İşbirliği ve dayanışmanın klasik müzikte yoğunluklu yansıması için Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi'nin sağladığı ortamın dinleyiciyle buluşmasının üçüncü yılındayız. Bilkent Oda Müziği Günleri -3, 7 Şubat 2018 Çarşamba akşamı, iki kentetin katıldığı konserle başladı.
İki aya yayılan etkinliğin sanat yönetmeni Kağan Korad (Profesör, Klasik Gitar Bölümü Başkanı, önceki dekan) her konsere iki topluluğun katıldığı bir yapı oluşturdu. Böylece, başvuruları yeterince dikkate alabilme ve farklı müzikleri farklı birleşimlerden dinleyiciye sunabilme amacına ulaşılmaya başlandı. Katılımda dikkate alınabilmek için en önemli ölçüt, toplulukta Bilkent mezunu veya mensubu en az bir müzisyenin yer alması.
Açılış konserinde dinlediğimiz ilk beşli, BEGOA idi. 2016'da kurulduktan sonra Şostakoviç, Brahms, Frank gibi bestecilerin piyanolu beşlilerini seslendiren topluluk, tek tek gerçek solist özelliklerine sahip, yetkin genç müzisyenlerden oluşuyor: Başar Can Kıvrak (piyano), Erkin Onay (keman),Gökhan Bağcı (viyolonsel), Ozgür Baskın (keman), Ali Başeğmezler (viyola). Başharflerini koyu yazmamın nedeni, topluluğun adını da oluşturuyor olması. Yani bir tür akrostij uygulaması.
BEGOA son olarak, piyanolu beşli dağarının az bilinen ve çalınan, ama bestecisi hayli tanınmış Edward Elgar'ın La minör, Op. 84 Piyanolu Beşlisini gündemine almıştı. Elgar, başta Viyolonsel ve Keman Konçertoları, Enigma Çeşitlemeleri olmak üzere daha çok orkestra yapıtlarıyla tanınan bir besteci. Bilinen bazı kısa keman-piyano parçaları var. BEGOA, piyanolu beşliyi gündeme alarak hem kendi dağarını zenginleştirmiş, hem de eseri tanıtmış oldu.
Tematik bütünlüğü olan, dramatik ve lirik özelliklerin tempo değişiklikleriyle canlı biçimde sunulduğu eseri BEGOA, iki yılda elde ettiği haklı üne yakışır biçimde seslendirdi.
Konserin ikinci yarısında ise iyi kemancı Özcan Ulucan'ın Ankara, Eskişehir konserleri için öteki üyelerin çoğunu Ankaralı müzisyenlerden oluşturduğu piyanolu beşli vardı. Tayfun İlhan (piyano), Artemis Sis Balkız (viyola), Erkan Özbek'e (viyolonsel) ikinci kemanda Antalya'dan Can Özhan eklenmişti. Topluluğun oluşumunda esas amaç, Antonin Dvorak'ın Op. 81 No:2, La majör beşlisini seslendirmekti. Nitekim, Ulucan ve arkadaşları, süre olarak neredeyse bir senfoni oylumundaki eseri, devamlı bir arada olmamalarına karşın uyum içinde, yetkinlikle çaldılar. Festivallerin ve oda müziği salonlarının her iki topluluğu da potansiyel listelerine eklemelerinde yarar var.
Konserde dinleme zevkini bozan, yapılan ses kayıtlarını da zedeleyen bir seyirci topluluğu vardı. Her bölüm arasında alkışı bastılar. Hatta alkışlanmayacağını idrak edebildiklerinde bile, verilen bölüm arası biraz uzayınca herhalde eksik kaldı diye düşünerek tekrar alkışı bastıklarında sonraki bölümün seslendirilmesi başlamıştı bile!
Tahminim, bu rahatsız edici durum, Bilkent'in öteki fakültelerinden belli not karşılığı Oda Müziği Günleri'ne dinleyici olarak yönlendirilen öğrencilerden kaynaklı. Balkondan gördüğüm kadarıyla salondaki dinleyicinin çoğu, konser programıyla değil, ellerindeki telefonla meşgul! Telefonu özçekim moduna getirip ayna gibi kullanıp saçını başını düzeltenler bile vardı! Bazen salondan gelen takırtı da, uyuklayan dinleyicinin elindeki cep telefonunu düşürmesinden kaynaklanıyordu!
Demek ki ilerleyen konserlerde el programına alkışlanacak yeni gösteren kırmızı koskoca işaret koymakla yetinmeyip, sahneye çıkacak bir görevlinin dinleyiciye alkış ve sessizlik konusunda gerekli uyarıları yapması gerekiyor.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
8 Şubat 2018