Yılbaşı konserleri hariç, konserleri bir “eğlence” olarak kabul etmem. Belki de klasik müziği fazlaca ciddiye aldığımdan ve bir eseri her dinleyişimde yeni bir nüans, ayrıntı keşfediyor olmamdan!
Ama ilk kez bir klasik müzik konserinde eğlendim, hâttâ birkaç kez kahkahayla güldüm!
8 Nisan gecesi yaklaşık 600 dinleyici İtalyan icâdı robot piyanist Teotronica'yla tanıştı. Konuşmak, çevreyi video kameraya almak gibi marifetleri de olan bu robot piyanist, istenilen, daha doğrusu programlanmış herhangi bir ezgiyi, besteyi, piyanoda bir insan gibi, hâttâ insandan çok daha hızlı çalabiliyor!
Salona girdiğimizde, bir beyaz eşya firmamızın reklam robotuna hayli benzeyen Teotronica, piyanonun başında yerini almış, sessizce oturuyordu! Fark reklam robotunun komik bir uzaylı gibi görünmesine karşın, bizim Teo'nun üzerinde smokin üstü olmasıydı.
Eğlence Orkestra Akademik Başkent'in ve şef Ertuğ Korkmaz'ın yerlerini almasından sonra başladı. Korkmaz elinde mikrofon Teo'yla biraz sohbet etti. Meğer bu Teo, ne hazırcevap, dili ne kadar sivri bir robotmuş! Şef ve orkestrayla ince ince dalga bile geçti! Ama şef Korkmaz da altta kalmadı, her seferinde taşı gediğine oturttu.
Önce marifeti bir ortaya çıksın diye bir parça istedi Teo'dan. Robot da, güldür güldür ve inanılmaz hızla bir Scarlatti sonat patlattı. Ardından Amerikalı besteci Scott Joplin'den bir parça seslendirdi. Sonra sıra Mozart'ın La majör 23. Piyano Konçertosu'nu seslendirmeye geldi. Orkestranın yaylıları gayet bütüncüldü, takviye alınmış üflemeliler de görevlerini yaptı, Teo da ilk bölümü “tıkır-tıkır” çaldı! Böylece Ertuğ Korkmaz'ın sohbetteki saptamasının ne denli doğru olduğunu gördük. Robot “tıkır-tıkır” çalıyordu ama “ruh” ve “duygu” yoktu. İkinci ve üçüncü bölümde de durum farklı değildi! Aralarda robot, orkestradan akort istedi, onları biraz aşağılamaya çalıştı ama nafile, gerçek gün gibi ortadaydı!
Esas pantomim, şef Korkmaz, Teo'nun fikir babası ve hocası piyanist Roberto Prosseda'yı sahneye davet edince koptu. Robot Teo, bir celallendi, bir babalandı, hocasını sahneden kovmaya bile kalkıştı! Bu hengâmede şef Korkmaz, getirilen çiçeği de Teo'nun kucağına bıraktı, böylece âdet yerini buldu. Ama bizim Teo efendi söylenmeye devam ediyordu! İnsan bu, bir robota mı esir olacak? Çağırıverdiler teknisyeni, Teo'nun fişi çekildi ve doğru kulisin yolunu tuttu.
Peki, bu bize bazen kahkaha attıran gösteride acaba Teo'yu doğaçlamadan konuşan, belki bir kısmı önceden kurgulanmış esprileri akıcı biçimde patlatan, Ertuğ Korkmaz'ı bazen sıkıştıran, bazen de gollük pasları veren acaba kimdi? Sordum, soruşturdum, zaten sahnede olmayışından şüphelendiğim, orkestranın kemancılarından Ümit Önder olduğunu öğrendim. Kendisini kutluyorum.
Acaba robotun hocası olarak piyanist Roberto Prosseda sahneye niye çağrılmıştı. Programa göre ikinci yarıda sahnede olması gerekiyordu. Nedeni Prosseda piyanonun başına oturup Mozart konçertonun son bölümünü çalınca ortaya çıktı. Böylece “robot” ile “insan” arasındaki fark sergilenmişti.
Prosseda, ikinci yarıda, ustası olduğu pedal piyano ile Fransız besteci C. Gounod'nun (1818-1893) Pedal Piyano için Mi bemol majör Konçerto'sunun Türkiye'de ilk seslendirilişini yaptı.Yüzlerce eseri arasında Gounod'nun “konçerto” başlığı altında yazdığı tek eserdi bu. Dönemdaşı C. V. Alkan'dan özenmiş ve onun bir öğrencisinin çalması için yazmıştı.
Peki pedal piyano nedir? Bizim gördüğümüz, modernleştirilmiş ve Prosseda'nın virtüozu haline geldiği biçimiydi. Piyanonun birincisinde klavye elin emrindeydi. İkinci piyano ise ayakları çıkarılmış olarak ilk piyanonun altına özel bir düzenekle yerleştirilmiş, klavyeye geniş ayak pedali bağlanmıştı. Böylece piyanist, hem elleriyle ilk piyanoyu, hem de ayaklarıyla ikinci piyanoyu çalabiliyordu.
El programında nerede alkışlanması gerektiği alkış çizimiyle ifade edilmiş olmasına karşın, alkışlamaya susamış dinleyici bölüm aralarında da alkışladı, sonunda bizler de katılınca alkış daha güçlü oldu. Prosseda'da “Pedal piyano hergün karşılaşılan bir çalgı değil” diyerek “bis” olarak gene Gounod'nun “Cenaze Marşı”nı seslendirdi. Besteci bu eseri 1872'de İngiltere'deyken Machbeth öyküsünden etkilenerek Marionette'nin cenazesini konu alarak yazmıştı. Aslında piyano içindi ama eseri İtalyan besteci Giuseppe Lupis pedal piyano için uyarlamıştı. Korku filmleri yönetmeni Alfred Hitckok'un da bir filminde kullandığı bu kısa parça dinleyiciyi kesmeyince, Prosseda bu kez Schumann'ın Op.56, “Pedal Piyano için 6 Etüd”ünden birini seslendirdi ve gece böylece kapandı.
Konserin destekçileri orkestrayı tahsis eden Başkent Üniversitesi'yle, Teo'yu, pedal sistemini ve Prosseda'yı getirten İtalya Büyükelçiliği'ydi. Başkent Üniversitesi ve OAB'in kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal da dinleyiciler arasındaydı. Türkiye'de “ilk”leri müzikseverlere sundukları için SCAMV'na ve destekçilerine teşekkürler...
Fotoğraflar:Şefik Kahramankaptan