Deneyim elbette önemli ama gençlikteki enerji, arzu, girişim gücü bir kurumu dünyaya açıp Türkiye'nin evrensel niteliklerini dünyaya tanıtmak açısından daha etkili olabiliyor. Bu saptamaya örnek olarak Devlet Çoksesli Korosu'nun Cemi'i Can Deliorman (d. 1984) ve ardından Burak Onur Erdem (1986) şefliğindeki son dönemini gösterebiliriz. Koşullar elverdiğince DÇK'nu yurtdışına taşıdılar, devlet orkestralarıyla daha çok konsere katıldılar, yeni eserler seslendirip prömiyerler yaptılar, festivallerde yer aldılar. Bu yoğun çalışmaya koşut olarak, DÇK 2019'da da Avrupa Profesyonel Korolar Birliği'nin (TENSO) üyesi oldu. Burak Onur Erdem de bu arada Avrupa Korolar Federasyonu yönetim kurulu üyeliğine seçildi ve Dünya Korolar Federasyonu'nun Avrupa Temsilciliği görevine getirildi. Bu gelişmeler, uluslararası koro camiasında etkinliğimizin arttığının bir göstergesi.
DÇK'nun bu yıl beşinci kez düzenlediği eğitim etkinliği, koroya damgasını vurmuş Alman şef Walter Strauss'un (1928-2013) adını yaşatan koro şefliği ustalık sınıfı etkinliği, pek çok yeni koro şefinin yetişmesine, bilgi ve görgüsünü arttırmasına önayak oldu. Bu yıl 5. WS Ustalık Sınıfı, 25 Ocak 2020 Cumartesi gecesi, DÇK'nun, Avrupa'nın önemli koro şefi ve pedagoglarından İspanyol Josep Vila i Casanas'ın (d. 1966) şefliğinde CSO Salonunda verdiği “İberya Mavisi” başlıklı konserle başladı. Konser programı özenle düzenlenmişti. Türkiye açısından önemli bir seslendirme IFCM'nin beste yarışmasında birinciliği elde eden “Nur” başlıklı eserin Dünya prömiyerinin bu konserde yapılacak olmasıydı.
Program, ilk yarısı ilahî-ruhanî, ikinci yarısı ise dünyevî eserlerden düzenlenmişti, bağlantı ise Fransız besteci G. Faure'nin her iki türde iki eserininbölümleri kapatıp açmasıyla sağlandı. Arada şef ve koronun beş dakikalık soluklanmasını ise, koronun daimi piyanisti Filiz Balkız M. de Falla'nın Serenad'ını solo seslendirerek sağladı.
Josep Vila açılışta, deprem nedeniyle üzüntülerini belirterek konseri depremzedelere adadıklarını bildirdi. İlk bölümde Josep Villa'nın Türkiye'de ilk kez seslendirilen, kendi bestesi Missa Sanctus-Benedictus'un ikinci bölümü olan Gloria dikkat çekiciydi, eski dinsel sözler üzerine bestelenen eserlerin de yazı tekniği anlamında çağa ayak uydurduğunun bir göstergesiydi.
Kısa sololarda soprano Özlem Ercan Sevim, alto Gamze Çavdar, tenor Erdem Serkan Saraç ve bas Mert Kamiloğlu'nun seslerini duyurduğu eser iki a-capella koro için yazılmıştı ve DÇK tarafından iyi bir seslendirmeyle kulaklarımıza ulaştırıldı.
Juan Manuel Conejo'nun (d. 1970), içinde ışık sözcüğünün altı dilde karşılığını barındıran “Nur” başlıklı eserinin IFCM'nin beste yarışmasında birinci seçilmiş olmasına doğrusu hiç şaşırmadım. Gizil bir mistisizm içermesine karşın, çoksesliliği insan sesiyle bu denli çeşitlendirmek, ışıktaki saydamlığı seslere böylesine yüklemek gerçek bir ustalık. DÇK da bu a-capella eseri doğrusu özenle hazırlamıştı, ilk seslendirmeyi keyifle dinledik.
Pablo Casals'ın, O. Mortarell tarafından düzenlenen “El Cants Dels Ocells” başlıklı a-capella parçasında soprano Aytül Baktır Uğur, mükemmel söyledi.
A. Favero'nun L. Cangiano düzenlemesi Te Quiero başlıklı parçasında da alto Gamze Çavdar ile bariton Buğra Aydınoğlu solist olarak yer aldılar.
Konserin sürprizi ise, şef Josep Vila'nın yoğun alkışlara karşılık olarak DÇK ile iki Karadeniz türküsünün koro düzenlemelerini , bellekten yöneterek sunmasıydı. Umuyorum sadece Türkiye'de olduğu için bize bir cemile yapmamıştır, 17 yıldır başında bulunduğu doğduğu kent Sadabell'in korosuyla da çokseslendirilmiş Türk ezgilerini arada sırada olsa da seslendiriyordur.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
26 Ocak 2020, Ankara