Yeterince tanıtımı yapılamamasına, düzgün bir salona kavuşmayı hâla bekliyor olmasına rağmen, artık yeterli deneyimi kazanmış, kıvamına gelmiş bir topluluk olan Orkestra Akademik Başkent, 26 Mayıs 2016 akşamı, sezonu İtalyan bir şef ve sopranoyla kapattı. Üstelik bir Türkiye ve bir Dünya prömiyeri de yaptı.
İlk eser, artık OAB'in repertuarının vazgeçilmezlerinden biri olarak, bazen gelen konuk şeflerin isteği üzerine aynı sezonda birkaç kez seslendirilen Edvard Grieg'in Holberg Suiti'ydi. Başkemancı sandalyesinde Gönenç Sazer'in oturduğu Orkestra bu dinlenesi, duygusal eseri iyi bir tınısal bütünlük içinde icra ederken, viyolonsel grup şefi Ediz Şekercioğlu sololarındaki iyi etkinliği ile dikkati çekti.
İkinci eser, Türkiye'de orkestraların Roma Çamları, Roma Çeşmeleri gibi eserlerini sıklıkla seslendirdiği İtalyan besteci Ottorino Respighi'nin 1914 yılında bestelediği “Il Tramanto” başlıklı , günbatımını konu alan dünyevi kantatıydı. Orijinali ses ve yaylı dörtlü için yazılmış olan, sonra oda orkestrası için bestecinin kendisinin düzenlediği, günbatımını konu alan eser, Türkiye'de ilk kez seslendirildi.
Aslında ses ve yaylılar için bir senfonik şiir niteliği de taşıyan eserde İtalyan soprano Chiara Manese (d.1986) söyledi. Bugüne kadar İtalya ve bazı Avrupa ülkelerindeki operalarda daha çok üçüncül, ikincil rollerde sahneye çıkmış olan Manese, daha sahneye gelirken bir “genç kuşak” olarak sağ kolundaki büyük döğme, sol burun deliğindeki küçük halka (piercing) ile dikkati çekti. Hiç zorlamadan, eserdeki şiirselliğe uygun biçimde söyleyen bu orta halli genç soprano, olgunluk dönemine doğru yaklaştıkça pes seslerdeki eksikliklerini giderecek, ajilitesini geliştirecektir.
Şef Francesko Di Mauro, ülkesinde ve kıta Avrupa'sında çok sayıda opera yönetmiş, viyolacılıktan gelme, soğukkanlı, deneyimli bir şef olarak OAB'le olumlubir diyaog içindeydi.
Programdaki Türkiye ilkseslendirmesi ise, Başkent Üniversitesi Konservatuvarı Kompozisyon Lisans 3. sınıf öğrencisi Önder Yiğit Türk'ün (d.1995) yazdığı ilk orkestral eser olan “Apocryphon”du. Bu öğrenci eserinin programa alınmış olması doğrusu çok sevindiriciydi. Hocası Ertuğ Korkmaz, eseri genel müzik yönetmeni olduğu OAB programına alarak, öğrencisinin yazdığını canlı olarak duymasını sağlıyordu. Doğrusu eseri duymaktan ben de memnun oldum.
Yaklaşık 8 dakikalık, kendi içinde üç bölümden oluşmakla birlikte bir bütün halinde çalınan eser, tonaldi. Girişte lirik ana temayı çello grubu seslendirdi. Orta bölümde, tel çekmeler (pitzicato) yaylılara dağıtılmıştı ve kemanların gerilimli örgüsü üzerinde sıçramalarla biraz gizemli ve karamsar bir havayı yansıtıyorlardı. Son bölüm ise birinci bölümdeki temaların çeşitlendirilmesiyle, sönüme ulaşıyordu.
Önder Yiğit Türk'ün Anıttepe lisesi mezunu olduğunu, müzik eğitimine lisansta başladığını öğrenince, ilk orkestral yazısında yüzlerinden anladığım kadarıyla çalanları da, dinleyiciyi de tatmin etmiş olması iyi bir başlangıç. Türk'ün başarılarının devamını diliyorum.
Konserin son eseri , gene OAB'in sıklıkla seslendirdiği Çaykovski'nin Serenad'ına kalamadım, bildikleri eseri mutlaka iyi seslendirmişlerdir.
OAB'in konseri, eskiden ağırlıklı olarak şef Ertuğ Korkmaz yönetiminde ve Türk solistlerle yapılıyordu. Denizbank'ın ana sponsorluğu başladıktan sonra, yabancı şef ve solistler davet edilmeye başlandı. Orkestranın değişik şeflerle de çalışması, sıklıkla ilk seslendirmelere imza atması, Bağlıca yerleşkesindeki konferans salonunun konser günleri giderek kalabalık bir dinleyiciye hitap etmesinin de yolunu açtı.
Sezon kapanış konserinden önce, bu ana sponsorluk nedeniyle Başkent Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdülkadir Varoğlu bir teşekkür plaketini Denizbank 1. Bölge Müdürü Tufan Ergür'e sundu. Klasik müzik alanında orkestralarımızı destekleyen, genç besteci ve çalgıcılarımıza yurt dışında öğrenim olanağı sağlayan gizli-açık tüm destekçilere bizden de binlerce teşekkür...