Bu kadar mı rastlantı olur? Fazıl'ın yurtdışından geri kalıp da Ankara'ya ayırdığı üç gün, tam Gar Katliamı'nın 1. yıldönümüne denk gelecek. Polisin tüm anmaları engelleyip, insanları 103 kişinin öldüğü yerde copladığı 10 Ekim'in akşamında, Fazıl Say, Alman Kütüphanesi'nin kuruluşunun 60. yılında bir resital verecek...
Bu rastlantı gerçekleşince Fazıl da, Gar Katliamı'nda ölenlerin anısına bestelediği “In Memoriam/ Anısına” başlıklı eseriyle açtı resitalini. Gürül gürül bir piyano yazısı...
Bakın Fazıl ne yazdı: “ 10 Ekim 2015 Ankara terör saldırısında hayatını kaybedenlerin anısına yazdığım bu eseri tam bir yıl sonra 10 Ekim günü Ankara'da Alman Kültür'de konserimde çalabildim. Çok değişik duygular, bu insanoğlu. Ne kadar daha iyi bir dünya için , ne kadar daha güzel olmak varken....”
Aslında bu eser, daha iyi ve güzel bir dünya için tüm yitiklerin anısına. Resital sonrası Prof. Ali Uçan ve MÜZED Başkanı Refik Saydam'la sohbet ederken Ali Hoca, “Dinlerken tüm o yaşananlar gözümün önünden geçti” diyordu.
Fazıl, programını üç dilde anons etti. İngilizce, Almanca ve Türkçe. Küçük salondaki dinleyicinin yarısı yabancıydı çünkü. “Anısına”dan sonra artık kendisiyle özdeşleşmiş parçalarından, baladlardan üç tanesini seslendirdi. Ardından Mozart'ın Do Majör sonatı ile yaşam cıvıltısını tüm tazeliğiyle sundu dinleyiciye. Gene Mozart'ın âdeta Beethoven habercisi renkler ve karşıtlıklar içeren Do minör Fantezi'siyle resitali noktaladı.
Fazıl'ı o salonda dinlerken anılarım canlandı. Yanlış anımsamıyorsam Alman Kültür İzmir Caddesi'nden Bulvar'daki bu binaya henüz geçmişti, Fazıl 9 yaşındaydı ve bu sahnede ilk kez çalmıştı. Babası Ahmet Say, elinde mendil peşindeydi. Konservatuvar'da özel statüdeki hocalarından İlhan Baran da özellikle Fazıl ile Muhiddin'i (Dürrüoğlu) sık sık Alman Kütüphanesi'ne getirir, diskotekteki kimi LP'lerden ödev verir, bazı kitapları okumalarını isterdi. Fazıl'ın bir çocuk olarak o sahneye ilk çıkışının üzerinden tam 36 yıl geçmiş. Artık olgun bir sanatçı. Notadan çalarken gözlük bile takıyor. Demek ki yakın görüşü zayıflamaya başladı. Fiziksel olarak kemâle erme işaretleri!
Fazıl'ın yolu Almanlar ve Almanya ile hep kesişti ve 17 yaşındayken Alman Devlet Bursu (DAAD) ile Düsseldorf'a gidip David Levine ile hızlı bir gelişim gösterdi. Halen Avrupa'da en fazla konser daveti aldığı yerler, aynı dil ve kültür coğrafyası içindeki Almanya ve İsviçre...
Resital vesilesiyle 15 Ekim Cumartesi onuruna TOBAV tarafından CSO Salonu'nda bir “saygı” konseri düzenlenecek olan değerli bestecimiz Muammer Sun, Ahmet Say, müzik eğitimi alanının verimli-önemli öğretmeni Prof. Ali Uçan, Müzik Eğitimcileri Derneği Başkanı Refik Saydam biraraya geldik. Elinde bastonu, kalkıp taa Gölbaşı'ndan gelmiş olan Muammer Hocayı, Sibel Ekmekçioğlu'na rica edip daha kapılar açılmadan salona aldırdım, fazla ayakta kalmasın diye... Fazıl sahnede provasının son notalarıyla meşguldu. Hemen kalkıp karşıladı Muammer Hoca'yı... Oturduk, baktım Muammer Hoca'nın sahnedeki Fazıl'a bakarken gözleri yaşarıyor. Hep duygulandık, eskiler, Fazıl'ın çocukluğu geçti gözlerimizin önünden.
Şimdilerde “kendiçekim” moda ya, cep telefonlarıyla millet çekip duruyor. Ben de bunu fotoğraf makinesiyle yapabilir miyim diye bir denemede bulundum beklerken. Yüzümde dikkatimi yoğunlaştırma ifadesi, üçümüz... Muammer hocanın pek hoşuna gitti..
Konser sonrası birer kadeh şarap içerek ayakta sohbet ediyoruz. Muammer Hoca, fotoğraf çekmemi rica etti, benim makinam hep cebimde ya, hemen Fazıl'la Muammer ve Ali Hocaları kareleyiverdim. Fazıl sonra beni de istedi, genç, güzel bir piyanist hanım çekti resmimizi. Gece bir baktım ki, hızlı Fazıl çoktan paylaşmış bu fotoğrafı...
Resitalin öncesinde Alman Kütüphanesi'nin 60 yılı kutlaması nedeniyle üç Almanca konuşma yapıldı ve Türkçeye çevrildi. Toplamı 45 dakika sürdü! Oturduğum yerden yan arkadaki küçük kulisi görüyorum,... Fazıl iskemlede oturuyor, göz göze geliyoruz! Biraz sonra sıkıldı, cep telefonuyla oynamaya başladı, belki de facebook'a girmiş, birkaç gönderi paylaşmıştır diye düşündüm! Sonra ayağa kalktı, döndü dolaştı... 45 dakika daracık yerde beklemek kolay mı? İyi, gene de yoğunlaşmasını yitirmedi.
Bu kutlama resitallerinde, tören konserlerinde uzun konuşmalara bir çare bulmak gerek!