Gene en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim:
Yaşarken yeterince değer verilmeyen İlhan Baran’ın cenazesine Konservatuvar ve Ankara’daki klasik müzik camiası kuvvetlice sahip çıktı. Onu, mevcut koşullar içerisinde iyi bir organizasyonla son yolculuğuna uğurladı. İnanıyorum ki, eserlerine, kalıtına, anısına bundan sonra daha güçlü biçimde sahip çıkılacak, İlhan Baran adı yaşatılacaktır. Bunu yapmanın en iyi yolu da, onun sorumluluk bilincini, özverili öğretmenlik anlayışını ve bestecilikteki araştırıcı titizliğini örnek almaktır.
*
Baran’ın Türk bayrağına sarılı tabutu Konservatuvar’ın içindeki konser salonuna getirilerek sahnedeki katafalka yerleştirilmişti. Ders verirken kullandığı sandalye arkada, tıpkı Baran’ın yaşamdaki yalnızlığını temsil edercesine duruyordu. İçine çiçekler yerleştirilmişti. Baran’ın en sevdiği, bizim Ozan Sağdıç’ın çektiği gençlik fotoğrafından hazırlanan yaka kağıtları salona girişte katılımcıların ceketlerine iliştiriliyordu.
Konservatuvarda en son genç yaşta yitirdiğimiz çellist Benyamin Sönmez için yapılan uğurlama törene katılmıştım. Girişteki koridorda, gelenlerin ayakta durduğu karmaşık bir uğurlamaydı. Bu kez konser salonunun kullanılması isabetli olmuştu. Değişik vesilelerle sıklıkla geldiğim bu salonu, ilk kez bu denli tıkabasa dolu gördüm. Hazırlık için öğrencilerinden Onur Özmen ile Orhan Veli Özbayrak başta olmak üzere bir ekip çalışması yapılmıştı.
Siyahlar giymiş öğrenciler tabutun iki başında saygı nöbeti tutuyor, arkadaki yansıda Baran’ın değişik dönemden fotoğrafları dönüyordu. İlk konuşmayı Müdür Metin Munzur yaptı. Tam, Baran’ın yeniden Konservatuvar’da ders vermesi için gerekli önlemleri alırlarken Hoca’nın kaybedildiğini söyledi. Öğrencileri adına Fazıl Say’ın gönderdiği mesajı okudu. Bu, Fazıl’ın Baran’ın kaybı üzerine yazdığı ve internette yayımladığı yazının bir özetiydi.
Munzur, kürsüye Baran’ın en eski öğrencilerinden şef Rengim Gökmen’i davet etti. Gökmen, Hocayı çocukken ilk kez nasıl, nerede gördüğünü, daha 14 yaşındayken derste nasıl ahlak felsefesi anlattığı, anlayıp anlamadığını sorup, “Dörtte birini anlamışsan bile bu yeter” dediğini ve bunun önemini giderek daha iyi kavradığını söyledi.
Gazi’li duayen Ali Uçan da, Baran’ın “damıtık” bir insan, öğretmen, besteci olduğunu vurguladı. Ardından hepimiz sevgili İlhan Baran’ın tabutu önünden geçerek saygı selamı verdik. Eski bölüm arkadaşlarından gencecik öğrencilere gözler puslu ya da yaşlıydı.
*
Onlar, bir dönem Ahmet Adnan Saygun’un üç kompozisyon öğrencisiydi. Muammer Sun (d. 1932), Cengiz Tanç (1933-1997) ve İlhan Baran ( 1934-2016), bir dönemin üç silahşörleri gibiymiş. Ama aralarında özellikle Muammer Sun’la çok özel bir ilişki vardı. Tören salonunda Muammer Hoca’nın eşi Sinemis Sun’u yalnız görünce Hoca’nın gelebilmeyi yüreğinin kaldırmadığını düşündüm. Nitekim telefonda üzüntümü dile getirirken de, “Hiç konuşmak istemiyorum” demiş sonra telefonlara da çıkmamaya başlamıştı.
ADK’nın eski müdürlerinden Ali Doğan ve Erol Gömürgen, Baran’ın değişik yaşlardaki eski bölüm arkadaşları Ertuğrul Bayraktarkatal, Turgay Erdener, Ertuğ Korkmaz oradaydı. Bilkent’ten MSSF Dekanı Kağan Korad, kompozisyon bölümünden Yiğit Aydın, ilk müzik eğitimini Baran’dan almış olan flüt bölümünden Cem Önertürk, BSO’dan Feruze Abdullayeva, çellist Yiğit Ülgen okullarını temsilen gelmişlerdi. CSO’dan çellist Oğuzhan Kavruk, Ertuğrul Tanca, kemancı Hasan Niyazi Tura oradaydı. Eski ortak dostlarımız mimar Özgür-Azize Ecevit, rahmetli Tulga Cetiz’in eşi ve kızı Nil Cetiz, isimler saymakla, yazmakla bitmeyecek. Herkes oradaydı, Baran’ı uğurlamaya gelmişti. Bu herkes içinde Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nın çok sayıda hocası vardı. Hepsinin isimlerini tek tek yazmaya kalksam liste uzayıp gidecek. İzzet Nazlıaka ve eşi Ankara bağımsız milletvekili Aylin Nazlıaka da oradaydı. Lutfen isimlerini tek tek zikredemediğim konservatuvar mensupları gönül koymasınlar, alınganlık göstermesinler... Bu katılımcıların bir kısmı Cebeci'ye mezarlığa gelemedi, bazıları da ilk törende olmayıp camiye geldi...
Cenazesinde beş çelenk vardı: Hacettepe Rektörü Prof. Dr. Haluk Özen, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, Fazıl Say-Ahmet Say ve SCAMV çelenkleri...
*
Baran’ın aile yakını olarak hayatta, 93 yaşında ve neredeyse 40 yıldır görmediği ablası ile sadece ağabeyi efsanevi bas Ayhan Baran’ın ( 1929-2014) kızları Ayda ve Işıl Baran vardı. Ayhan Baran’ın ölümünü kendisine aktardığımda, “Evet, duydum ben de” demekle yetinmişti. Yeğenleri 1980’den bu yana amcalarını, aile içi nedenlerle hiç görememişlerdi. İlhan Baran da, bu ailevi sorunlar nedeniyle pek kızgındı ve halasının nüfusuna geçerek onun Akıncan soyadını almıştı.
Tam toprağa verilirken defin imamı duasını okuduktan sonra “İlhan Akıncan’ın ruhuna Fatiha” isteyince, pek çok kişinin şaşkınlığa düşmesinin nedeni buydu. Ama sanat yaşamında hep Baran soyadını kullanmayı sürdürdü.
*
Fazıl’ın yazısını ilgiyle okudum, hocasını pek güzel özetlemiş. İki maddi hatayı düzeltmem lazım.
Birincisi “Hakkında yazılan kitabı okumadı”ğı. Aslı şöyle: Bir müddet okumadı. Kitap evdeki piyanonun üstünde, daha sonra salonun ortasındaki kırmızı hobi dolabında durdu ve birbirlerine bakıştılar! Elindekileri öğrenci ve dostlarına dağıttı. Ama aylar sonra “Müzikte Derin Zirve”yi okudu. Bana kitaptan bahsetmesi için 6 sene geçmesi gerekti. Son buluşmamızda “İyi ki öyle roman gibi yazmışsın kitabı. Her okuyandan övgü alıyorum, herkes bilinmesi gerekenleri gerektiği kadarıyla öğrenmiş oldu” diyecekti. Fazıl’ın yapacağı Baran eserlerinin yer alacağı CD çalışması için yakında yeniden buluşacak, eserlerle ilgili anlatılarının ses kayıtlarını yapacaktım, süresi yetmedi .
Bir düzeltilmesi gereken nokta da, 30 yıl süreyle hep aynı lokantaya gittiği... Evet, memnun kaldığı yerlere sürekli gitmeyi, hatta aynı masaya oturmayı tercih ederdi ama, Piknik’ten Bekir’e, son zamanlarda Tunalı’daki Ev Yemekleri’ne, AVM’lerin üst katlarındaki özellikle ev yemeği yapan yerlere giderdi. Son birkaç yıldır güçsüzleştiği için, evinin iki apartman ötesindeki kafeye sürekli gider olmuştu. O müzikte devrimci, ilerici, özel yaşamında ise muhafazakâr bir insandı.
*
Cenazede kitabı nereden edinebileceklerini soranlar oldu. Yayıncısı SCAMV’na sordum. Kitapçılar şunlar:
Remzi Kitabevi
Dost Kitabevi-Ankara
Başkent Müzikevi-Ankara
Levent Müzikevi – İzmir
Ak Müzik-İstanbul
İnternetten sipariş edilebilecek linkler de şöyle:
http://pankitap.com/urun/muzikte-derin-zirve-ilhan-baran-cdli/
http://www.pandora.com.tr/urun/muzikte-derin-zirve-ilhan-baran-cdli/219244
https://www.insancilkitap.com/muzik/muzikte-derin-zirve-ilhan-baran-cdli-sefik-kahramankaptan-24515