Nisan ayındaki yoğunluk hep bambaşka oluyor. Normal sezon programlarına festivaller, oda müziği etkinlikleri, yeni sahnelenen opera ve baleler de eklenince insanın başı dönüyor! Ne de olsa bahar! Oradan oraya koşuşturup, izlenimleri de mümkün olduğunca hızlı paylaşmaya çalışınca, arada zorunlu olarak “beklemeye” kalanlar da oluyor. İşte 2 Nisan 2018 akşamı İzmir'de dinlediğim Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası (KODA) konseri de, böyle beklemede kalıvermişti!
Bu konsere gitmemin nedeni, besteci Ateş Pars'ın KODA'ya ithafen yazdığı Yaylılar İçin 10. Senfoni'sinin dünya prömiyerine tanıklık yapmaktı.
KODA'nın sanatsal işleri dört kişilik bir ekip tarafından yönetiliyor: Rengim Gökmen (Süpervizör), Hakan Şensoy (Müzik Yönetmeni), Oğuzhan Kavruk (Müzik Danışmanı), Teyfik Rodos (Sanat Koordinatörü). 2 Nisan akşamı başkemancılığını Deniz Toygür Conus'un, keman grup şefliğini Gökmen Fahlioğulları'nın yaptığı KODA'yı bu ekipten şef Hakan Şensoy yönetiyordu.
Şensoy konser öncesi sempatik konuşmasında kadınların sahneye çıkmasına tahammül edilemediğine işaret ederek, “İşte kadınlar bizim sahnemizde” diye orkestrayı gösterdi. Sahnedeki müzisyenlerin tam 17'si kadın, 6'sı ise erkekti! Hakan Şensoy, açılıştaki bu vurguyu, kapanışta da kadın üyeleri tek tek selama kaldırarak alkışlarla karşılanan jestiyle tamamlayacaktı.
Konser programı eklektik bir anlayışla hazırlanmıştı ama bestecilerin tümü Türk idi. Anadolu Türkü ya da Azerbaycan Türkü... Hasan Uçarsu'nun Bir Kütahya türküsünden yola çıkarak yazdığı “Elif dedim, Be dedim”iyle başladı, ardından, Hacettepe ADK kompozisyon mezunu, halen İzmir Dokuz Eylül DK'nda öğretim üyesi olan Ebru Güner Canbey'in üç bölümden oluşan “Korno ve Yaylılar İçin Devr-i Aksak” başlıklı konçertosu çalındı. Korno solisti İstanbul DSO'nun grup şef yardımcısı Altuğ Tekin'di.
Konserin ikinci yarısı gene Dokuz Eylül'den DEÜ Orkestrası'nın sanat yönetmeni Ümit İşgörür'ün viyolonsel solistliğinde, Hakan Şensoy'un iki Azerbaycan Türkü besteci ile Kafkas yöresinden iki anonim türküye yaptığı düzenlemelerle başladı. Doğrusu Şensoy'un düzenlemeleri öyle ezginin çokseslendirilip sunulmasından ibaret değildi. Eserlerin özü ve ana temasındaki dramatik ve duygusal unsurları yeni birer beste yaparak işlemişti. Özellikle Sarı Gelin'deki müziksel kurgu etkileyiciydi. Ali Selimî/Ayrılık,Cihan Cihangirov/Fuzuli Kantatı ile anonim Sarı Gelin ve Laleler'i ana temaları Ümit İşgörür'ün çellosuyla olmak üzere KODA'dan dinledikten sonra sıra dünya prömiyerine, Ateş Pars'ın 10. Senfoni'sine geldi.
ATEŞ PARS KİMDİR?
Önce Pars'la ilgili biraz bilgi vermemde yarar var. Ateş Pars, Türkiye’de yeterince tanınmamasına karşın, yaşamını sürdürdüğü Almanya’da başlangıçta piyano parçaları ilgiyle karşılanan, daha sonra bir dizi senfoni, oda müziği ve piyano konçertoları yazan bir bestecimiz. 1942’de İstanbul’da doğan Ateş Pars, 1952’te Ankara Devlet Konservatuvarı’na kabul edildi. 11 yaşına kadar bestelediği 45 piyano parçasıyla, Hindistan'a giderken Ankara'ya uğrayan İngiliz besteci Benjamin Britten’in dikkatini çekti. Britten'in öğrencisi yapmak istediği Ateş Pars, 1957’de girdiği sınav sonucu, 6660 sayılı Üstün Yetenekli (Hârika) Çocuklar Yasası kapsamına alınarak öğrenim görmek üzere Paris’e gönderildi. Öğretmenleri Nadia Bulanger'le kompozisyon, Vlado Perlemutter’le piyano çalıştı. Robert Casadesus, Arthur Rubinstein ve Clifford Curzon’un piyano ustalık sınıflarına katıldı.
1964’te Türkiye’ye dönerek Ankara Devlet Operası’nda 1973 yılına kadar korepetitör olarak görev yaptı. Ankara’da evlendiği eşi soprano Neşe Demirdeş Pars’la birlikte 1973 yılında Avusturya'ya gitti. İnnsbruck Şehir Tiyatrosu'nda korepetitör olarak görev yaptı. Daha sonra Almanya'ya geçerek Münih Devlet Operası ve Coburg Devlet Bölge Operası'nda çalıştı. Coburg’da iki ayrı kurumda ders verdi. Son yıllarda ise beste çalışmalarına yoğunlaştı.
İLK KEZ ESKİŞEHİR'DEYDİ
Bestecinin 3.Senfoni'sinin dünya prömiyeri 2008'de şef Burak Tüzün tarafından, yönetimindeki Anadolu Senfoni Orkestrası ile Eskişehir'de yapıldı. Ankara Devlet Konservatuvarı'ndan dönem arkadaşı Ruşen Güneş için yazdığı solo viyola parçaları da 2010'da İstanbul'da, 2011'de İzmir'de ilk kez seslendirildi.Paris yıllarından arkadaşı İdil Biret'in isteğiyle yazdığı Piyano-Viyola Sonatı ise Biret-Güneş ikilisi tarafından 2012 yılında İstanbul ve Ankara'da seslendirildi. 1. Piyano Konçertosu TC. Devlet Sanatçısı Anıtsal Piyanist İdil Biret tarafından Burak Tüzün yönetimindeki Antalya Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde 2016'da seslendirilildi. İdil Biret bu seslendirme sonrası eser hakkında şunları söyledi: “Ateş Pars’in 1. Piyano Konçertosunu zevkle çaldım. Son derece girift harmonisi olan, zekâ dolu parlak bir yapıt. İyi bestelenmiş eserlerin ortak yönü sırf hesapla değil içten duyularak yazılmış olmalarıdır. Ateş Pars’in konçertosu da bunun kanıtıdır. Böyle özgün ve ustaca yazılmış bir eser kazandığımız için çok mutluyum.”
ESERLERİ İKİ CD'DE
Ateş Pars’ın yapıtları arasında iki piyano için parçalar, piyano sonatları, piyanolu triolar, yaylı kuartetler, piyano ve yaylı için beşli, keman ve piyano sonatı, viyolonsel ve piyano sonatı, soprano ve piyano için 20 lied, org için prelüdler, üç piyano konçertosu, Üflemeli Çalgılar için Septet ve 10 senfoni bulunuyor. Bestecinin sayıları 10'a ulaşan ve ikisi yaylılar için olan senfonileri, 12 ton müziğine tipik örnekler oluşturuyor. Pars'ın ÇAĞSAV Müzik tarafından yayımlanmış Oda Müziğinde Atonal ve Prömiyer Kayıtlar ( Ateş Pars-Burak Tüzün-İdil Biret) başlıklı iki CD'si bulunuyor:
https://www.opus3a.com/f/cagsav-muzik/a374e0c29652aa46221ef56f178ff1ec/cd
Besteci hakkında hayli ayrıntılı bilgi vermemin nedeni, KODA'nın el broşürlerinde sadece genişçe şef ve solistlerin biyografilerine yer verilmesi, besteciler hakkında bilgi ile seslendirilen eserler hakkında kısaca da olsa program notu bulunmaması. İzlediğim konserde şef sözlü olarak bazı kısa bilgiler verdi ama, malûm söz uçar, yazı kalır!
YAZI TARZINA TİPİK ÖRNEK
Özgün başlığı “Symphonie per cordia, No 10, op 76.” olan Pars'ın eseri, bestecinin yazı tarzına tipik bir örnekti. Ağırca başlayan duygusal bir bölümden sonra hızlıca, neşeli bir şaka havasıyla devam eden eserde, sıklıkla iniş-çıkışlar, ritm değişikleri dikkati çekiyor. Hızlı tempodaki son bölümde orkestranın kendi içindeki diyaloglar lirik bir hat üzerinde sürüyor, final ise bir yükselişle yapılıyor.
Besteci eserin üç bölümündeki yazı tarzını da “ Serbest Atonal, Dodekafonik (12 tonlu ) ve Politonal” olarak nitelendiriyor.
Doğrusu şef Hakan Şensoy, hepsi sınavla alınmış kaliteli çalgıcılardan kurulu KODA'yı bu zorluklarla dolu eser için iyi hazırlamıştı. Seslendirme başarılı oldu ve onca makamsal içerikli eserden sonra gelen bu çağdaş müzik eseri salonu dolduran dinleyiciler tarafından uzun uzun alkışlandı. Pars, şefin daveti üzerine sahneye gelerek dinleyiciyi ve orkestrayı selamladı.
Hikmet Şimşek Sanat Merkezi'nden o akşam dinleyici de, besteciler de, şef de mutlu, orkestra üyeleri ise ek olarak biraz yorgun ayrıldı.
Şefik KAHRAMANKAPTAN
7 Nisan 2017