İki piyano konserlerinde genellikle ikiz ya da kardeş piyanistler ön plandadır. Ama bazen iki iyi okuldaş, arkadaş piyanist de sürpriz ikili olarak çıkar ve diğerlerine parmak ısırtabilirler. İşte Özgür Aydın-Muhiddin Dürrüoğlu piyano ikilisi, bu çıkışı yapanlardan. Zaman zaman ikili olarak sahneye çıkıyor olmalarında, ikisi de yurtdışında yaşadıkları için, Türkiye'de temsilciliklerini yapan, gene okuldaşları Mehmet Mestçi'nin de payı var. Üçü de Ankara Devlet Konservatuvarı mezunu...
İkili şef Rengim Gökmen'in yönetimindeki BSO'nun yaylıları eşliğinde Johann Sebastian Bach'ın Do minör İki Piyano Konçertosu'nu seslendirdi. Özgün yazısı iki keman için olan, sonra bestecinin iki klavsen için de yeniden yazdığı konçerto günümüzde piyano ile çalınıyor. Tuşlu çalgılar için yazılmış en erken konçerto örnekleri arasında yer alan bu eseri ikili büyük bir uyum ve tını güzelliğiyle seslendirdi. Balkonda oturduğum için hangi partiyi hangi piyanistin çaldığını görebilme olanağına sahiptim. Ama gözlerimi kapattığım zaman sanki tek piyanodan çıkıyor gibi bir tını duyuyordum. İyi akord edilmiş Steinway'lerle Özgür ve Muhiddin, aynı başarılı sonucu Camille Saint-Saens'ın Hayvanlar Karnavalı'nda da aldılar.
Saint-Saens'ın 14 bölümlük, çoğu bölümünde bir veya birkaç hayvanı betimlediği bu ilginç eserinin “Piyanistler” başlıklı başlıklı bölümünde şef Rengim Gökmen, ilginç bir mizansen şaka yaptı. Piyanistlerin deyim yerindeyse “çuvalladığı” bu bölümde Gökmen, şef kürsüsünden inip önce Muhiddin'in, ardından Özgür'ün yanına giderek, “Hop dedik, ne yapıyorsunuz siz öyle” anlamına gelecek jestlerle notalarına baktı. Muhiddin, o neşeli yapısıyla el hareketleriyle tiyatroya katılırken, oldum olası çekingenliğiyle bilinen Özgür fazla tepki vermedi! Gökmen de, bu şakayı tadında bırakarak kürsüye döndü.
Giriş çıkışlarda Muhiddin, tam bir ağabey gibi Özgür'ü öne sürdü hep. Selam faslında da, sarılarak birbirlerine olan sevgilerini ve birlikte çalmaktan duydukları mutluluğu gösterdiler.
Hazırladıkları “bis” parçası büyük ilgi gördü. Brezilyalı besteci Hetor Villa-Lobos'un Bachianas dizisinden beşincisini “Aria”yı Muhiddin iki piyano ve çello için düzenlemişti. Şan parçasını çelloya yüklemişti. Hayreddin Hoca ile birlikte bu bis parçasından da büyük alkış aldılar.
Konserden önce gündüz, portalimizin de yazarı sevgili Ahmet Say arayıp konser bilgilerini teyid ettirmiş, geleceğini söylemişti. Ahmet Say, Fazıl'ın konservatuvardaki sınıf ve en yakın arkadaşı olan Muhiddin'i çok sever, yazısında okursunuz.
İlk yarı sona erince kalkıp solist odasına indik. Muhiddin daha kapıdan görür görürmez “Ahmet amcacım” diye boynuna sarılıverdi. Oda bayram yeri gibiydi, konservatuvardan hocalar, aile yakınları...
Mehmet Mestçi, illa birlikte fotoğraf çektirelim diye, bizi yanyana dizdirdi, makinamı Özgür'ün ablası Özlem Çivi alıp deklanşöre basıverdi! Özgür'ün babası Prof. Dr. Zekeriya Aydın, annesi İnci Hanım, konservatuvardaki hocası Semra Kartal, hep oradaydılar. Ahmet de Muhiddin'e annesini sordu, demek ki haberi yokmuş, “Kaybedeli 14 yıl oldu cevabını aldı”. Bir Cumhuriyet öğretmeni olan annesinin Muhiddin üzerinde emeği çoktur, onu büyütüp eğitimini yakından takip ettiğinin yakın tanıklarından biriyim. Işıklarda uyusun, Muhiddin'in öğretmenleri, piyanoda Kamuran Gündemir, kompozisyonda İlhan Baran da öyle...
Gelelim konserin ikinci yarısına. Şef Rengim Gökmen, Çaykovski'nin “Patetik” başlıklı 6'ncı ve son senfonisini BSO'yla hazırlamıştı. Eseri iyice özümsemişti, bellekten yönetti. Bu senfoniyi Türkiye'de hangi salonda, hangi orkestra ve şeften dinlesem, dinleyici, senfonik tekniklerin tümünden yararlanılarak yaratılmış bir tür zafer marşını andırır bölümün o yüksek volümlü, parlak kodasının sonunda basar alkışı... Yine öyle oldu! Gökmen de izleyiciye hiç dönmeden sol elini kaldırarak alkışı susturdu. İlkseslendirmesinden 6 gün sonra ölen Çayvoski'nin hüzünlü veda mektubunu andıran bu adagio lamentoso, yani ağır ve dokunaklı bölümün daha son notasının tınısı tavana ulaşmadan bir acul dinleyicinin başlattığı alkış, güçlü biçimde uzadıkça uzadı.
Senfoninin seslendirilmesinde, sololarda Nusret İspir (klarnet), Albena Sezer (flüt), Ezgi Tandoğan Onat (fagot) ve tüm üflemeli grupları başarılıydılar. Timpanide Aydın Mecid, çok hafif vuruşları duyarlılıkla yaptı. Bu hafta Cem Güngör Adana'da solist olduğu için trombonlara, orkestranın yeni üyesi Mehmet Ali Baydar liderlik ediyordu. CSO'da kadrolu sadece tek tromboncu kaldığı için, şef Gökmen'in içinden “Ah böyle bir trombon grubu da CSO'da olsa” diye geçirdiğine eminim.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
19 Kasım 2017