Asalet bir altın idi, pul oldu!
İşte size “yerli ve millî” bir çoksesli yapıt...
Yağcıoğlu Fehmi Efe'yi bilir misiniz? Doğrusu daha önce duymamıştım. Ama Burhan Önder'in çoksesli olarak yeniden bestelediği “Asalet Bir Altın İdi” başlıklı türküyü araştırırken karşıma çıkıverdi. Atatürk'ü Dikmen'de karşılayan seymenlerden biriymiş. Ankara yöresinden bu türküyü Derviş Balaban diye tanınan Rifat Balaban, Yağcıoğlu Fehmi Efe'den derlemiş, Yücel Paşmakçı da notaya almış.
Burhan Önder'in bu türküyü çokseslendirmesi ise, şimdi tekrarlanıp duran “yerli ve millî” kavramının, aydın kişilerce yıllar önce zaten uygulanmakta olduğunun göstergelerinden biri olan 2000 yılına ait bir projeye dayanıyor. Ankara türkülerinin çokseslendirilerek şancılarımız ve orkestralarımız tarafından seslendirilmesi projesinin fikir babası o dönem Ankaralılar Vakfı Başkanı olan değerli hukukçu Güven Dinçer' di. Siparişlerin bir bölümünü de eski Ankara Belediye Başkanı Murat Karayalçın'ın verdiğini hatırlıyorum. Başta Ankara Devlet Konservatuvarı olmak üzere çeşitli bestecilerimize Ankara türkülerinin çokseslendirilmesi için eser ısmarlanmıştı. Bunlardan biri de Burhan Önder'di, araştırmış, “Asalet altın idi”yi de sözleri çok hoşuna gittiği için seçmişti.
Günümüz ortamına da çok uyan bu sözler bakın nasıl:
Asalet bir altın idi pul oldu
Türlü türlü bedenlere çul oldu
İmanın yolu keseden geçeli
Kimi pula, kimi kula kul oldu, yar ey
Kim biliyor ilim ile irfanı
Hamiyyeti vicdanı vatanı
Endamın herkeslerin beyi sultanı, yar ey
MESUT İKTU'DAN MERT ÖZDEMİR'E...
Bu çokseslendirilmiş türküyü, 6 Nisan 2017 akşamı şef Rengim Gökmen yönetimindeki Hacettepe Senfoni Orkestrası eşliğinde bariton Mert Özdemir'den dinlerken, CSO'da veya gene HSO'da düzenlenen bir konserde bariton Mesut İktu'dan dinlediğimi hatırladım. Hâttâ bu canlı seslendirme İktu'nun “Türk Ezgileri” başlıklı 2010'da Kalan Müzik'ten yayımlanan albümünde de yer almıştı.
Burhan Önder sahnede... Bariton Mert Özdemir
Bariton Mert Özdemir (d.1994) de, tıpkı İktu gibi Türk bestecilerinin beste ve düzenlemelerini seslendirmekten hoşlanan, HÜ. Ankara Devlet Konservatuvarı'nın şan bölümünü bu yıl bitirecek olan genç bir bariton. Kısa bir süre önce Adnan Saygun'un ses için eserlerini söylemişti ama o resitale gidememiştim. İşine saygısı ve sevgisi bulunan, kararlı bir genç şancı olarak, Türkiye'nin gelecekteki iklimi de izin verirse, olumlu gelişme gösterip kendine opera dünyamızda iyi bir yer edineceğini umuyorum.
Türküye dönersek, eski kayıtla bu konserde dinlediğim arasında önemli fark, türkünün sözlerinin bariton tarafından ikinci tekrarından sonra, gayet güçlü, türkünün özgün nağmesiyle ilgisi olmayan bir bölümün orkestra tarafından güçlü biçimde icra edilmesiydi. Bunun nedenini besteci program notunda “Yaşamımızdaki değerlerin 'pul oluş' ya da 'yok oluş'larına karşı çıkma isteğidir” diye açıklarak ekliyor: “Pablo Neruda'nın 'Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde' dizesi bu ek bölmenin yazılmasında bana ilham vermiştir.”
İşte tam da “yerli ve milli”nin “uluslararası geçerliliği olan yöntemlerle” işlenerek evrensele ulaşma örneği bir iş... Önder'in türküsünü, dünyanın hangi konser salonunda çaldırsanız, sözlerini anlamasalar bile alkışlanır. Bir de o ülkenin dilinde program notuna sözlerin çevirisini koyarsanız alkış daha da artar.
ERDENER'İN DUYGULU AĞITI
Turgay Erdener sahnede
HSO'nun 6 Nisan 2017 akşamı M Salonu'ndaki konserinin açılış yapıtı Turgay Erdener'in her seferinde duyguyla dinlediğim, Teoman Baykal anısına 1995'de bestelediği “Adagio”suydu. Dinlerken duygu dolu bir tepeye tırmanır, sonra yavaşça inersiniz, müziğin sönüşüyle birlikte... Çok etkilendiğim bir ağıt olan bu besteyi, ilk bale projem olan “Uçarcasına”nın müziklerini derlerken de ihmal etmemiş ve kullanmıştım. Cumhuriyetin 75. yılında sahnelenen Uçarcası'na dolayisiyle koreograf Uğur Seyrek'in de kulaklarını çınlatıyorum.
EZGİSEL, ZARİF SENFONİ KONÇERTANT
Konserin solistleri ise , HSO'nun Şubat'tan bu yana başkemancısı olan Burcu Bilgenoğlu Zorlu ile viyolacı Evren Bilgenoğlu'ydu. İki kardeş Çek besteci Carl Stamitz'in (1745-1801) Re majör Senfoni Konçertant'ını hazırlamışlardı. Ezgisel, zarif ve bu özellikleriyle çekici bir yapıt olan, konçerto ve senfoni formları özelliklerinin kaynaştırıldığı Senfoni Konçertant'ı iki kardeş kendilerinin de büyük zevk duyduklarını hissettirerek çaldılar. Çokça alkışlandılar, kulise birkaç kez girip çıktılar alkışlar nedeniyle.
Notalar yere konuluyor
Seyit sehpaları yetiştiriyor
İcra devam ederken notalar yeniden sehpada...
Artık bir bis sözkonusu olmayacağı düşünülürken, HSO'nun emektar, çalışkan sahne görevlisi Seyit Babacan nota sehpalarını kaldırıp götürdü ama şef Rengim Gökmen, solistlerle tekrar sahneye dönüp bis çaldırmaya girişince, solistler notaları yere koyup oradan bakarak çalmaya başladılar. Ama Seyit, tıpkı havada yakıt ikmalı gibi, nota sehpalarını yetiştirip seslendirme devam ederken notaları yerden alıp yerlerine yerleştirdi. Doğrusu o da bir alkışı hak etti.
BRAHMS'I VE GÖNÜLLÜ TAKVİYELERİ SEVMEK...
HSO, konserin ikinci yarısında dinleyiciye “Brahms'ı Sever misiniz?” diye sordu. Rengim Gökmen programa J. Brahms'ın, Poco allegretto bölümü film müziği olarak geniş bir kitlenin kulağına ulaşmış Op. 90 Fa majör 3. Senfoni'sini çaldırdı. Yapıt geniş kadro istediği için, lise kısmından hayli takviye alınmıştı. Ama hoşuma giden, CSO'dan geçtiğimiz yıl emekli olan Şinasi Çilden ile viyolonsel solisti Oğuzhan Kavruk'un, bu konser için gruba gönüllü takviye gelmiş olmalarıydı, tıpkı kontrfagotu çalan Yaman İrun gibi... Gönüllü dememin nedeni, HSO, artık mevzuattan mı, ödenek yokluğundan mı bilemiyorum, takviye gelenlere prova ve konser için bir ödeme yapamıyor!
18 Mart'ta BSO'dan şef Mathieu Herzog yönetiminde dinlediğimiz bu güzel senfoniyi, bol takviyeli HSO'dan da zevkle dinledik. Tabii ki bir karşılaştırmaya girmeyeceğim. Konserin bütününde korno soloda Ankara Opera Orkestrası'ndan gelen Barış Bayer, obuada Mert Özerk, flütte Aslıhan Sağıroğulları, klarnette Doğa Sarıgül dikkati çektiler. Başkemancı sandalyesinde oturan Ahmet Sağıroğulları da sololarında özenli ve dikkatliydi.. Şef Gökmen, üflemelilerden başlayarak tüm grupları tek tek ayağa kaldırarak dinleyiciye alkışlattı.
Genel Müzik Yönetmeni Şef Burak Tüzün'ün ve orkestranın olanakları arttırılırsa, bu orkestradan daha nice iyi düzenlenmiş, hem kendi kültürümüze, hem evrensel kültüre katkıda bulunacak programlar hazırlanmaması için hiç neden yok...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
7 Nisan 2017