Çocuk ve genç müzisyenlerimizin başarılarıyla hep kıvanç duyuyoruz. Ama her başarıyı da abartmamak gerek. Özellikle yarışmalardaki başarıları. Bana gelen başarı haberlerinde genellikle eksik olan, “kaç kişi arasında?” sorusunun yanıtıdır. Bunu araştırmak, kendilerine veya hocalarına sormak zorunda kalırım. Niye bu önemli? Çünkü, oradaki başarının değeri, eğer yarışma uluslararası ise hangi ülkelerden kaç kişinin arasından elde edildiğiyle daha iyi ölçülebilir. Ulusal boyuttaki yarışmalarda da, bu kez hangi okullardan kaç kişinin geldiği, başarının değerlendirilmesine yardımcı olur.
Ayrıca katılımın fazla olduğu yarışmalarda bile, ölçme yöntemleri farklılığı, jürilerde yer alan kimi hocaların kendi öğrencilerinin dereceye girmesi ya da birinciliği için kullandığı yöntemler ve anlık etkiler, sonuçların tartışılmasına yol açabilir. Örneğin ünlü piyanist Paul Badura Skoda'nın jüri başkanı veya üyesi olduğu uluslararası yarışmalarda, bu hocanın öğrencilerinden bir veya ikisi mutlaka dereceye girmekte, bu durum da camiada bilinmektedir. Ama herşeye karşın, Gülsin Onay'ın dediği gibi “önemli olan katılmaktır”, mutlaka kazanmak veya birinci olmak değil.
Bu saptamayı, 18-24 yaş ve 11-17 yaş aralıklarından büyükler kategorisinin finalini izlediğim, Saygun Müzik Festivali İzmir Piyano Yarışması sonrasında yapmakta ve anımsatmakta yarar gördüm. Orada da sorup soruşturdum ve küçüklerde 8, büyüklerde 6 kişinin başvurup katıldığını öğrendim. Demek ki, büyüklerde 6 kişiden üçü dereceye girdi, ikisine de özel ödüller verildi, böylece beşi ödüllendirilmiş oldu. Küçüklerde ise 8 'de 3 kişi dereceye girerek ödüllendirildi.
Katılımın az olmasını yarışmanın ilk kez düzenlenmesine, duyuru ve hazırlıkların çok kısa bir süreye sığdırılmasına bağlıyorum. Büyük olasılıkla bu yarışmaya katılma potansiyeli bulunan pek çok piyano öğrencisi, kısa sürede hazırlanamama endişesiyle başvurmaktan çekinmişlerdir. Belki bazılarının ve hocalarının haberi bile olmamıştır. Kimileri de jüriden çekinmiş olabilirler.
Jüride, uluslararası piyanistimiz devlet sanatçısı Gülsin Onay başkanlığında, şef-piyanist İbrahim Yazıcı, piyanist Emre Şen, piyanist-şef Jean Bernard Pommier ve piyanist Maurıcio Vallina yer alıyordu. Emre Şen hariç beş üyeden dördünün ortak yanı Gümüşlük Klasik Müzik Festivali'nde hoca ve icracı olarak bulunmuş olmalarıydı. Yarışmada jürinin birinci seçtiği piyanist de geçen yaz Gümüşlük Akademisi'nin aktif katılımcıları arasındaydı.
Gümüşlük Festivali çerçevesinde de Adnan Saygun adına bir piyano yarışması düzenleniyor. Bu yarışma yıllık periyod için yola çıktı ancak sonradan iki yılda bir yapılması gerçekçi görünmüş olacak ki, 2013'deki ikincisinden sonra yeni periyod açıklandı ve yarışmanın 2015'te düzenleneceği duyuruldu.
Saygun Müzik Festivali İzmir Piyano Yarışması'nın başında “Birinci” ibaresi bulunmuyor. Şimdilik hangi periyodda sürdürüleceği konusunda bir bilgi de açıklanmış değil. Ama ilk kez ve kısa süre içinde düzenlenmiş olmasına karşın, Saygun Festivali ve içinde yer alan İzmir Piyano Yarışması'nın uzun ömürlü olması için pek çok neden var. Gümüşlük'te de bir piyano yarışması olduğuna göre belki, İzmir Yarışması'nı da onunla yıl çakıştırmadan iki yılda bir yapmak ve önceden ilan etmek yararlı olabilir.
İzmir, sanat alanında yaptığı ve yapmayı planladığı mekânlarıyla, geliştirdiği kurumlarıyla giderek ivme kazanan kentimiz olarak, Saygun Festivali'ni de İzmir Piyano Yarışması'nı da akılcı biçimde sürdürmeli ve markalaştırmalıdır. Giderek yarışmanın uluslararası alana da açılması halinde, gerekli altyapıya sahip bu kentimiz, yeni bir çekim ögesi kazanabilir.
Şimdi önümüzde 30 Mart - 5 Nisan 2015 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı 2. Ulusal Piyano Yarışması'var. Bu yarışmanın jürisi ise; İdil Biret, Ayşegül Sarıca, Selçuk Gündemir, Ersin Onay ve Özgür Aydın'dan oluşuyor.