Herkes okuduğu, bitirdiği okulla övünür. Ama Ankara Devlet Konservatuvarı mezunları övünmekle kalmaz, kendilerini 1936'dan sonraki yıllarda kurulanlardan biraz ayrı görürler. Çünkü onlar Atatürk'ün ileri görüşüyle, Hindemith'in raporları doğrultusunda kurulmuş, İsmet İnönü, Hasan Âli Yücel gibi devlet adamlarının üzerine titrediği, Carl Ebert, Dame Ninette Voluis gibi dev isimlerin yönlendirip sistemi oturtmaya çalıştığı bir okulun mensubu, mezunudurlar.
6 Mayıs, YÖK sistemi getirildiğinden bu yana Hacettepe Üniversitesi'ne “yüksekokul” statüsünde bağlı bulunan konservatuarın 79. kuruluş yıldönümüydü. 5-6 Mayıs günleri yıldönümünü kutlama çerçevesinde kimi resmi, kimi sivil biçimde düzenlenen müzik etkinliklerinden üçünü izledim. Kısaca izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
NAZLIAKA-TURAN RESİTALİ
5 Mayıs akşamı, konservatuvarın orkestra salonunda Doç. İzzet Nazlıaka (viyolonsel) ile Prof. Kamerhan Turan'ın (piyano) Beethoven'in Op.102 serisinden 4 ve 5 numaralı piyano-viyolonsel sonatlarını seslendirdikleri resitali vardı. İzzet Nazlıaka böylece 2014 yılında başlattığı Bach'ın tüm çello süitleri ile Beethoven'in beş sonatını içeren konser dizisini tamamladı. Beethoven sonatlardan tümünü, Başkent Üniversitesi DK öğretim üyesi Prof. Kamerhan Turan'la yaptı. Uyumlu bir seslendirme çıkardılar, giriş ve bitişlerde birliktelikleri yerli yerindeydi.
Resitalde konser salonlarında görmeye pek alışık olmadığımız dinleyiciler de vardı. CHP Milletvekilleri Atilla Kart oğluyla, Oğuz Oyan eşiyle, çellist İzzet Nazlıaka'nın eşi CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın konukları olarak salondaydılar. Dinleyiciler arasında emekli büyükelçi Şule Soysal da yer alıyordu.
ADK-DER ÖDÜL TÖRENİ VE KONSERİ
6 Mayıs öğleden sonra Cebeci'deki tarihi konservatuvar binasındaydık. Avusturyalı mimar Ernst Eggli'nin özel tasarımıyla yapılmış bina, bugün konser salonunun alnına “mkm” yani “Mamak Kültür Merkezi” arması çakılmış, bir yanı nikah salonu, bir yanı vergi bürosu yapılmış, özgün mimarisi hayli bozulmuş biçimde, hazin bir görünümde...
Ankara Devlet Konservatuvarlılar Derneği( ADK-DER), neyseki yan duvarlarındaki MMM-Musiki Muallim Mektebi yazıları silinmemiş salonda son düzenlediği yarışmaların ödül töreni ve konserini yaptı. Viyolonsel ve yaylı orkestra için “Chrome” başlıklı eseriyle beste yarışmasını kazanan Mesruh Savaş'a ödülünü jüri üyelerinde Erol Erdinç sundu. Aziz Gürerk adına düzenlenen Viyolonsel Yarışması'nın ilk üçü Cansın Kara, Elif Buğu Ünlüsoy ve Zeynep Yamaner de ödüllerini Aziz Gürerk'in oğlu, halen Dokuz Eylül Üniversitesi DK öğretim üyelerinden Kerim Gürerk'in elinden aldılar.
Viyolonsel Yarışması'nın birincilik ödülleri arasında, beste yarışmasını kazanan eserin seslendirilmesi de vardı. Şef Orhun Orhon yönetiminde Orkestra Akademik Başkent ve çellist Cansın Kara eseri seslendirdiler. ADK-DER Başkanı Arzu Gürerk Sungüneş de “takviye” olarak orkestrada yer aldı.
Cansın Kara bu “dünya prömiyeri” için kendini iyi hazırlamıştı. Mesruh Savaş'ın eseri, seslendirilmesi büyük dikkat isteyen, orkestra üyelerinin sürekli saymasını gerektiren zorlukta, çellonun ustalık isteyen sololarının yer aldığı, çağdaş müziğe yeni bir katkı niteliğinde. İlerde daha iyi koşullarda, iyi bir konser piyanosunun ve ikinci kornocunun da bulunduğu bir ortamda çalındığında mutlaka daha iyi tınlayacak.
HÜDAK VE ŞANCILARIN KONSERİ
6 Mayıs akşamı da Operaevi'nde Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası ile ADK'nın opera anasanat dalı son sınıf ve lisans öğrencilerinin konseri vardı. Şef Doç. Burak Tüzün yönetimindeki HÜDAK'ın özenli bir Cavalleria Intermezzo icrasıyla başlayan konserde değişik operalardan aryalar söyleyen şancılar şunlardı: Lisans 4 öğrencileri: Burak Pektaş (tenor), Melek Aşık (alto), Gamze Çavdar (kolaratür soprano), Zübeyde Koçer (mezzo soprano), Metin Bayram (bariton), Mehmet Ali Tutar (Bas bariton), Lisansüstü öğrencileri: Gizem Büyükçolak (mezzo soprano), Funda Yazıksız (soprano), A.N. Nihan Turnagöl (mezzo soprano-sanatta yeterlilik).
Şancıların hepsi şarkılarında başarılıydılar. Farklı ses renklerini Verdi'den Çaykovski'ye değişik bestecilerin aryalarında, iyi bir eşlikle dinlemek keyif vericiydi.
Funda Yazıksız-Burak Pektaş ikilisinin “Brindisi” düetiyle tamamlanan konser sonunda şef Tüzün tüm şarkıcıları toplu bir selam için yeniden sahneye aldı. Ve esas kutlamanın anlamına yakışır “Konservatuvar Marşı”nı solistler birlikte seslendirdiler. Sözleri Orhan Şaik Gökyay'a, bestesi Necil Kazım Akses ile Ulvi Cemal Erkin'e ait olan, vatan vurgusu yapan marş, salonda bir duygu seli estirmiş olmalıydı. Ama dinleyiciler, yani bu kutlama konserine katılanlar arasında Hacettepe Rektörünü, rektör yardımcısını, konservatuvarın pek çok hocasını, müzik bölümü başkanını göremedim!
Birden üç yıl öncesini, ADK'ya SCAMV Onur Ödülü Altın Madalyası sunuş törenini anımsadım. O törende, zamanın şefi orkestraya kısa dans parçaları çaldırmış, salondan “Konservatuvar Marşı” talepleri gelince dönüp, “Onu maalesef hazırlamadık!” demişti!
Konserde iyi sesleri dinlerken, “Bu gençlerin geleceği ne olacak?” diye düşünmekten kendimi alamadım. Hoş, üzerinde çok çalışılmış birer arya hiçbir zaman ölçü olamaz, sahnede bir operanın tamamında söylemek, bütünün içinde yer almaktır esas olan...Ve bu gençler o etkinliği gösterme potansiyelini taşıyorlar.
Seçimden sonra ortaya nasıl bir tablo çıkacak? Ortaya çıkacak tablonun bu gençlerin geleceği konusunda belirleyici etkisi olacağına kuşku yok...
Fotoğraflar: Şefik Kahramankaptan