Hacettepe Üniversitesi'nin Beytepe Yerleşkesi'ndeki projeleri Saray-Külliye mimarı Şefik Birkiye'ye çizdirilmiş Ankara Devlet Konservatuvarı binasına 28 Nisan 2022 akşamı girdiğimde, alçak tavanlı giriş fuayesinde ilk bakışta “veliler ve yakınları” olduğu anlaşılan değişik bir topluluk vardı. Başörtülü büyükanneler, koşturup zıplayan küçük çocuklar. Heyecanlı görünen anne-babalar...
Bir alt kattaki koridorda ise özenli siyah giysileri içinde değişik yaştaki çocuklar, ellerinde çalgıları, gözlerinde umutlu pırıltılar, az sonra çıkacakları sahnenin heyecanını yaşıyorlardı.
İki öğretim yılını zedeleyen pandemi dönemi boyunca dinleyicili bir konser yapamamış olan HGSO, normalleşme döneminde ilk kez bir konser verecekti. Şef Burak Tüzün, beş liselinin solist olarak çalacağı bir program hazırlamıştı. Yeter sayısı bulunmayan gruplar için yerleşik HSO'nun yetişkin üyelerinden takviye alınarak açık kapatılmıştı. Başkemancı sandalyesinde liseli Zeynep Sude Macit oturuyordu.
Konser C. W. Gluck'ün (1714-1787) “İphigenia Aulis’te” uvertürüyle başladı. Ardından sahneye ateş kırmızısı giysileriyle iki obua solisti geldi. Kendisine “obuacı fabrikatörü” diye takıldığım ülkemizin bu alandaki en verimli öğretmeni olan Meral Leblebicioğlu'nun öğrencileri Doğa Temelli( d.2005) ile Nehir Göndermez (d.2004), A. Vivaldi'nin (1678-1741) İki Obua ve Yaylı Çalgılar Orkestrası için Konçerto'sunu mükemmel seslendirerek büyük alkış aldılar.
Sırada G. F. Handel'in (1685-1759) “Passacaglia”sına J. Halvorsen'in (1864-1935) tarafından yapılmış düzenlemeye, Nejat Başeğmezler'in Keman, Viyolonsel ve Yaylı Çalgılar Orkestrası için genişletilmiş orkestrasyonu vardı.
Tuğba Tamer Türeli'nin öğrencisi kemancı Hüseyin Turna(d.2004) ile İzzet Nazlıaka'nın öğrencisi çellist Umutcan Topçu (d.2003), sürekli tekrarlanan ve her tekrarda varyasyonlar içeren bu eski İspanyol dansına dayalı parçadaki soloları dikkatli ve uyumlu biçimde seslendirdiler.
Ara verildiğinde kulis arı kovanı gibiydi. Solistler arkadaşları, aileleri ve öğretmenleri tarafından kutlanıyorlardı. Leblebicioğlu'nun iki yıl önce yapılan CSO sınavını kazanarak artık orkestranın asil üyesi olan eski öğrencileri Batuhan Civelek ile Gülcesu Sönmez, BSO'nun sınavını kazanarak kadrosuna giren Ogün Koyunoğlu, ardıllarını dinleyip kutlamaya gelmişlerdi.
Konserin ikinci yarısı W. A. Mozart'ın (1756-1791) Mehter ezgileriyle örülü Saraydan Kız Kaçırma Operası Uvertürüyle başladı. Buradaki sürpriz ise, “kasa” olarak adlandırılan büyük davulun ardındaki küçük öğrenciydi. Ortaokul öğrencisi olan Bolkar Gür'ün boyu davulla aynıydı! Tarih bir bakıma tekerrür ediyordu. Bundan üç yıl kadar önce, aynı boyda olan Miraç Ahmet Biçer, şimdi boyu uzamış bir liseli olarak timpaninin başındaydı!
Sırada, konserin son solisti olan Özgür Hadim'in (d.2005) sahneye geleceği Mozart'ın 21 No'lu Do Majör KV 467 Piyano Konçertosu'nun ilk bölümü vardı.
Piyanonun yerine yerleştirilmesinden sonra başında çiçekli tacıyla mitolojik bir prenses saflığıyla sahneye gelen, Semra Kartal'ın öğrencisi Özgür Hadim, konçertonun birinci bölümünü ve kadansını, orkestradaki arkadaşlarının hayran bakışları arasında seslendirerek büyük alkış aldı.
Son yapıt, liseli gençlerin orkestracı olarak kendilerini gösterdiği, L. v. Beethoven'in (1770-1827) kahramanlık temaları içeren Egmont Uvertürüydü.
Güleryüzlü, sevecen şefleri Burak Tüzün'ün bagedi altında büyüklerini aratmayacak bir seslendirmeyle bol alkış aldılar.
Beş solist birarada sahneye geldi. Herhalde, usul olduğu üzere kendilerine birer buket çiçek takdim edilecekti. Ama çiçek yerine sahneye davet edilen konservatuvar müdürü Metin Munzur tarafından kendilerine, bilgisayar çıktısı birer sertifika sunuldu. Şan lisans öğrencilerinin konserinde de aynısının yapıldığını anımsadım birden.
Acaba neden böyle bir uygulamaya gidilmişti? Birkaç kişiye sordum, “kem-küm” ettiler. Sonra anlaşıldı ki, Hacettepe Rektörlüğü, bu tür harcamalar için gerekli ödeneği vermiyor! Yani “parasızlıktan” çiçek yerine birer bilgisayar çıktısı veriliyor konserde sahneye çıkan öğrencilere...
Konserin renkli baskıya göre hazırlanmış el programı da, fotokopiyle siyah beyaz olarak basılıyor, bunun finansmanı da, konservatuvarla gönül bağı olan Anadolu Müzik Kültürleri Derneği ve BESOM gibi derneklerce karşılanıyor!
Fena mı, çocuklara birer hatıra olur!
Demek ki, konservatuvara Selçuklu esintili Külliye mimarına bina yaptırtmakla iş bitmiyor, o binanın içinin gereğince desteklenmesi için olumlu bir anlayışa gereksinim var. Hacettepe Üniversitesi çatısı altındaki Cumhuriyetin ilk konservatuvarına, Hacettepe Senfoni Orkestrası'na ve türevlerine, yapılan işlere ve çağdaş Türk müziğine Rektörlük biraz “değer” ve “üç-beş kuruşluk” ödenek vermeli...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
29 Nisan 2023, Ankara