“Gene ne saçmalıyorsun, iki asır önce ölmüş adam, kendi operasında nasıl oynar?” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Eh, opera bu, rejisör öyle uygun görür, metni buna göre değiştirirse Mozart kendi operasında bal gibi oynar! Hâttâ eldeki oyuncu varlığına göre, görev bir kız öğrenciye bile verilebilir!
Üzerinden biraz zaman geçti, festivaller, iş yoğunluğu derken biraz gecikti ama izlediğimiz bu düğünü yazmadan geçmeyelim. Ne de olsa “Figaro'nun Düğünü” bu.
Ankara Devlet Konservatuvarı'nın (Hacettepe) Opera Anasat Dalı, bu öğretim yılının sonunda Mozart'ın bu neşeli operasını sahneledi. Rejisör Murat Akar, bölüm başkanı Aylin İpekçioğlu ve Ankara Operası'ndan gelen şef Sunay Muratov, koşullara göre operayı yeniden düzenlemişlerdi.
Resitatifler kaldırılmış, onun yerine Mozart'a anlatıcı olarak rol verilmişti. Böylece olaylar zincirinde kopukluk olmayacak, bestecinin kendi ağzından anlatısıyla oyun akacak, düetler, aryalar, ensemblelar yerli yerinde söylenecekti.
Plan tuttu mu dersiniz? Hem de nasıl? Mozart burada hem anlatıcı rolünü oynadı, hem de bir yabancılaştırma efekti görevi yapmış oldu. Öteki oyuncuların şan yetisi böylece daha net biçimde ortaya çıktı. Murat Akar her zamanki becerisiyle sağdan soldan topladığı üç beş parça eşya ile sahneyi tasarlayıp, bu yarı epik sahneleme için uygun hale getirmişti.
Temsilin yıldızı, Figaro rolündeki basbariton Oğulcan Yılmaz'dı. Henüz konservatuvar ikinci sınıf öğrencisi olan Oğulcan'ı ihtiyacı olduğunda her opera tutup görev verebilir. Temiz cümlelemesi, bağırmadan şarkı söylemesi, ses rengi ve tekniğiyle Oğulcan âdeta yetişkin bir opera sanatçısı gibiydi.
Sopranolar Işılay Meriç Karataş (Susanna) ile Elifcan Küçük (Kontes Almaviva), gerek düetlerinde, gerekse aryalarında ses ve sahne olarak göz doldurdular... Cherubino'da da mezzosoprano Gizem Büyükçolak, yetişen yeni ekibin mezzosu olarak dikkati çekti. Kont Almamiva'da ise tenor Mehmet Ali Tutar, çalışarak daha iyi olabileceğinin sinyallerini verdi. Anlatıcı Mozart'a gelince, Melek Aşık giysi ve peruğuyla role yakışmıştı ama ezber sürçmeleri, cümlelemelerdeki yuvarlamaları nedeniyle bence sınıfı zor geçti! Dinleyiciler arasında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü şef Rengim Gökmen'le Ankara Müdürü tenor Aykut Çınar'ın bulunması Oğulcan Yılmaz'la Işılay Meriç Karataş, Elifcan Küçük ve Gizem Büyükçolak için bir şanstı.
Hacettepe Senfoni Orkestrası Sunay Muratov'un yönetiminde temiz, net bir seslendirme yaptı. Resim Heykel Müzesi'ndeki operet sahnesinin olumlu akustiği de orkestranın iyi icrasının dinleyiciye ulaşmasında yardımcı oldu. Orkestralar için zaman zaman kullandığımız “At binicisine göre kişner” sözü, bu operaya da yakıştı.