu ve tenor Hakan Aysev solistliğinde Pınar Köksal bestelerini seslendirdi. Düzenlemelerini Oğuzhan Balcı'nın yaptığı üç bestede ise etnomüzikolog Dr. Mehtap Demir ustaca çaldığı kabak kemanesi ve özgün sesiyle dinleyiciye ulaştı. Şef Sakpınar konserin akışında her parça arasında kanun giriş ve geçiş taksimlerinin bulunmasını istemişti. Usta kanuncu Göksel Baktagir, bu iş için âdeta biçilmiş kaftandı. Zaten başından beri bestecinin eserlerinin geleneksel seslendirilmelerinde danışmanlığını yapan Baktagir'le icracı kadrosu tamamlanmış oluyordu.
Bu çalışmaların başından beri Pınar Köksal bestelerini söyleyen tenor Hakan Aysev'in ses rengi, tekniği ve yorumu açısından en uygun olduğu düşünülen “nihavend” makamındaki parçalar konserde ağır basıyordu. Aysev'in şarkılara getirdiği duygulu yorum, seçilen makamın doğruluğu düşüncesini de pekiştiriyordu. Ankara Operası'ndaki çalışmaları sırasında “her tür eseri istenilen tarzda söyleyebilme” yeteği sayesinde ön plana çıkan, 2010 'da Andante-donizetti Ödülleri'nde “en iyi kadın opera yorumcusu” seçilen Feryal Türkoğlu bu alanda da çok başırılı oldu. Gerek kendi söylediği şarkılarda, gerekse Hakan Aysev'le düetlerde dinleyicinin büyük beğenisini kazandı.
Dinleyici, icracıları, şefi ve sahneye davet edilen besteciyi uzun uzun ve coşkuyla alkışladı. Peki kimdi bu dinleyici?
Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen'in vizyonuyla 2002 yılında kurup, günümüzde 60 kişilik bir senfoni orkestrası olarak Eskişehir'in “medar-ı iftiharı” kurumlarından biri olan, 2013'te Donizetti Ödülleri'nde “en iyi orkestra” seçilen EBBSO'nun deyim yerindeyse yetiştirdiği kitleydi. 7'den 70'e salonu son koltuğuna kadar dolduran dinleyici, daha orkestra sahneye çıkarken, alışılmışın süre ve güç olarak çok üzerinde bir alkışla müzisyenleri nasıl bağrına bastığını gösteriyordu.
Orkestranın sanat danışmanı ve şefi Ender Sakpınar, her yıl bu bağlamda bir veya birkaç konser düzenlemeye özen gösteriyordu. Büyükerşen'i bakışı zaten bu yöndeydi. Öteden beri sohbetlerimizde hep “Türk müzikci-Batı müzikci çekişmesi”nden yakındığını ve bu ortamın giderilmesi gerektiğini vurguladığının tanığıyım.
Sonuç olarak, onca yoğunluk arasında kalkıp Eskişehir'e gitmeye değdi mi diye sorarsanız, yanıtım “Hem de nasıl değdi” biçimindedir.