Klişeleşmiş nitelendirmeleri kullanmaktan özenle kaçınıyorum. Çünkü gazetelere bakınca, en alelade şey bile, “muhteşem”, “ziyafet”, “olağanüstü” diye sunuluyor. Artık magazinin yerleşmiş üslubu bu! Ama 6 Şubat gecesi Bilkent Keman Günleri çerçevesinde dinlediğim “ustalar konseri” için bu nitelendirmelerin kullanılması hiç de abartı değildi.
Önce, Ankara Üniversitesi DK'nda, Kapadokya'da düzenlediği Klasik Keyifler Ustalık sınıflarında nice keman öğrencisine önemli katkı sağlayan Ellen Jewett çıktı sahneye... Ahmet Adnan Saygun'un 1961'de bestelediği, güçlüğü nedeniyle her kemancının göze alamadığı Keman için Partitası'nı seslendirdi. Teknik, maharet, tını olarak bu güç eserin ne denli “görkemli” olduğunu gösterdi bize Ellen Jewet... Eserin içinde sezinlenen mistik ögeleri, halk müziğine göndermeleri ustalıkla ortaya çıkardı.
Ardından eşlikçi piyanisti Gülşen Annagiyeva'yla birlikte İldiko S. Moog sahnedeydi. Samsun Opera Orkestrası'nın kuruluşunda büyük emeği bulunan, başkemancılık yaparken 19 Mayıs ÜniversitesiDK'nda da ders veren, şimdi deneyim ve sevgisini Hacettepe Üniversitesi ADK'da öğrencilerine aktaran İldiko S. Moog, ülkesinin bestecisi Bela Bartok'un sonatını seslendirdi. Bu da zor bir eserdi. Bartok'un yerellikten esinli, piyanoya da güçlü rol biçen sonatında, 70 yaşına karşın “Hem solistim hem hoca, işte böyle cayır cayır çalarım” mesajını verir gibiydi. Özellikle sürdinli bölümlerde elde ettiği tını bal gibiydi.
Saygun ve Bartok'un ortak özellikleri bulunan iki eserinin ardarda seslendirilmesi, iki bestecinin esin kaynakları ve uygulama bakımından arasındaki “hısımlığı” gözönüne sermesinden dolayı, iyi bir seçimdi.
Aradan sonra, BKG'nde ustalık sınıfı yapan Özcan Ulucan'ı piyanoda kardeşi Birsen Ulucan'la birlikte Sergei Prokofief'in Fa minör Op.80 1. Sonatında dinledik. Ulucan önce nota sehpasını arkaya koydu, kardeşiyle bakıştı ve seslendirmeye geçti. Yazılmaya başlanmasıyla prömiyeri arasında sekiz yıllık süre bulunan sonatın birinci bölümündeki Bachvari pasajlardan çılgın finaline kadar Özcan Ulucan çok iyi özümsediği eseri, kardeşinin dikkatli eşlik katkısıyla mükemmel seslendirdi. Özellikle üçüncü bölüm andantedeki lirizmi ve akıcılığı çok iyi sağladı.
Dinletiyi, BKG'nin Onur Konuğu Suna Kan ve SCAMV Başkanı Mehmet Başman'la birlikte dinledik. Suna Kan da konserden çok memnun ayrıldı. Merakım kendisinin Saygun Partita'yı çalıp çalmadığıydı. Kendiliğinden, “ Eseri çalıştım ama bir konserde seslendirmedim. Kemancı çok iyi çaldı” dedi.
Umuyorum BKG'ye öğrenci ve dinleyici olarak katılanlar bu konserden çokca yararlanmış, gerekli dersleri çıkarmışlardır.
Üzüldüğüm taraf, bu konserde ustaların arasında iki gencin de bir talihsizlik sonucu programdan çıkmış olmasıydı. Bilkent keman öğrencileri Ezgi Su Apaydın ile ile Kerem Tunçer de Prokofief'in İki Keman İçin Sonat'ından iki bölümü seslendireceklerdi. Ama BKG açılış konserine de hasta olarak çıkan Kerem'in zatürre geçirmekte olduğu ortaya çıkınca, bu seslendirme suya düşmüştü.
BKG, 8 Şubat Pazar günü saat 12.00'de bir kapanış konseri ve törenle çalışmalarını tamamlayacak.