Ev konserlerini oldum olası severim. Değişik kişiler ve tarzlar, her biri kendine özgü olan bir ortamda buluşur. Bir türlü denk düşürüp gidemediğim "yalı konserleri"nin ortamını pek merak ediyordum. Resmî adı "Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı Salon Konserleri" olan bu etkinlik ayda bir kez düzenleniyor ve genellikle genç müzisyenlere dinleti olanağı tanıyor.
Hekimbaşı Salih Efendi (1816 -1895) tıp ve botanik alanında eğitimin geliştirilmesine büyük katkılarda bulunmuş, tıp eğitimi dilinin Türkçeleşmesini sağlayan süreci oluşturmuş, Askeri Tıbbiye Nazırlığı yapmış bir doktor ve eğitimci. Unvanı, Osmanlı Sarayı'nın hizmetindeki hekimler heyetinin başkanı olmasından geliyor.
Şimdi ikinci Boğaz Köprüsü'nün hemen altında bulunan Anadoluhisarı'ndaki yalısı, ahfadı tarafından özenle korunuyor. Konserler de bu yalının salonlarından birinde, Hekimbaşı'nın torun çocukları olan Süveyda ve Zerhan Hanımlar tarafından düzenleniyor.
27 Mart Pazar günü, 2016'nın ikinci konserini dinlemek üzere Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'nı ziyaret ettik.
Konserlerden bir saat önce bahçe tarafında bir ikram faslı var. Süveyda ve Zerhan Hanımlar, konukları orada karşılıyorlar. Konukların bir kısmı Avrupa yakasından motorla gelip yalının rıhtımına iniyor.
Konser başlama saati 16.00. Yalının yol tarafındaki yüksek tavanlı, dışarı çıkışı da olan arka salonunda dizilmiş 60 sandalye kısa sürede doluveriyor.
Konserde sahneye çıkan "İstEnsemble" esnek bir topluluk. Düodan kentete kadar, çalınacak eserlere göre biçimleniyor. Bu kez programda iki piyanolu trio ile bir obualı dörtlü bulunuyordu.
Obuacı Barkın Balık (d.1986), İstanbul'un üç önemli orkestrasında da görev yapıyor. Opera Orkestrası'nda sözleşmeli, Senfoni'de konuk, Borusan'ın da her konserine çağrılan grupta. Kemancı Vugar Gurbanov (d.1987) adından da anlaşılacağı üzere bir Azerbaycan Türkü. Pek çok deneyimi var, iki yıldır da Mimar Sinan'da Prof. Çiğdem İyicil'le sanatta yeterlilik çalışmalarını sürdürüyor. Çellist Jülide Alpergin (d.1983), eğitimini ve yüksek lisansını Prof. Reşid Erzin'in öğrencisi olarak tamamlamış, yurt dışında ve yurt içinde çeşitli orkestralarda görev almış bir müzisyen. Can Okan (d.1986) adını piyanist ve orkestra şefi olarak giderek daha fazla duyuruyor. Halen Prof. Metin Ülkü ile piyanoda sanatta yeterlilik çalışmasını sürdürürken, orkestra şefliği alanında ise araştırma görevlisi olarak Antonio Pirolli'nin asistanlığını yapıyor. TC. Devlet Sanatçısı Anıtsal Piyanist İdil Biret'le de piyanoda özel çalışmalarını sürdürüyor.
Piyano trio olarak önce Claudd Debussy'nin( 1862-1918) Rusya'da Çaykovski'nin hâmisi Nadejda von Meck'in köşkünde özel piyanist olarak çalıştığı 1880 yılında bestelediği Sol majör Üçlü'yü seslendirdiler. Ardından Alman besteci Carl Reinecke'nin (1824 -1910) Üçlüsü geldi. Son eser Çek besteci Bohuslav Martinu'nun (1890 -1959) New York'ta 1947'de tamamladığı Obua, Keman, Viyolonsel ve Piyano için Dörtlü'ydü. Bis olarak da Astor Piazzola'nın "Buenos Aires'de 4 Mevsim" başlıklı eserinden, piyanist ve şef Orçun Orçunsel'in onlar için düzenlediği bir bölümü sundular.
İstEnsemble, zorluk derecesi yüksek olmayan eserleri uyum sorunu yaşamadan, iyi giriş ve çıkış birliktelikleriyle seslendirdi. Kaliteli bir tını elde ettiler.
Müzisyenler, kutlamaları deniz tarafındaki salonda kabul ettiler. Abdülaziz'in tuğralarını taşıyan fermanların altında birlikte fotoğraf çektirdik.
Hekimbaşı, tüm çocuklarına müzik dersleri aldırmış, bu bir aile geleneği oluşturmuş. Şimdi yalısından oda müziği tınıları yükseldikçe ruhu şâd oluyordur.