Biliyorsunuz, Sanattan Yansımalar Portali, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ndeki bazı önemli gelişmeleri özenle ve objektif olarak okurlarıyla paylaşıyor.
Son olarak, orkestra şefi Prof. Rengim Gökmen’in DOB Genel müdürlüğü görevinden Ömer Çelik’in bakanlığı döneminde görevden alınması aleyhine açtığı dava ve gelişen hukuk sürecinin, Gökmen’in davayı esastan kazanmasıyla sonuçlandığını 25 Mart 2016 günü kamuoyuna duyurmuştuk.
Kültür Bakanlığı, bu kararın gereğini, kendilerine tebliğ tarihinden 30 gün içinde yerine getirmek durumundaydı. Nitekim, bu konudaki kararnamenin de hazırlanmakta olduğu duyumu alındı. Kararın uygulanması için süre, kararın taraflardan biri olan bakanlığa teblğinden itibaren 30 gün sonunda, yani 4 Nisan’da sona erecekti.
1 Nisan sabahı ise Hürriyet Gazetesi’nde Umut Erdem’in “Genel Müdürlükten feragat etti” başlıklı haberi yer aldı. Habere göre, Rengim Gökmen, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’a bir dilekçe ile başvurarak, kararın yerine getirilmesi için “kerhen yapılacak bir atamanın kurumu yıpratacağı, sağlıklı bir sanat ve idari çalışma sistemini yaratamayabileceği düşüncesiyle görevinden feragat ettiğini” iletmişti.
Gökmen, muhabire de şu açıklamayı yapmıştı:
“Yasal süreç sonunda zorunlu olarak yapılacak bir atamanın, Bakanlıkla aramda karşılıklı güven ve iletişimi temin edemeyebileceğinden, Devlet Opera ve Balesi’nin daha fazla yıpranmaması DOB Genel Müdürlüğü’ne iade edilme yasal hakkımdan ferâgât ediyorum. Bundan sonra Sayın Bakan’ın takdirleri doğrultusunda hareket edeceğim.”
Bu açıklamanın kilit sözcükleri “iletişim” ve “güven” sözcükleridir. Gökmen “Sayın Bakanın takdirleri doğrultusunda hareket edeceğini” belirttiğine göre, bu iki sözcükle Bakanlık üst düzey bürokratları kastediliyor olmalıdır. Zaten Gökmen’in görevden alınmasını da TÜSAK konusunda israrcı olan bu bürokratlar önermişlerdi.
Şimdi durumun bir analizini yapalım:
Bu dilekçe ile uzun hukuk süreci sonunda Gökmen’in görevinden alınmasının anayasaya ve yasalara aykırı olduğu ve göreve iadesi gerektiğine dair kararın uygulanma zorunluluğu ortadan kalkmıştır. Yâni karar var olmakla birlikte, uygulama açısından “yok hükmünde” konumuna gelmiştir. Bir bakıma Kültür ve Turizm Bakanı Ünal’ın “eli rahatlamış”tır.
Şimdi Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’ın önünde “varsayımsal” olarak iki ana seçenek bulunmaktadır:
Mevcut, tamamı vekaleten görevde bulunan DOB yönetimiyle devam etmek.
Kendi belirleyeceği yasal koşulları taşıyan bir kişiyi seçerek, DOBGM’ne yeni bir atama yapmak.
Tabii, gene varsayımsal olarak, mealen “Ben hukuka ve yasalara çok saygılıyım. Gökmen’in dilekçesini yürürlüğe koymuyor ve kararı uygulayarak kendisini göreve iade ediyorum” demek hakkına da sahiptir!
Ancak, Bakanın daha önce basına yaptığı bazı açıklamalardan, Bakanlık’ta “yeni bir yapılanma” arayışı içinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanlıklarının birleştirilmesi sırasında yeni bir kadrolaşma olanağı doğmuş, ancak aradan geçen uzun süre içinde, bakanlık kadrolar anlamında sıkışmıştır. Yeni atama yapılamaz, pek çok görev vekaleten sürdürülür duruma gelmiştir. Bu süreçte çok sayıda “bankamatik” eski yönetici yaratılmış, kadrolar üzerlerinde olduğu için, onların yerine işler vekaleten yürütülürken, bağlı kadronun boşalması için kişinin emekliye ayrılmasının beklenmesi zorunluluğu doğmuştur.
Şimdi, bu sıkışıklığın atlatılabilmesi ve Bakanlık teşkilatının yeniden yapılanarak “iş yapabilir” hale gelmesi için, Kültür ve Turizm’in yeniden ayrılarak örgütlenmesi için bir çalışma yapıldığı duyumları alınmaktadır.
Nitekim Başbakanlık’ta da, “Yeni Kültür Paketi” adı altında bazı ilke kararlarının Başbakan tarafından açıklanması için “zamanlama” yapıldığı yolunda bilgiler gelmektedir. Bu konuda ilk saptanan tarih 29 Mart, iç ve dış önemli gelişmeler ya da paketin içeriğinin ilke bazında bile tam olarak doldurulamaması nedeniyle ertelenmiştir.
Kulislere Kültür Bakanlığı’nın, “Kültür ve Medeniyetler Bakanlığı” adı altında yeniden teşkilatlanması ve Vakıflar’ın da bu bakanlığa bağlanması yolunda bir çalışma bulunduğu, ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün çeşitli gerekçelerle buna karşı çıktığı, sorunun aşılmaya çalışıldığı yolunda bilgiler yansımaktadır.
Bu kulis bilgilerinin doğru olduğunu varsayarsak, DOB Genel Müdürlüğü ile ilgili kararın “Yeni Kültür Paketi” ilkelerinin açıklanması, Bakanlıkların yeniden yapılanması sonrası verileceği düşünülebilir.
Kültür Bakanı olarak kalması durumunda Mahir Ünal’ın, ya da bu göreve atanacak başka bir milletvekilinin, Bakanlık müsteşar ve müsteşar yardımcıları konusunda da Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın onay vereceği yeni bir ekibi görevlendirmek istemesi tabii olacaktır.
Şu anda bilinen bizzat Bakan tarafından beyan edilmiş olan, “TÜSAK tasarı taslağının gündeme getirilmeyeceği”, devlet sanat kurumlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili başka çalışmalar yapılmakta olduğudur.
Türkiye’nin her zaman “sürpriz”lere gebe bir ülke olduğu gerçeğini bir kenara bırakırsak, görünen yeni yapılanma konusundaki adımlar atılıncaya kadar mevcut durumun süreceğidir. Eğer iki bakanlığın yeniden ayrılarak yapılandırılması yoluna gidilecekse, yeni yasal düzenlemeler için tasarı, komisyon, genel kurul gibi süreçler sözkonusudur.
Sezon sonuna kadar kültür cephesinde yeni bir şey yok mu demeliyiz acaba?