Kış ayları ve uzun turnelerde şancıların çok dikkatli olmaları, kendilerine iyi bakmaları gerekir. Ufak tefek üşütmelerle sahneye çıktıkları olağandır ama ciddi bir rahatsızlık program iptallerine yol açabilir. Son olarak Çin'de bir resital turnesi yapan tanınmış mezzo-soprano Allison Cook, hastalanınca Bilkent Senfoni'nin 15 Aralık 2018 konserine gelemedi. Bağlı olduğu menecerlik şirketi Harrison-Perrot hemen portföyünden aynı programı söyleyecek İsveçli mezzo-soprano Charlotte Hellekant'ı (d. 1962) seçerek Ankara'ya yolladı. Kendisi için bestelenmiş çeşitli yapıtlar bulunan Hellekant, operalardaki mezzo rollerinden ziyade orkestra eşlikli eserler için davet alan bir soprano.
Genç Fransız şef Adrien Perruchon(d. 1983) yönetimindeki BSO eşliğinde İtalyan besteci Luciana Berio'nun (1926-2003) onbir parçadan oluşan Halk Şarkıları'nı söyleyen Hellekant'ın dramatik anlatım gücü, volümlü sesi, iyi tekniğiyle tatmin edici bir etkinlik çıkardığını söyleyebiliriz. Tek eksik sözlerin bütünün anlaşılamamasıydı.
Eser, değişik dillerde ve değişik ülkelerin halk şarkılarının Berio tarafından yeniden bestelenmesiyle ortaya çıkmıştı. Burada bence temel soru şu: Berio, bu sırada Ermeni asıllı Amerikalı soprano Cathy Berberyan ile evli olmasaydı, gene bu eseri yazar mıydı? Bestecinin halk şarkılarına karşı hayranlık duyduğu bilinse de , esere Ermeni halk şarkısını alması ve eseri eşine ithaf etmesini, bu evlilik ilişkisiyle açıklamak oldukça anlamlı. Neyse ki Berio, onbirinci ve son parça olarak bir Azeri türküsünü seçerek siyasi dengeyi kurmayı başarmış. Bestecinin keman, viyola, viyolonsel, flüt, pikolo, arp ve iki vurmalı için yazdığı eşliklerin bazıları barok çağı anımsatırken, bazıları naiflikleriyle dikkati çekiyor. Azeri türküyü ise özellikle flüt ile pikoloya sololar yükleyerek çok renkli bir hale getirmişti. Parçalarda İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Azerbaycan Türkçesi özgün metinler kullanılmıştı ama çoğu anlaşılmıyordu. Hellekant'ın yorumunu parçaların çoğunda sadece “vokal” olarak algıladık.
Konserin giriş parçası, ününü orkestra şefi olarak yapan Fin besteci besteci Esa-Pekka Salonen'e (d. 1958) aitti. BBC'nin siparişi üzerine bestelediği dokuz dakikalık, bir tür çağdaş uvertür olarak nitelendirilebilecek eser “Helix” adını taşıyor. Giderek tempo kazanırken, kendi içinde bir sarmal oluşturan müzik, sanki bir Viking gemisinde kürekçilere, savaş manevrasına göre tempo veriyor.
Konserin son parçasına gelince, bir Fransız şefin programa ülkesinin önemli bir bestecisinden eser koymasından daha doğal ne olabilirdi? Claude Debussy'nin (1862-1918) Orkestra için İmajlar başlıklı üç bölümlü eserini dinledik: Gigues, İberia ve Rondes de Printems...İngiltere, İspanya ve Fransa esinli renkli anlatımlar... Üflemeli çalgıları ustalıkla kullanan bestecinin, obua ailesinden oluba d'amore'ye de yer vermiş olması ilginçtir. BSO Türkiye'de bu çalgıya sahip olan ve ustalıkla çalan tek müzisyen olan Ulaş Yurtoğlu'nu konser için davet etmişti. Yurtoğlu, kısa partilerinde hârika bir ton elde ederek Türkçeye birebir “aşk obuası” olarak çevrilebilecek çalgıyı dinleyiciye tanıtmış oldu.
Adrien Perruchon, etki alanını hızla genişleten bir şef. Hem orkestralar, hem operaevleri tarafından giderek daha çok davet alıyor. Debussy'nin Pelléas et Mélisande süitinin Alain Altınoğlu tarafından yapılan yeni düzenlemesinin Belçika prömiyerinde Antwerp Senfoni Orkestrasını yönettti. Şeflik öncesi bir timpanist olarak çok sayıda konserde görev alan Perruchon'un tempo ve ritm konusunda bir şef olarak verimliliğinde, eski perküsyonist olmasının da önemli etkisi olsa gerek. Perruchon'un BSO'dan olumlu not alarak, davete uygun geniş şef havuzunda yer alacağını tahmin ediyorum.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
16 Aralık 2018