Otyam'ın 40'ı çıktı. Antalya Hacı Bektaş Cemevi'nde "Dardan İndirme Cemi" yapıldı, lokması döküldü, yenildi.
Ülkede gelişmeler o denli hızlı ki, zamanın nasıl su gibi akıp gittiğini farkedemiyoruz . Hemen her sabah kahvaltı sonrası kahve içerken anımsıyorum Otyam'ı. Çünkü fincanın üzerinde imzası var. Metin Yurdanur imzalı heykelinin dikili olduğu Karaözü'ndeki Fikret Otyam Kültürevi'nin yöneticileri yaptırmışlardı bu fincanları...
Sevgili Fikret Otyam'ı yitireli 40 günü aştı. Bu süre içinde büyük ustayla ilgili çok sayıda yazı çıktı. Neredeyse tümü Otyam'ın mesleki özellikleri, sanatı, bilgeliği, dürüstlüğü üzerineydi. Bilinenleri tekrarlamanın bir anlamı yok, birkaç anı paylaşıp "işe yarar" bir Otyam işi rakı tarifi vermek istiyorum sizlere...
80'li yılların başlarıydı. Otyam, Behruz Çinici'nin tasarımı, yöreye uygun taş-ahşap karışımı, yerel ustaların yaptığı Gazipaşa'daki evinde, üst kattaki atölyesini düzmüş, çoktan işe koyulmuştu. Filiz güneşte reçeller yapıyor, bir yandan curfalık tezgahında o güzelim dokumaları üretiyordu. Fikret Ağabey'in reçelleri özeldi, malum şeker hastası olduğu için, Filiz ona özel şeker katışıksız reçeller hazırlıyordu. Şekerini, rakıdan vazgeçmemek kaydıyla idare ediyordu!
Telefonlaştığımızda ikisi de "Yahu ne bu, boyuna iş, iş... Kalkıp geliversenize" deyip duruyorlardı. Otyam, "Oğlum, gel de bir rakı içelim" diye eklemeyi ihmal etmiyordu.
Bunca daveti geri çevirmek nezaketsizliğinde bulunamazdık elbette. Birkaç kez ziyaret ettik Otyamları...
OTOPORTRENİ ÖYKÜSÜ
Bir keresinde sol kolu kırıktı, alçıya alınmıştı. Daha dijital makinalar çıkmamıştı. Film kullanıyorduk. Filiz'le ikisinin alt kattaki kerevette, tam da Hacı Bektaş tablosunun altında bir fotoğraflarını çekmiş, diğerleriyle birlikte karta bastırıp göndermiştim.
Hayli zaman sonra postadan bir kutu geldi. İçinden Otyam'ın yapıp, sonra çoğalttırdığı tablosunun tıpkı basımı çıktı. Benim fotoğraf, Otyam'ın fırçasından tuvalde yeniden yorumlanmıştı. Altına şöyle yazmıştı:
"Kadim dost Şefik Kahramankaptan ve ailesine en içten sevgiyle... Bu tablonun anası için teşekkürlerle.. 18.12.86"
En değerli anılardan biri olarak, halen Kaş'taki evin duvarında gelip geçtikçe sanki tablodaki o haşin bakışını tebessüme dönüştürüyor bana...
OTYAM USÜLÜ RAKI İMALATI
Bir yanında ağaç boyu yükselmiş kırmızı sardunyaların gölgelediği ön bahçede, tahta masanın etrafında anıları canlandırırken içtiğimiz rakıların lezzeti hâla damağımdadır.
Bir zamanlar Tekel'in çıkardığı "Tek Rakısı" vardı, Bursa fabrikasında imal edilirdi. Tekel bunu üretmekten vazgeçmiş, sonra yeniden birkaç sene daha yapıp piyasaya sürmüştü. Yoksa o ara Otyam bu rakıdan birkaç kasa stoklamış mıydı?
"İmalat oğlum bu, imalat" diyerek kahkahayı patlattı. Hemen tahta masanın takoz bacağının yanına bıraktığı pet şişeyi kaldırıp gösterdi. Şişenin dibinde yapışık bir madde duruyordu. Başladı anlatmaya:
"Birkaç paket damla sakızı alacaksın aktardan... Boş pet şişenin içine sakızları atacaksın... Üzerine bir 70'lik rakıyı boşaltıp, dinlenmeye bırakacaksın. O sakızlar dibe çöker, şişenin tabanına yapışır, al sana Tek rakısı ! Şişeyi boşalınca sakın atma ha, üzerine yenisini ekleyiver, imalata devam!"
Evet, sakızlı rakıyı özleyen ya da içmediği için merak edenlere işte Otyam usulü rakı tarifi...