Çoğu bestecinin kendini müzik çevrelerine kabul ettirdiği, bir bakıma “şeytanın bacağını kırdığı” bir eseri vardır. Avusturyalı besteci Anton Bruckner'in (1824-1896) çıkışı yaptığı eseri, bütün verimi içinde orkestraların repertuarlarında en fazla yer alanı Mi majör 7. Senfoni'sidir. Yaklaşık 67 dakika süreli, ikinci bölümüyle tanınmış bu eseri CSO'dan 5 Ocak 2018 Cuma akşamı dinledik.
Yanlış anımsamıyorsam 2011'de de bu eseri Alman şef Ruaul Grüneis yönetiminde seslendirmişti CSO... Bu kez şef kürsüsünde deneyimli, tüm orkestracıların saygısı kazanmış Antonio Pirolli vardı.
Bruckner bir Richard Wagner (1813-1883) hayranıydı. Wagner'in Ring opera dizisinde kullanmak üzere tasarımlayarak yaptırttığı Wagner Tubası olarak bilinen enstrümanı da 7. Senfoni'sinin ikinci ve dördüncü bölümlerinde kullanarak, kendi anlayışında Wagner'e bir saygı sunumunda bulunmuştu. Wagner Tubası, ton itibariyle kornoya daha yakın bir enstrüman olarak, Brucker tarafından daha sonra 8 ve 9. Senfoni'lerde de kullanılmış, ayrıca Mahler, Stravinsky ve Strauss gibi besteciler de bazı eserlerinde bu özel çalgıya yer vermişlerdi.
Kafasında anıtlaştırdığı Wagner'in ölüm haberini 7. Senfoni'nin ikinci bölümünü yazarken alan Bruckner'in, bölümün son 35 ölçüsünü kapsayan kodasını “ustaların ustasının ölümsüz anısına…” cümlesiyle adaması, bağlılığının bir başka göstergesiydi.
Rastlantıya bakın ki, yıllar sonra, bir başka Wagner müziği hayranı olan Adolf Hitler'in ölüm haberi Berlin Radyosundan ağıtsal yanı güçlü olan bu ikinci bölüm çalınarak verilmişti.
Eserin birinci bölümündeki ana temayı Bruckner'in nasıl bulduğuna ilişkin anlatısı, günümüzdeki “ak sakallı dede” hikâyelerini anımsatır nitelikte. Bir gece yattıktan sonra düşünde gördüğü ilham perisi “Eyy Bruckner, bu tema sana mutluluğu getirecek” diyerek ıslıkla çalmış. Besteci de hemen uykusundan kalkıp mumları yakmış ve unutmadan temayı notaya dökmüş!
Bruckner denilince aklıma hemen bizim bestecilerimizden Can Atilla (d.1969) gelir. Müthiş bir Brucker hayranıdır ve bestecinin anısına St. Florian başlıklı, org ve orkestra için bir dramatik senfonik şiir yazmıştı Can... Orgu da nereden çıkarmış diye meraklanırsanız, Bruckner esasen bir organistti.
Gelelim konsere... Opera sevgisi yanında geç romantikler konusunda da uzmanlaşmış bir uluslararası şef olan Antonio Pirolli, her zamanki abartısız ciddiyeti ve orkestrayla kurduğu olumlu ilişki sayesinde, akademik bir mimariye sahip eserin anıtsal özelliklerini ve içinde barındırdığı karşıtlıkları iyi bir biçimde ortaya çıkardı.
Başkemancı sandalyesinde Jülide Yalçın'ın oturduğu kemanlar ile viyolonsel ve viyola grupları, bu ağır eserin iyi icra edilmesinde görevlerini yaparken, üflemeli grupları da özellikle bir ve dördüncü bölümlerdeki etkinlikleriyle göz doldurdular. Takviyelerle gerekli sayıya ulaşan korno grubunda, kornolar iyi etkinlik gösterirken, Wagner Tubalarında, sık çalınmadıklarından olsa gerek, bir kaç aksaklık, genelin içinde kaynadı gitti.
Salonun arka bölümünde oturan dinleyici, gene her bölüm arasında alkışladı, finaldeki alkışın içinde bir de keskin ıslık duyduk! Genellikle “ıslıklamak” protesto ifade eder ama bu herhalde bir “beğeni” ıslığıydı!
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
5 Ocak 2018