Başka dillerden dilimize girmiş kimi sözcükler öylesine benimsenmiş ve Türkçeleşmiştir ki, tam karşılayacak bir sözcük bulunamamıştır. Bunlardan biri de Fransızca kökenli “jübile”dir. En çok futbol alanında, etkin sporu bırakanlara veda maçı anlamında kullanılmaktadır. Türk Dil Kurumu, sözcüğü sayfalarında şöyle tanımlıyor:
isim - Evliliğin ellinci yılında düzenlenen kutlama şenliği.
isim - Bir sanat veya spor dalında uzun süre çalışanların onuruna düzenlenen kutlama töreni.
isim, eskimiş, din bilgisi -Tevrat'a göre, Yahudilerde, elli yılda bir Tanrı'ya ve dinlenmeye ayrılan yıl. isim, din bilgisi- Katoliklerde, Roma'ya hacca gidenlerin, kilisece günahlarının tam olarak bağışlandığı yıl.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın 14 Nisan 2023 Cuma akşamı haftalık olağan konseri, “adı konulmamış” bir jübile konseriydi. Yasal olarak dört yıl daha çalışma hakkı bulunmasına rağmen emeklilik kararı alan, kadrosu CSO'da bulunan devlet solisti kemancı Çağıl Yücelen (d.1962) son kez sahneye çıktı. Üç yapıtlı programda en sona yerleştirilen Can Atilla'nın “TBMM'nin 90. Yılı Diriliş Marşı” başlıklı senfonik marşta, bestecinin program notunda Atatürk'ü simgelediği belirtilen keman soloyu seslendirerek hem orkestraya, hem de dinleyiciye veda etti.
CSO Yönetim Kurulu Üyeleri Yaz Irmak ile Tuğba Tamer Türeli yapıtın seslendirilmesi tamamlandıktan sonra Yücelen'i uğurlama törenini yaptılar. Yaz Irmak, 45 yılın sonunda Yücelen'i saygı ve sevgiyle uğurlamakta olduklarını dinleyiciyle paylaşırken Tuğba Tamer de kırmızı kutu içinde sunulacak plaketi hazırlıyordu.
Çağıl Yücelen, mikrofonu eline alarak duygusal bir veda konuşması yaptı. Böyle bir yapıtla veda etmekten dolayı mutlu olduğunu, çünkü tam bir Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olduğunu vurguladı. Anıları nedeniyle eski salonda olsa kendini tutamayacağını söyledi ama gözleri çoktan yaşarmıştı. CSO'ya, şef Burak Tüzün'e şükranlarını sunduktan sonra, orkestra üyelerinin ve dinleyicinin alkışları arasında, gözleri yaşlı sahneden ayrıldı.
Böylece, klasik müzik sahnesinden son “Yücelen” de ayrılmış oldu. Ulvi ve Akşit Yücelen, yakın müzik tarihimizde iz bırakmış iki kardeşti. Ulvi Yücelen uzun yıllar CSO'nun başkemancılığını yaptı, Yücelen Quartet'i kurdu, bürokraside de Kültür Bakanlığı müsteşarlığına kadar yükseldi. Kızı kemancı Reyyan Yücelen Başaran Ankara Devlet Konservatuvarı'nda emekliliğine kadar keman öğretmenliği yaptı, torunu Aksel Başaran halen Berlin'de uzmanlık çalışmalarını sürdüren bir piyanist. Akşit Yücelen de CSO'da başkemancı yardımcılığı yapmış bir kemancı olarak kızı Çağıl solist olarak sahneye çıktığında arkasında çalma mutluluğuna erişmiş bir babaydı.
Çağıl Yücelen'in tıpkı özel yetenekli çocuklar sınıfında hocası olan Suna Kan gibi, keman solosunu çaldığı “Diriliş” Marşı, İstiklal Marşımızın giriş bölümünün bakır üflemelilerce seslendirilmesiyle başlayıp, sonunda Atatürk'ün sesinden “Ne Mutlu Türküm Diyene” deyişinin de yer aldığı korolu, yaklaşık 5 dakikalık bir yapıt.
Şef Elnara Kerimova'nın hazırladığı, operadan takviyeli TRT Çoksesli Korosu'nun, mikrofon kullanılarak yükseltilmiş sesinden, marşın sözlerini anlamak mümkün olamadı. Prozodi sorunu mu, yoksa ses mi çok yükseltilmişti, ya da ana salonun beşbenzemez akustiği nedeniyle mi, anlayamadım. TBMM Başkanlığı döneminde Köksal Toptan'ın tanıtım yazısında söz ve müziğin Can Atilla'ya ait olduğu belirtiliyordu ama internette sözleri bulamadım. Bu son seslendirmeyi eğer TRT-2 yayımlayacak ise, sözleri sağlayıp alt yazı olarak eklemeli ki, anlaşılır olsun.
Konserin giriş bölümünde Fransız besteci Fabriel Faure'nin (1845-1924) en bilinen ve sevilen yapıtı “Pavane”ın korolu orkestralı versiyonu yer alıyordu. Başkemancı sandalyesinde bu hafta da, 1. keman üyelerinden Gizem Aytüre Cedrone yer alıyordu. Bu hüzünlü, zarif yapıt sanırım korolu olarak ilk kez seslendirildi. İnsan sesinin gücü, flüt, obua ve klarnetin temiz serimleri, orkestranın özenli katılımıyla ortaya iyi bir müzikal sunum çıktı.
İkinci yapıt ise Avusturyalı besteci Franz Schubert'in (1797-1828) adı sayesinde çok tanınmış “Bitmemiş” 8. Senfoni'siydi. Bestecinin bu senfonisini neden iki bölümde bıraktığı, üçüncü bölüme başladığı halde tamamlamadan defteri kapattığı yoruma açıktır. Ancak Allegro moderato ve Andante con moto tempolarındaki bu iki bölüm, halen bestecinin senfonik verimi içinde bitmemiş senfoni adıyla en çok seslendirilen, en görkemli yapıtıdır. CSO da yapıtı şef Burak Tüzün'ın bagedi altında bu görkeme uygun biçimde seslendirdi.
İki bölüm arasında dinleyici gene alkışı bastı. Konser öncesi dinleyiciye nerelerde alkışlanması gerektiğini vurgulayan, el programına bakılmasını öğütleyen, hayli işe yaradığı görülen konuşma, bu kez yapılmamıştı. Zaten el programına bakanların da kafası karışacaktı çünkü senfoninin iki bölümü belirtilmemişti. Ayrıca alkış işareti de yapıt sonlarına değil, sadece bir işaret olarak konserin en sonuna yerleştirilmişti! Çağıl Yücelen'in kısa yaşam öyküsünün başlığında “Piyano” olarak belirtilmesi de bir başka hataydı. Seslendirmedeki özen, bu hafta el programına gösterilememiş olmalıydı.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
16 Nisan 2023, Ankara