Dünyanın pek çok ülkesinde çalgı eğitimi almış ama esas meslekleri başka olan müzisyenlerden kurulu orkestralar, korolar vardır. Bu topluluklar belli aralıklarla biraraya gelir, provalarını yaparak belirlenen tarihte konserlerini verirler.
Bizde bu tür bir bölümü amatör müzisyenlerden oluşan orkestralara en güzel ve uzun ömürlü örnek Başkent Oda Orkestrası'dır. 1964'den bu yana değişik adlar altında yaşamını sürdürmüş, son dört yıldır çellist ve şef Can Ünver'in kuruculuğunu yaptığı Kültür, Sanat ve Eğitim Derneği (BODER) çatısı altında, çalgı öğrencilerinin, bazı eski profesyonel çalgıcıların da katılımıyla genişlemiş ve istikrar kazanmaya başlamıştır.
Başkent Oda Orkestrası aynı zamanda amatör veya akademik solistlerin konçerto çalabildiği, şeflik çalışmalarını sürdürenlerin yönetebildiği bir laboratuvar görevi de yapmaktadır.
Can Ünver halen BOO'nın daimi şefi ve konser boyunca da belirli aralıklarla kulis kapısının küçük penceresinden icrayı izlemekte olduğunu gördüm.
BOO'nın 4 Haziran 2023 akşamı CSO Tarihî Salon'da verdiği konserin solistleri piyanist Özgün Coşkuner ile kontrbasist Dritan Gani'ydi. Orkestrayı konsere çellist, akademisyen ve şef Prof. Dr. Ozan Evrim Tunca hazırlamıştı ve şef kürsüsünde yer aldı. Başkemancı sandalyesinde, ADK mezunu, BODER'in de başkanlığını yapan Mehmet San oturuyordu. Orkestrada kadın üyelerin çokluğu dikkati çekiyordu. Örneğin çello grubu tümüyle kadınlardan oluşuyordu.
Orkestra önce W. Amadeus Mozart'ın Re minör, KV 466. 20 No'lu Piyano Konçertosu'nda Özgün Coşkuner'e (d. 1987) eşlik etti. Coşkuner'i ilk kez HSO eşliğinde Radyo Stüdyosu'nda Mithat Fenmen'in Konçertino'sunu seslendirirken dinlemiştim. ADK mezunu olan piyanist, yüksek lisansını Samsun 19 Mayıs Üniversitesi'nde yaparken Samsun Operası'nda da orkestra sanatçısı olarak çalışmış. Sonra sanatta yeterliliği Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde yapmış. Tezi de “Mithat Fenmen’in Sanat Yaşamı ve Piyano Eğitimine Katkıları Üzerine Bir Araştırma” başlığını taşıyordu. Halen Afyon Kocatepe DK'nda Dr. öğretim üyesi.
Şef Tunca yapıtlardan önce kısa açıklamalar yaptı. Bu sırada Coşkuner'e kadansın kime ait olduğunu sordu ve Özgün Gülhan yanıtını aldı. Prof. Özgün Gülhan (d.1985) da sahnelerde pek görünmemesine karşın, halen Pamukkale Üniversitesi öğretim kadrosunda yer alan bir ADK ve Leipzig Müzik Akademisi mezunu piyanist.
Konçertonun ilk bölümünün sonundaki kadansı dikkatlice dinledim. Gülhan, âdeta birinci bölümün, hâtta yapıtın tümünün Mozart dönemine göre daha çağdaş bir yaklaşımla sanki bir özetini çıkartmıştı. Coşkuner yapıtı, belleğinden ve akademik bir yaklaşımla sergiledi.
Aradan sonra sahneye Bilkent Senfoni Orkestrası'nın kontrbas grubu üyesi ve MSSF öğreticilerinden Arnavut kontrbasist Dritan Gani (d. 1967) gelerek J. K. Wanhal'ın Re majör Kontrbas konçertosunu seslendirdi. Gani,müziğe viyolonsel ile başlamış, sonra kontrbasa geçmiş bir müzisyen. Kontrbası da viyolonsel arşesi görünümlü barok kontrbas yayı ile çalıyor, Fransız tutuşuyla... Bohemya kökenli Wanhal'ın virtüoz konçertosunu, birkaç küçük aksama dışında başarıyla seslendirdi.
Konserin son eseri gene Re majör tonatiletede, F. Schubert'in 3. Senfonisiydi.
Şef Ozan Tunca, üç yapıtın da Viyana'da bestelenmiş oluşuna dikkati çekti. Orkestra senfoniyi gayretlice seslendirdi.
Konser öncesi fuayede karşılaştığım bir orkestra üyesi, “Değişik şeflerle çalışmak hoşumuza gidiyor, yeni şeyler öğreniyoruz. Ozan Bey sağolsun pazar günleri Eskişehir'den gelip bizi çalıştırdı” dedi.
Ozan Tunca, ADK'nın viyolonsel bölümünü bitirdikten sonra yüksek lisans ve doktora çalışmasını ABD üniversitelerinde tamamlamış bir müzisyen. Müziğin sadece çalgıcılık yanıyla ilgili değil, entelektüel ve eğitimcilik düzeyinde de hayli çalışması, kitapları bulunuyor. Şefliğe profesör ünvanını aldıktan sonra yani hayli geç başladı, Işın Metin, Rengim Gökmen ve Naci Özgüç ile çalıştı, halen de Özgüç ile çalışmasına devam ediyor. Yönettiği topluluklara, Hezarfen Ensemble, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası, Orkestra Aurora, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'ndan sonra Başkent Oda Orkestrası'nı eklemiş oldu. Tunca'nın viyolonsel solistliği ve oda müziği topluluklarındaki üyeliklerinin yanında, böyle bir gayretin içine girmiş olması, müziği ne denli sevdiğinin göstergesi olmalı.
Bu tür farklı düzeylerdeki çalgıcıların bir araya geldiği orkestraları yönetmek, yerleşik orkestraları yönetmekten daha zordur. Daha önce profesyonel orkestraları yönetmiş olan Tunca da, bu durumu saptamış olsa gerektir.
BOO'nun başka alanlarda üniversite profesöründen, hukukçuya pek çok amatör üyesi var. Çok genç üyeler de var. En genç üye sanırım timpaninin başındaki ADK vurma çalgılar bölümü lise öğrencisi Miraç Ahmet Biçer'di. Birinci kemanların en arka rahlesinde de çok genç bir kız öğrenci oturuyordu.
Peki, en yaşlı üye kimdi? CSO'dan yaş haddinden emekli olduktan sonra, sağlığı elverdikçe BOO'nın viyola grubunda çalan 89 yaşındaki Olcay Sağdıç, bu işten büyük keyif alıyordu.
Şefi kutlamaya gittiğimde kuliste tam bir sevinç yumağı vardı.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
5 Haziran 2023, Ankara