Türkülerle ses veren opera sanatçılarına hep farklı bir saygı duymuşumdur. Rahmetliler bas Ruhi Su ve tenor Ömer Yılmaz'dan, bariton Tuncer Tercan'a hepsi kendine özgü tarzlarıyla halkın sesini, gelenekten süzülmüş mizahı, taşlamayı, sevdayı bize aktardılar. Kadın şancılarımız arasında ise bu konuda en çok emek harcamışların başında mezzo soprano Zeynep Halvaşî gelir. Ankara'yı terk edip iki yılı aşkın süredir İstanbul Operası'nda çalışan Halvaşî'yi 31 Ocak akşamı Uğur Mumcu'yu Anma Etkinlikleri'nin kapanışında Çağdaş Sanatlar Merkezi sahnesinde dinleme olanağı bulduk.
Halvaşî, yıllardır Türkiye'de yaşayan Romen besteci-şef Bujor Hoinic'in Karadeniz ve Elazığ türkülerine yaptığı düzenlemelerle kendini göstermişti. Uğur Mumcu etkinliğinde de Halvaşî'ye piyanoda, bu düzenlemeleri Türk müzik arşivine kazandıran Bujor Hoinic eşlik ediyordu.
İkilinin hazırladığı programın ilk yarısı Balkanlardan Kafkaslara bölgemizi, ikinci yarısı ise Anadolu'yu yansıtıyordu. Önce Mikis Thedorakis'ten iki şarkıyı Yunanca söyledi Halvaşî... Ardından Rusça olarak “Moskova Geceleri” ile “O Çiçorniye” geldi. Bujor Hoinic'in düzenlemesini yaptığı Gürcü türküsü “Tsira”, hangi dilde olursa olsun halkın benzer biçimde yırladığının göstergesi gibiydi.
İkinci yarıya geçişi B. Hoinic, “Kâtibim” teması üzerine yazdığı fantezi ile yaptı. Ardından Zeynep Halvaşî, duygu yüklediği mezzo sesiyle iki Karadeniz ve bir Elazığ türküsünü okudu. Fazıl Say'ın Nazım Hikmet Oratoryosu'ndan “Memleketim” salonda ayrı bir hava estirdi. Böylece bu besteyi bugüne kadar söyleyen Sertap Erener, Zühal Olcay, Serenad Bağcan'a Zeynep Halvaşî de katılmış oldu. Anonim “Mağusa Limanı”ndan sonra, dinleti Z. Livaneli'den “Yiğidim Aslanım”la noktalandı.
Birer teşekkür belgesini kendilerine rahmetli Uğur'un kızı Özge sundu. Uğur Mumcu'yu Anma Etkinlikleri'nin kapanışına yakışır bir dinleti oldu. Bu halk, ne Mumcu'yu unutur, ne de türkülerini...