Çocukluklarından itibaren izlediğim, bugün ikisi de yetişkin, genç iki solist olan kemancı Elvin Hoxa Ganiyev ile piyanist Emre Yavuz’u aynı konserde dinleyecek olmak doğrusu duygulandırıcı, heyecan vericiydi. 25 Şubat 2019 gecesi, Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın ölümünün dokuzuncu yılında Bilkent Senfoni Orkestrası’nın Hocabey’i anma amacıyla düzenlediği, artık bir ritüel haline gelmiş olan konserin solistleriydi iki gencimiz. Orkestrayı da, bu anma konserlerinin daimi şefi Gürer Aykal yönetiyordu. Her zaman olduğu gibi koro balkonunun alnına Doğramacı’nın bir fotoğrafı asılıydı.
Sahneye ilk çıkan Elvin’di. Azerbaycan Türkü piyanist bir anne ile Arnavut çellist bir babanın oğlu olarak Ankara’da 1997’de dünyaya gelen Elvin, Bilkent’in öz çocuğu sayılır. Anne babası, Hocabey’in kurduğu Bilkent MSSF ve BSO sayesinde Ankara’da tanışıp evlendiler, Elvin de tüm çocukluğunu Bilkent lojmanlarda, fakültenin koridorlarında ve dersliklerinde geçirdi. İlk keman derslerini dedesi, Rus-Azerî ekolünün önemli ustası Server Ganiyev’den aldı. Şimdi yurtdışında lisans öğrenimi tamamlamak üzere ama yarışmalarda elde ettiği dereceler, aldığı konser davetleri nedeniyle çoktandır uluslararası camiada da tanınırlığını arttırıyor.
Fransız besteci Ernest Chausson’un (1855-1899) tanınmış, virtüoz eseri "Poeme"i, eserin ezgiselliğine ve virtüoz özelliklerine yakışır biçimde seslendirdi Elvin. Aykal yönetimindeki orkestra fevkalade dikkatli bir eşlik çıkardı, çünkü çoğu onu bebekliğinden itibaren tanıyordu. Her dinleyişimde Elvin’i daha sağlam, oturmuş bir yapıda görmek mutluluk verici. Aynı mutluluk annesi Nermin Ganiyeva ile babası Hayrettin Hoxe’nın da gözlerinden okunuyordu. Elvin elde ettiği tını güzelliği ve yorum gücünü bis olarak çaldığı Bach parçasında da gösterdi.
Konserin piyanisti 1990 İzmir doğumlu Emre Yavuz da, üstün yetenekli çocuk statüsünde Ankara Devlet Konservatuvarı’nda rahmetli Kamuran Gündemir’in elinde yetişmiş, Liseyi ise Fazıl Say’ın gözetiminde Sanem Berkalp’le Bilkent’te tamamlamış, ardından yurtdışında iyi bir lisans ve üstü eğitim görmüş virtüozumuz. Çok sayıda uluslararası yarışmada birincilik ödülü kazanmış olan Yavuz, 2018’de uluslararası bir Rahmaninof turnesi düzenleyerek pek çok kentte bu kült bestecinin eserlerini çaldı. Bu konserde de programına Rahmaninof’un "Paganini’nin Bir Teması Üzerine Rapsodi"sini almıştı.
Bestecinin, şeytan kemancı lakaplı Paganini’nin 24. kaprisindeki temayı değişik çeşitlemelerle ve yer yer "Dies Irae" ilahisiyle işleyerek oluşturduğu eser, Emre Yavuz’un tuşlarla arasındaki duyarlı ilişkinin ne denli sağlam olduğunu gösterdi. Yoğun alkış sonrası Yavuz, şef Gürer Aykal’a dönerek "Bis için izin var mı?" dercesine baktı. Aykal eliyle piyanoyu gösterince Emre Yavuz, sükûnetle oturduğu piyanonun başında yumuşak ama derin bir müziği seslendirdi. Bu Fransız besteci Maurice Ravel’in parçasıydı.
İlk yarıdaki iki eser de kendi içlerinde birbirine bağlı çalındığı için herhangi bir "yersiz alkış" yaşanmadı. Ama konserin ikinci yarısındaki J. Brahms’ın ( 1833-1897) Re Majör 2. Senfonisi, dört bölümlüydü ve eski rektörlerin, dekanların, öğretim üyelerinin de aralarında bulunduğu protokol ve biletli dinleyiciden sona doğru azalsa da, bölüm aralarında "yersiz alkış"ın geldiğini gördük! (Yazmasam olmaz sanki! Ama takmışım bir kere!)
Kuliste Elvin’le görüşürken Mart başında Bakû’de aynı konserde Çaykovski ve Mozart konçerto ile Poem’i çalacağını duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Kendisi de işin güçlüğü ve yoruculuğunun farkında ama sakince "Hazırlanıyorum" diyordu.
***
Resmî olarak her yıl ölüm (25 Şubat) ve doğum (3 Nisan) günlerinde yapılan Doğramacı’yı anma konserlerinde, sağlık ve iş koşulları el verdiği sürece ailenin tüm bireyleri hazır bulunmaya çalışır. Bu kez merdiven başında konukları Doğramacı’nın torunu Ayşe Atalar ile torun çocuğu Sinan Atalar karşılayıp konser programını sundular.
Aileden Paris’te yaşayan oğul, mimar Osman Doğramacı, kızı Şermin Savaşçı, kardeşi Prof. Dr. Emel Doğramacı konserdeydi. Başkent Üniversitesi kurucusu ve üst kurul başkanı Prof. Dr. Mehmet Haberal ile Şermin Savaşçı ilgilendi. Haberal ilk yarı sonunda aşağı inerek iki genç solisti de kutladı. Aile üyeleriyle birlikte, konuklardan E. Büyükelçi Rıza Türmen'in ve şef Gürer Aykal'ın da bulunduğu .ir fotoğraf karesine girdi. Gürer Aykal geçmiş yılların aksine, bu konserde dinleyiciye Doğramacı konusunda anı ve düşüncelerini anlattığı bir konuşma yapmadı, ağırbaşlı bir duruş sergiledi.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
26 Şubat 2019, Ankara
Fotoğraflar: Aydın Ramazanoğlu, Şefik Kahramankaptan