Bu satırları 19 Kasım 2015 akşam üzeri kaleme alıyorum. Yâni Kasım ayının üçüncü perşembesi.
Bu tarihin Fransa’da yaşayanlar arasında önemli bir yeri vardır. Çünkü her yıl kasım ayının üçüncü perşembesi, vitrinlerde küçük afişler belirir, içecek dükkanlarında daha yoğun bir alışveriş olur. O yılın ürünü olan Bojole (Beaujolais) ürününden özel bir teknikle üretilen genç şarap tadılır, âdeta bir şarap bayramı kutlanır.
Bu gelenek tam 28 yıldır, önemli bir üzüm üreticisi olan ülkemizde de Kavaklıdere tarafından sürdürülüyor. Fransa’da genç şarap (premier) sadece kırmızıdır. Kavaklıdere ise bu tekniği hem beyaz, hem de kırmızı üzümle günümüze kadar getirdi. Bağlarda bozumun bittiği bu günlerde, daha bu senenin sofralıkları pazarlarda tezgâhtayken, 2015 ürününden yapılan genç Anadolu şarabını tattık. Fransızlar Bojole’yi, biz Anadolu Premierlerini tadarken, terör olaylarının ve yitiklerin acısını, kendi yitiklerimizin burukluğuyla hissettik.
Ama genç şaraplar hiç “buruk” olmaz. Onlarda her zaman cıvıltı, neşe, taze aromalar vardır.
Taze şarapların özelliği, değişik bir fermantasyon tekniğiyle kısa sürede imâl edilişleri ve bunun da etkisiyle aromalar açısından fevkalade zengin oluşları... Altı ay içinde tüketilmeleri en idealidir... Bir yılı geçirmemek tavsiye edilir. Zira Primeur, şişede durdukça özelliklerini yitirmeye başlıyor, o zengin aromaları yavaş yavaş kayboluyor.
2015 ürünüyle ilgili yorumumuzu paylaşalım:
Uzun yıllar Kapadokya bölgesinin özgün üzümü Emir’den yapılan beyaz Premier’ü Kavaklıdere, son dört yıldır Ege bölgesinin Sultaniyesi’nden hazırlıyor. Bu yıl, monosepaj yerine bir kupaj yaparak , “Savignon Blanc” da eklemişler Sultaniye’ye...Renk âdeta beyaz. Önceki yıllarda duyumsadığımız çiçeksi-meyvemsi aromalar, cıvıltılar daha az. Damakda sona doğru biraz keskinlik algılanıyor. Sanki Ege bölgesinde yaşanan don, dolu, aşırı yağış gibi olumsuz iklimsel olayların gölgesi Premier 2015 Beyaz’a vurmuş gibi...
Kırmızıya gelince, her yıl olduğu gibi Elazığ-Diyarbakır yöresinin Öküzgözü üzümünden yapılmış. Primeur 2015 Kırmızı, Öküzgözü’nün doğal rengini vişne ve kırmızı tonlarıyla gövdesine yansıtan, kuru erik, kuru kayısı benzeri aromaların hissedildiği dengeli bir şarap. Geçen yıla göre farklılık yok gibi. Altı aydan sonra da şişede özelliğini yitirmeyeceğini, birkaç yıl yaşamsallığını sürdüreceğini söylemek için kâhin olmak gerekmiyor.
Bağbozumunun kutlanmasına Kavaklıdere Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Başman, Kavaklıdere Şarapçılık Yönetim Kurulu Başkanı Ali Başman ve Ankara HiltonSa Genel Müdürü Jacqueas Brune ev sahipliği yaptılar.
Üzüldüğüm bir taraf, içki konusunda yapılan yasal düzenlemelerle getirilen yasakların, sanatı da vurmuş olması. Şişelerin etiketlerinde boş birer pul bulunuyor. Bu pulların içinde üç yıldan öncesinde, o yıl için düzenlenen grafik yarışmasında birinciliği elde eden genç sanatçıların hazırladığı birer tasarım yer alıyordu. Girişte de ilk üçe girenlerin çalışmalarını görebiliyorduk. Şimdi o pulların içi boş. Genç tasarımcılara yarışma imkânı verilemiyor, çünkü yasak!
Bu yılbaşında armağan sepetlerinde de yerli mallar haftası ürünleri, fındık, fıstık, ceviziçi, badem, çikolata yer alabilecek ama yanına bir şişe içki iliştirilemeyecek, çünkü yasaklandı. Ama sanırım sepetlere birer şişe “ayran” konulabilir!