Genel sevgisizlik ortamı içinde, insanın içine sinmese de, dışardan ithal kutlamalardan biri olan “Sevgililer Günü”, kentlerde benimsenmiş durumda. Erimtan Müzesi'nde ikinci sezonunu sürdürmekte olan Salı Konserleri'nde tam da 14 Şubat 2017 akşamına denk gelen etkinlik “Sevgililer Gününde Aşk Şarkıları” başlığını taşıyordu.
Kolaratur soprano Görkem Ezgi Yıldırım, değişik dillerde aşk şarkıları söyleyecekti. Gecenin en önemli özelliği üç Türk bestecisinin yeni şarkılarının dünya prömiyerlerinin de yapılacak olmasıydı.
Erimtan Salonu tümüyle doluydu. Yıldırım'a piyanoda deneyimli korepetitör Melahat İsmayılova eşlik ediyordu.
Görkem Ezgi Yıldırım'ı bugüne kadar Ankara Operası'nın değişik yapımlarında canlandırıp seslendirdiği rollerde izlemiş, geçen yıl CSO'da seslendirdiği kolaratur konçertosu'ndaki başarısını da takdir etmiştim. Acaba değişik dillerdeki şarkılarda nasıl sonuç alacaktı? Bu denli eğitimli bir sesin iyi sonuç alacağından emindim. Ama ortaya iyi ötesi, mükemmel bir sonuç çıktı. Görkem adına uygun, görkemli bir şan resitalini özgeçmişine yazdırdı.
Resitalin başında çok heyecanlı olduğunu söyleyen Görkem Ezgi, Vivaldi 'ye mal edilen bir barok eserle başlayıp, Schubert , Grieg, Çaykovski'den birer şarkıyla devam etti. Eserleri o tatlı heyecanını dizginleyerek, içtenlikle kısaca anlatması resitalin akışına renk kattı. Piyanisti Melahat İsmayılova'nın kendisine tanıttığı Rus halk şarkısı “Ne Uhodi” ve Rahmaninof”un “Ne poy, krasavitsa pri mne” başlıklı şarkısıyla zirveye ulaştı. Pianissimolardaki duyarlılığı, tizlerdeki pürüzsüz volümü, ajilitesi, güzel ses rengini verimlilikle kullanmasını sağlayan yüksek tekniğiyle her dönemin değişik özellikteki şarkılarını aynı kalitede söyleyebilme kapasitesine sahip olduğu gösterdi.
Sırada Azerbaycan Türkü besteciler Vasıf Adıgüzel'in “Karanfil”i ve Tofik Guliyev'in “Akşam Mahnısı” vardı. Magazincilerin pek sık kullandığı “büyüleme” nitelendirmesini sevmem ve kullanmaktan kaçınırım. Ama, Azeri türkülerinin “yanık” tonunu da aynı güzellikte yansıtan Görkem Ezgi, özellikle Karanfil'de dinleyiciyi tam anlamıyla büyüledi.
Solistin en heyecanlı bölüm olarak nitelendirdiği üç bestecimizin eserlerine sıra gelmişti. Önce ADK Kompozisyon Bölümü'nden genç besteci Orhan Veli Özbayrak'ın, Sabahattin Kudret Aksal'ın sözleri üzerine yazdığı “Biri Var ki”yi dinledik. Ardından piyanist Melahat İsmayılova'nın, Behçet Necatigil'in şiiri üzerine bestelediği “Seni Yaşamak” geldi. Deneyimli, verimli bestecimiz Turgay Erdener ise Edip Cansever'in “Yerçekimli Karanfil” şiirini şarkılamıştı. Sözler, güne pek uygundu:
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.
Üç bestecinin yeni besteleri, Türk operatik şarkı dağarına önemli katkı. Bizim bestecilerin bu çalışmalarına lied, şanson, romans demek bana garip geliyor. Bunlar bizim çağdaş şarkılarımız. Ve bu çağdaş şarkıları iyi kavrayan, duyarak güzel söyleyen sayılı sopranolarımızdan birinin de Görkem Ezgi olduğunu görüyoruz.
Bu üç Türk şarkısından sonra, Görkem Ezgi programını Leoncavallo'dan “Mattinata” ve Gounod'un Romeo Jüliet operasından Jüliet'in aşk aryası “Je veux vivre” ile bitirdi. Çokça alkış karşısında bis olarak ne söyleyeceklerine iki taşın arasında Ismayılova'nın önerisiyle karar vermişler. Böylece Görkem Ezgi'nin duygulu “Karanfil” yorumunu bir kez daha dinleme şansına eriştik.
Görkem Ezgi ve Melahat İsmayılova'yı operadan meslekdaşları da dinlemeye gelmişti. Geçtiğimiz yıl bir şarkı albümü çıkaran soprano Şule Köken, son La Boheme yapımında görev yapan soprano Esin Talınlı ve eşi tenor Şenol Talınlı, yıllar önce operanın bahçesinde beni Görkem Ezgi'yle tanıştırıp “Bu kız ilerde çok iyi olacak” diyen soprano Selva Erdener, resitalin öncesinde ve sonrasında, arkadaşlarının yanındaydılar.
Resital sonrası bestecilerimiz ve solistimizle bu günün anısına bir fotoğraf çektirdik. Ankara Kale Kapısının önünde düzenlemesinin tamamlanması için sanırım bahar aylarının beklendiği alana sanatçılar da, dinleyiciler de mutlu çıktı.
Fotoğraflar: Şefik Kahramankaptan
14 Şubat 2017