Pembe Köşk, Cumhuriyet tarihimizin yaşayan, İnönü ailesi tarafından 23 Nisan ve 29 Ekim'de yılda iki kez müze düzeninde açılarak halkla, gençlikle paylaşılan, geçmişi ayrıntılarıyla günümüze taşıyan Ankara'daki önemli birkaç mekândan biridir. İkinci Cumhurbaşkanımız, Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, İstiklal Savaşı kahramanı, Lozan'ın usta diplomatı, ilk başbakan İsmet İnönü (1884-1973), o zaman Ankara'nın dışında olan bu bağ evini, Cumhuriyetin ilanından 39 gün önce Mehmet Uzunzade’den satın alıp, evi oturulur hale getirtmek için çalışma başlattı, 1925 yılında da ailesiyle birlikte taşınarak ölünceye kadar burada yaşadı. Atatürk'ün isteğiyle bu eve bir “balo salonu”nu ekletti. İşte, 26 Şubat 2020 akşamı bu balo salonu, oturma düzeninde duygulu, yararlı bir konsere sahne oldu.
İsmet İnönü'nün yaşayan tek çocuğu Özden İnönü Toker ( d. 1930) ile sanat alanında Cumhuriyetin ilk “hârika çocukları” İdil Biret (d. 1941) ve Suna Kan (d. 1936) arasında çok özel bir duygusal bağ vardır. Önce henüz 4.5 yaşındayken İdil Biret'in ve ardından l 10 yaşındayken Suna Kan'ın İnönü ailesi tarafından tanınması, İdil Biret'in yurtdışında eğitime gönderilmesi için hazırlanmaya başlanan yasa tasarısına Suna Kan'ın da eklenmesiyle başlayan bu ilişkinin, o sırada biraz daha büyükçe çocuk olarak yakın bir tanığı olmuştu Özden Hanım. İdil'in Çankaya Köşkü'nde oturdukları dönemde, kendi odasında bebekleriyle nasıl oynadığını tatlı tatlı anlatır.1
Cebeci'deki eski konservatuvar (Musiki Muallim Mektebi) binasının konser salonunda Mithat Fenmen'in Orhan Borar'la verdiği bir konser sonrası minik İdil'i piyano başına getirip çaldırması, sonra da alındıkları odada İdil'in İsmet Paşa'nın kucağına oturup ellerini de boynuna dolamasıyla, sorulara bıcır bıcır cevap vermesinin üzerinden 74 yıl geçmişken,anıtsal piyanist bu kez Pembe Köşk'teki piyanonun başına neden ve nasıl geçti?
İdil Biret, Ankara'ya konser için geldiği zamanlarda çoğu kez yaptığı gibi Özden Abla'sını ziyaret edecekti, tarih çok önceden belli olduğu için, gelip onu ziyaret ederek çalmak istediğini bildirdi. Buradan bir fikir doğdu, bu vesileyle bir davet düzenlenebilirdi. Fikir giderek gelişti, İnönü Vakfı hemen Sevda - Cenap And Müzik Vakfı ile işbirliğine gitti ve “Harika Çocuklar Yasası İzinde” başlıklı “Pembe Köşk Gençlik Konseri” projesi doğdu. Başarılı obua öğrencisi Ogün Koyunoğlu (d. 2000), korepetüsyon öğretmeni Simay Civelek'le bir resital verecek, anıtsal piyanist İdil Biret de ardından “Onur Konuğu” sıfatıyla piyanonun başına oturacaktı. Davetiyelerden elde edilen gelir, Koyunoğlu'nun öğrenimine katkı olarak kullanılacaktı. Artık devletin yapmadığını, sivil toplum kendi olanakları çerçevesinde yapmaya çalışıyordu.
Programın konuklar açısından sürpriz katılımcısı Suna Kan'dı. Sağlık sorunları nedeniyle bir yaşamevinde kalmakta olan Kan'ın gelişini Özden Toker organize etmiş, böylece konsere konulan başlık da yerine oturmuştu.
“Obuacı fabrikatörü”diye nitelendirmekte hiç sakınca görmediğim Meral Vural Leblebicioğlu'nun yetiştirdiği iyi obuacılardan Batuhan Civelek, piyanoda arkadaşı Ogün Koyunoğlu'na eşlik edecek olan, annesi Simay Civelek'in notalarını çevirmek üzere yanıbaşındaydı.
Liseyi bir sınıf atlayarak tamamlayan ve halen HÜ. Ankara Devlet Konservatuvarı lisans 3. sınıf öğrencisi olan Ogün Koyunoğlu, Georg Philipp Telemann (1681 – 1767), Carl Maria von Weber (1786 – 1826), Eugene Bozza (1905-1991) ve Muammer Sun'un (d. 1932) eserlerinden oluşan bir program düzenlemişti. Başarılı icrasına yönelen alkışlara karşılık olarak Benjamin Britten'ın (1913-1976) “Six Metamorphoses after Ovid/ Ovid'den Sonra Altı Dönüşüm” başlıklı tanınmış obua yapıtının birinci bölümü olan “Pan”ı seslendirdi.
Daha önce çeşitli orkestralarda sololarını dinlediğim Koyunoğlu'nun çalgısındaki kıvraklığı, nefes ayarı ve elde ettiği tını, bu konseri ve desteği hakettiğini ortaya koyar nitelikteydi.
Koyunoğlu'nun ardından İdil Biret , Johann Sebastian Bach'ın BWV 903 eser sayılı Kromatik Fantezi ve Füg başlıklı parçasını seslendirmek üzere, İsmet İnönü'nün 1938 yılında kızı Özden için aldığı, ama onun tıpkı annesi Mevhibe Hanım gibi çalışmayı sürdüremediği duvar piyanosunun başına geçti. Yaklaşık 100 davetlinin alkışları sonrası, bis olarak George Frideric Handel 'in (1685 - 1759) sol minör “Menuet”sinin çok sevdiği hocası Wilhelm Kemppf (1895-1991) tarafından yapılmış uyarlamasını, eski duvar piyanosunda mükemmel seslendirdi.
Sonrasında Özden Toker'in sürprizleri gündeme geldi. İdil Biret, Suna Kan ve Ogün Koyunoğlu için, üzerinde İsmet İnönü'nün Çankaya Köşkü'nde solunda İdil , sağında Suna ile çekilmiş tarihî fotoğrafın yer aldığı birer plaket hazırlatılmıştı.
Ayrıca, Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi'nden sağlanan, o güne kadar anıtsal piyanistin hiç görmediği bir gençlik fotoğrafı da çerçeveli biçimde İdil Biret'e armağan edildi.
Bu özel plaketleri Özden Toker sunarken, Ogün Koyunoğlu'nun plaketini de SCAMV Başkanı Ali Başman verdi. Başman'ın konuşmasından bu genç yeteneklere eğitim desteği amaçlı Pembe Köşk konserlerine iki vakfın işbirliğiyle devam edileceğini öğrendik.
Konser sırasında Devlet Sanatçısı ünvanlı üç müzisyen ve bir fotoğrafçı aynı çatı altında bulunmuş oldu. Bir gece önce Biret'in çaldığı konserde BSO'yu yöneten şef Gürer Aykal dinleyiciler arasındaydı. İkram faslına geçildiğinde Biret'in eşi Şefik Büyükyüksel'le Gürer Aykal, bilardo masasının başında uzunca bir sohbet yaptılar. Belki de ufukta yeni bir kayıt projesi görünüyor.
Tüm toplantı ve konseri objektifiyle saptayanlar arasında Ozan Sağdıç da vardı. Zaten tüm balo salonunu çepeçevre çoğu Sağdıç'ın objektifinden çıkma tarihî Biret ve Kan fotoğrafları süslüyordu.
Konuklara ev sahipliğini İsmet İnönü'nün torunları Gülsüm Toker Bilgehan, Nurperi Toker Özlen, torun damatlar Mustafa Bilgehan ve Sinan Özlen yaptı. Özden Toker'in açış konuşmasından sonra sunuculuğu SCAMV Genel Sekreteri Pınar Alpay Yüksel sürdürdü.
Bakalım, İnönü Vakfı ile SCAMV işbirliğinde ikinci Pembe Köşk konseri ne zaman düzenlenecek ve genç yeteneği kim olacak?
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
27 Şubat 2020, Ankara
1İsmet İnönü ve Hârika Çocuklar, Şefik Kahramankaptan, Ümit Yayıncılık, Ankara 1988