Arjantin’le aramızda iki kıta ve bir okyanus var ama konu müzik, hele tango olunca, iki ülke sanki komşu gibi hissedilebiliyor.
Nasıl bizim klasik bestecilerimiz halk müziklerimizden yola çıkarak Anadolu esintili besteler yaptılar ve yapıyorlarsa, Arjantinli besteciler de kendi halk müzikleriyle uluslararası alana mal ettikleri tangoyu geliştiriyor, çeşitlendiriyor dünya müziğindeki yerini sağlamlaştırıyorlar.
Bu bestecilerden ikisini 20 Kasım 2015 akşamı CSO konuk etti. Daniel Binelli (d.1946) yaman bir besteci ve bandoneon solisti. Alman icadı bandoneonu Arjantin’de ustalıkla çalan yüzlerce müzisyen var. Ama Binelli, çalgısına duyguyu çok iyi yükleyen bir virtüoz.
Devlet Çoksesli Korosu’nun sürekli şefi Cem’i Can Deliorman (d.1984) yönetimindeki CSO, önce Binelli’nin Tonhalle Senfoni Orkestrası’nın siparişi üzerine bestelediği , Tonhalle’de ilk seslendirmesi 2004’de yapılan “Bandoneon için Üç Bölümlü Konçerto”yu seslendirdi. Haftanın başkemancısı Menevşe Aydoğdu idi.
Binelli, yaylılara iki korno, iki fagot ve bir flüt eklemişti. Eserin özellikle ikinci bölümünde Binelli, hem kompozisyon, hem de icracılık anlamında birinci sınıf bir müzisyen olduğunu gösterdi. Bir liman şehrinde kurulan hayalleri konu alan bölümde Binelli bandoneonu âdeta bir küçük org gibi tınlattı.
Binelli, birlikte çalışma imkânı bulduğu “Yeni Tango-Tango Nouva”nın mimarı Astor Piazzola’nın (1921-1992) üç ünlü parçasını da yaylı eşlikli olarak bandoneon için yeniden düzenlemişti. Oblivion, Adios Nonina ve Libertango, 69 yaşındaki Binelli’nin yorumuyla bambaşka birer parça olmuştu. Bu çok bilinen, değişik düzenlemeleri yapılmış tangoların sadece ana ezgilerini tanımak mümkündü. Binelli aslında bunları düzenlememiş, yeniden bestelemişti. sempatik Arjantinli öyle yoğun alkışlandı ki, bis yapmak üzere sahneye yeniden geldi, şef Deliorman’ı da çağırdı ve Libertango’yu yeniden seslendirdi.
MİSSA TANGO’YA KALİTELİ İCRA
Konserin ikinci yarısında bu kez bir başka Arjantinli sahnedeydi. Besteci, piyanist ve şef Martin Palmeri (d.1965) kendisini dünyada ünlü kılan “Missa Tango”nun Ankara’da ilk seslendirilişinde piyanonun başındaydı. Solistler soprano Nurdan Küçükekmekçi Aydın ve bandoneonda Daniel Binelli’ydi.
Missa, ortaçağdan itibaren katolik ayin müziği olarak gelişmiş, başlangıçta a capella olarak söylenirken, giderek eşliklenmiş, barok dönemden itibaren Haydn, Beethoven gibi önemli bestecilerin de eğildikleri bir müzik türü. Sözleri standarttır, latince incilden alınmadır, altı bölümdür: Kyrie, Gloria, Credo, Sanctus, Benedictus ve Agnus Dei. Değişik dönem ve bestecilerin yazdığı missalar, doğası gereği ciddi müziklerdir. Bölümlerden üçünün sonu “Amen” diye biter. Şaka değil Hz. İsa’nın kanı ve bedeni üzerine ant içilmekte, ekmek ve şarap takdis edilmektedir.
Martin Palmeri ise bu tarzı, Buenos Aires’in tangosuyla kaynaştırarak ortaya “neşeli bir dua” çıkarmış. Kemanlara ve koroya işin ciddi yanını verirken, bandoneon, piyano, çello ve kontrbaslarla tango efektlerini müziğine ustalıkla yerleştirmiş. “Neşeli bir dua” nitelendirmemi sakın yadırgamayın. Örneğin 4. Bölüm Sanctus’un girişi piyanoyla. Palmeri öyle bir giriş yazmış ki, kendinizi elinizde kadehiniz, bir lobide hissedebilirsiniz. Ama bu girişin ardından soprano, dinsel metni söylemeye başlıyor. Besteci “farklı dünyaları bir araya getirme” amacına fazlasıyla ulaşmış.
Eser iyi icra edildi. Devlet Çoksesli Korosu, CSO ile birlikte iyi bir tını elde etti. Bestecinin karışık koro için yazdığı dört sesli bölümler gayet iyi seslendirildi. Son yıllarda, operalarda aldığı rollerdeki başarılarının yanı sıra, oratoryo türü seslendirmelerde de aranan bir isim olan kolaratur soprano Nurdan K. Aydın, pürüzsüz yorumuyla eserin icra başarısına önemli katkıda bulundu. Koroyu, şef Deliorman ve soprano Aydın’ı kutluyorum. Koronun hazırlanmasında Burak Onur Erdem’in de görev aldığını kaydetmeliyim.
MİLLETVEKİLLERİNİN AYAĞI KONSERLERE ALIŞMALI
Bu eserin Türkiye ilk seslendirmesi geçtiğimiz Mayıs ayında Efes Antik Tiyatro’da yapılmıştı. Dinlediğimiz Ankara’da ilk seslendirmeydi. Ama Binelli’nin konçertosu ile Missa Tango’nun Ankara’da ilk kez seslendirildiklerine dair bir not CSO program kitapçığına düşülmemişti. Oysa bu özellikler, konserin değerini arttırır, dinleyicide daha fazla merak uyandırır.
Konserin dinleyicileri arasında dört de milletvekili olduğunu söylesem, şaşırır mısınız? Bu neşeli missaya “Amen” diyenler kimler miydi?
CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan şaşırtıcı değil, çünkü fırsat buldukça sadece CSO değil, oda müziği konserlerinde de görürüz kendisini. AK Parti Antalya Milletvekili Vecdi Gönül, MHP Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy ile MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, bu konserin sürpriz dinleyicileriydi. Keşke bu tür sürprizler daha sık olsa...