İnsan iki gece üstüste iki büyük orkestranın Yeni Yıl Konseri'ne gidince, ister istemez bir karşılaştırma yapıyor. Sıcağı sıcağına, programa neler konulmuş, hangi solistler seçilmiş, bakıyor. 28 Aralık gecesi CSO'nun yeni Yıl Konseri'nden kısa izlenimlerimi yazmıştım:
29 Aralık gecesi, bu kez Bilkent Senfoni Orkestrası'nın Yeni Yıl Konseri'ne tanıklık ettim. Yunan şef George Petrou yönetimindeki BSO'dan vals ve polkalar, bas Wolfgang Bankl'dan da Çingene Baron ağırlıklı şarkılar dinledik.
CSO'da salt Viyana vals ve polkaları bağlamında bile daha neşeli, dinleyiciyi kavrayan bir program vardı. BSO'daki şefin yaptığını düşündüğüm eser seçimi ise bir yılbaşı konseri için çok daha neşeli olabilirdi. Yarasa Uvertürü ve orkestra üyelerinin sesleriyle de katıldığı Köylü Polkası dışında, yılbaşı havası ancak bis parçası olarak seslendirilen Mavi Tuna Valsi ve artık olmazsa olmaz haline gelmiş Radetzki Marşı ile geldi.
CSO'da sesleri ve fizikleriyle sahneye yakışan şıkır şıkır bir kolaratur soprano (Görkem Ezgi Yıldırım) ve iyi tenor (Erdem Erdoğan) vardı. Şef Rengim Gökmen'in hazırladığı program bisler hariç toplam 20 eserden (uvertür, intermezzo, arya, düet) oluşuyordu. Üstelik bu seçim Viyana ile sınırlı tutulmamış, önemli kolaratur aryalarıyla, Türk tangolarıyla daha heyecan verici hale getirilmişti. BSO'nun programına seçilen eser sayısı ise 10 idi.
Bir yılbaşı konseri için, sadece bir bas sesin seçilmiş olmasının gerekçesi acaba neydi? Üstelik 57 yaşında (yani genç), saçsız ve göbekli, sahneye yakın gözlüğü burnunun ucunda çıkan bir bas. Bu tür konserlerde fizik yapı da önemli bir öge, öz biçim ilişkisi gözetilmeli, hele bir yılbaşı konseri için mutlaka dikkate alınmalı.
Orkestranın kadın üyeleri özenli biçimde çoğu tuvalet tarzı farklı renklerde giysilerle sahneye çıktılar. Tubacı Noriyoshi Murakamı gene enstrümanlarını ışıklarla süslemişti. Son eserde ise, trompet, trombon grup üyeleriyle tuba başlarına değişik maske ve eklentiler takarak, konsere biraz renk kattılar, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi.
Bu kısa karşılaştırmayı iyi niyetle yaptığımı özellikle vurgulamak isterim. Kimse alınıp gücenmesin. CSO'nun son üç gün içinde seçilip uygulanan programı, BSO'nun sezon başında açıklanmış programından daha iyi sonuç verdi.
Bir hafta önceki BSO konseri için bakın ne yazmıştım:
Sonuçta da böyle oldu. Akordiyoncu Sidorova ile verilen konser, tek solist olmasına, vokal yer almamasına karşın, bu gecekinden daha etkileyiciydi.
Demek ki, bu tür konserlerde programda yer alacak solist ve eser seçimini konuk şefe bırakmamak, gerekli müdahaleleri yapmak lazım. Kızı kendi haline bırakınca ya davulcuya, ya zurnacıya örneği, Yunan şeften çıkan program da böyle olmuş.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
29 Aralık 2017