Anadolu'da “hayırlı evlat” diye bir tanımlama vardır. Kültür-sanat alanında üretken baba veya annelerin hayırlı evlatları, kendilerine bırakılmış manevî kalıta sahip çıkabiliyorlarsa “hayırlı” nitelendirmesini hak ediyorlar. Orhan Kemal'ın oğlu Işık Öğütçü iyi bir örnek. Ama bu sahiplenme ve anıların, eserlerin yaşatılması, genç kuşaklara aktarılmasını çocuktan toruna kadar geniş bir “aile” olarak yapanlar var. İşte Kansu ailesi. Kurtuluş Savaşı, Anadolu ve Cumhuriyet ozanı Ceyhun Atuf Kansu'nun kızı, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Derneği kurucu üyesi, değerli akademisyen Prof. Dr. Bahar Gökler ile oğlu gazeteci Işık Kansu'nun önderliğinde, Ceyhun Atuf'un 100. doğum yıldönümünde hazırlanan, yurdun çeşitli bölgelerini kapsayan zengin programı alkışlamamak elde değil.
BAĞIMSIZLIK GÜLÜ
ÇSM binasında 29 Mart akşamı “Bağımsızlık Gülü-Ceyhun Atuf Kansu 100 Yaşında Sergisi”ni gezerken, birden anılarım canlandı. 70'li yılların ilk yarısı, gazetecilikteki ustalarımdan Mehmet Ali Kışlalı'nı haftalık Yankı dergisinde çalışıyordum. Sabahları saat 8'de Konur Sokak 27/7'deki ofise gelirken, genellikle kapıda okula gitmek için evden çıkmış abla Bahar ve kardeşi Işık'la karşılaşır, bazen yanlarından geçerken Işık'ın saçlarını okşayıverirdim. Onlar çocuktu, ben de genç gazeteci... Gün içinde bir iş dönüşü merdivenleri çıkarken, bazen Ceyhun Atuf kendi dairelerinin kapısını açıverir, “Gel birer kahve içelim” diye içeri davet ederdi. Orası hem gelen hasta çocukları muayene ettiği, hem de şiirlerine çalıştığı, günün büyük kısmını geçirdiği mekânıydı. Kahveleri kendi eliyle pişirir, oturunca da, genellikle siyasette neler olup bittiğini sorardı. Koca şairin benimle sohbet etmesinden pek onurlanırdım. O yıllarda ben de sigara içtiğim için, Kansu'nun peşpeşe içtiği sigaralardan rahatsız olmazdım. (Bırakalı sanırım 36 yıl oldu!)
Cemil Eren'in yaptığı portre Metin Yurdanur'un heykeliyle
Hasan Pekmezci tablosu Celal Binzet tablosu Filinta Önal'ın heykeli
Serginin ilk bölümü eski fotoğraflarla Kansu'nun yaşam öyküsünün anlatıldığı bölümdü. Anılarımı canlandıran da o bölümdeki birkaç fotoğraf olmuştu. Özenle hazırlanmış bu otobiyografik girişten sonra, küratör Dilek Karaaziz Şener'in oluşturup düzenlediği sergiyi gezdim. Rahmetli Cemil Eren'in, Kansu'nun yaygınca kullanılan sigaralı fotoğrafından çalıştığını sandığım karakalem işi, Celal Binzet'in tuval çalışması, Hasan Pekmezci'nin “Dünyanın bütün çiçeklerini getirin” şiirini tuvale döktüğü tablosu, Metin Yurdanur'un bu sözleri altına rölyfe halinde yerleştirdiği büyük heykeli, Filinta Önal'ın Mustafa Kemal'le Ceyhun Atuf'u aynı dağın kabartmaları olarak sunduğu dökümü, özellikle şaire doğrudan atıfta bulunan özel çalışmalar olarak dikkatimi çekti.
Bazı ressamlar, sergiye çeşitli tabloları ile katılmışlardı. Tablolardan bazıları, yitik ressamlarımızın koleksiyon parçalaraydı. İşte size tam liste: Dilek Karaaziz Şener
Elif Aydoğdu Ağatekin, Mustafa Ağatekin, Onay Akbaş, Şeref Akdik, Mustafa Ayaz, Habip Aydoğdu, Bünyamin Balamir, Bedri Baykam, Celal Binzet, Safiye Çıngı, Daver Darende, Berk Danışman, Mehmet Ali Doğan, E. Yıldız Doyran, Ataç Elalmış, Devrim Erbil, Muzaffer İlhan Erdost, Cemil Eren, Barış Eren, Zeynep Eren, Turan Erol, İmren Erşen, Zafer Gençaydın, Yalçın Gökçebağ, Ekrem Kadak, Nihat Kahraman, Hayati Misman, Nurtaç Özler, Filinta Önal, Aykut Öz, Kadir Öztoprak, Şükran Pekmezci, Hasan Pekmezci, Ayten Timuroğlu, Dilek Topaç, Serpil Yeter, Metin Yurdanur, Turgut Zaim.
Sergide iki camekan içinde Ceyhun Atuf Kansu’nun kimi kişisel eşyaları, notları, kitaplarına da yer verilmesi, gezen gençleri yakın tarihle ilgili bilgilendirici mahiyetteydi.
Bu etkinlikle birlikte, verilen şiir ödülü, düzenlenen beste yarışmasının sonuçları SANATTAN YANSIMALAR'ın “Haberler” bölümünde yer alıyor:
http://www.sanattanyansimalar.com/omer-turan-siirini-nasil-anlatti/4391/
http://www.sanattanyansimalar.com/birincilik-a-tamer-topuz-un-yanilti-sina/4390/
Ancak bazı düşünce ve gözlemleri aktarmakta yarar var.
KANSU ŞİİRLERİNE YENİ ŞARKILAR
Kansu şiirlerine beste yarışması düzenlenmesi fikri aileden çıktı. Işık'ın temasları sonucu, benim de bir müzik yazarı olarak üyeleri arasında bulunduğum Besteciler-Orkestra Şefleri ve Müzikologlar Birliği Derneği-BESOM, yarışmanın düzenlenmesi işini üstlendi. Şartname hazırlandı, seçici kurul belirlendi. Seçilecek eserleri seslendirecek şancılar konusunda bariton Tuncer Tercan'ın önerileri oldu, bazı şarkıcıları da besteciler kendileri seçip getirdi. Doğrusu, birkaç tanesi dışında seçilen solistler hakkında bir fikrim yoktu. Çoğu H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı'nın değişik sınıflarda öğrencileri ya da mezunu olan solistlerin bazıları kendi eşlikçilerini getirirken, dört şarkıda Kenan Tatlıcı BESOM adına eşlikleri üstlendi.
Ankara DOB'dan Soprano Nihan İnan, ADK kompozisyon bölümünde master öğrencisi Berkay Şimşek'in “Açtır Brezilya'da Çocuklar” şiirinden bestelediği parçayı okurken, lirik sesiyle, dramatik ögeler içeren şarkıyı zorlanmadan söyledi. Şarkının piyano partilerini çok beğendim, Kenan Tatlıcı da hakkını vererek seslendirdi. Ancak, prozodi açısından zorlayıcı olacağı belli bir şiir seçilmişti. (Mansiyon)
İkinci eserde perdede “Dişçi” rumuzunu, hayli olgun yaşta bir erkek şarkıcı ile genç bir piyanisti sahnede gördük. “Mutlu Orman” şiirine yapılan besteyi, bas bariton bir sese sahip olduğu anlaşılan şarkıcı, operatik olmayan, sâkin bir üslupla okudu. Piyanist te getirdiği notayı piyanoya koydu ama kapağını bile açmadı. Sakın besteci bu piyanist olmasın diye yanyana oturduğumuz Hasan Uçarsu ile konuştuk. Nitekim öyle de çıktı. Şarkıcı Çapa Diş Hekimliği Restoratif ana bilimdalı öğretim üyesi müzik tutkunu bir amatör olan Prof. Dr. Can Dörter, besteci de aynı fakültede diş hekimliği mesleğini sürdüren Dt. Onat Artun imiş. Onat'ın tüm müzik eğitimi, 9 yaşından itibaren Selda Bağcan'ın kardeşi Sezer Bağcan'dan aldığı piyano ve armoni dersleriymiş. Film müziği ve belgesel müzikleri konusuna meraklı ve TRT Belgesel'de yayınlanan “Suda Yansıyanlar”ın müziklerini yapmış. Parça rahat dinlenebilir nitelikteydi, iki amatör ruhu içtenlikle kutluyorum (Mansiyon)
Üçüncü eserde Ankara DOB'dan bariton Kamil Kaplan, piyanist Kenan Tatlıcı'yla birlikte sahnedeydi. Ozanın “Kar Havası” başlıklı şiirini Kaan Turan bestelemişti. Bu şarkıda da piyano yazısı vurgulu, şarkı dramatik bir söyleyişe uygundu, kısmen operatikti. Sonuç açıklandığında sahneye temiz yüzlü bir çocuk çıktı. Henüz 15 yaşındaydı. Bir yerlerden gözüm ısırıyordu, meğer o daha 11 yaşındayken yurtdışında derece aldığı bir piyano yarışmasıyla ilgili yazı yazmışım! İzmir'den Yaşar Üniversitesi Müzik Bölümü'nde Payam Susanni'nin piyano öğrencisi. Sürdürürse, kompozisyon eğitimi alarak bestecilikte de gelişmeye elverişli bir kumaş. Parçayı Kamil Kaplan, güçlü sesiyle iyi söyledi. Bir ara şiirin başlığından hareketle, Schubert'in “Winterreise/Kış Yolculuğu”nu anımsadım. (Üçüncülük Ödülü)
Sırada bir “Kar Havası” daha vardı. Bu kez, Bilkent kompozisyon mezunu, halen İ.Ü. Devlet Konservatuvarında Doktor Öğretim Üyesi olarak ders veren İlke Karcılıoğlu'nun şarkısını tenor Mehmet Kavil, gene Kenan Tatlıcı'nın piyanosu eşliğinde söyledi. Bu da bambaşka bir kar havasıydı, daha yumuşak, daha şarkısal. Nitekim ADK'da lisans 2. sınıf öğrencisi Mehmet Kavil, şarkıyı hiç zorlamadan ve operatik zorlamaya başvurmadan söyledi. Tenorlar için resital parçası olacak özellikte bir çalışmaydı. (İkincilik Ödülü)
Ardından bariton Kamil Kaplan, bu kez Volkan Akkoç'un “Acılar Ezgisi” şiirine yaptığı besteyi Kenan Tatlıcı eşliğinde seslendirmek üzere yeniden sahneye geldi, güldür güldür söyledi. Volkan Akkoç, İ.Ü. Devlet Konservatuvarı kompozisyon bölümü öğretim görevlisi. Müzik camiasında başarılı Sirene Korosu'nun şefi ve iyi bir düzenlemeci olarak tanınıyor. (Mansiyon)
Beşinci sırada sahneye gelen soprano Deniz Özsökmenler ile piyanist Nursel Taşçıoğlu, ozanın “Gizli Gece” şiirine Mehmet Altuğ'un bestesini seslendirdiler. Altuğ, HÜ. ADK kompozisyon ve bando şefliği bölümü mezunu ve şu sıralar Çanakkale'deki DKK Bandosu'nda görevli. Akıcı, prozodisi düzgün, rahat anlaşılır bir şarkı bestelemiş. Şan öğrencisi Deniz Özsökmenler de, şarkıyı güzel söyledi.(Mansiyon)
Final konserinin son şarkısı H.Ü. ADK'ndan soprano Funda Yazıksız ve piyanist Bahar Soyöz'ün sunumuyla, Ahmet Tamer Topuz'un, ozanın “Yanıltı” başlıklı şiirine yapılmış besteydi. Funda Yazıksız'ı, daha önce Aykut Çınar'ın bir sınıf konserinde dinlemişim gibi aklımda kalmış. Meğer değilmiş, konservatuvarı bitireli yıllar olmuş ve herhangibir kurumda da değilmiş. Acaba dinlediğim hangi konserdi, düşündüm anımsayamadım! Eseri iyi çalışmıştı. Besteci, şarkının giriş ve çıkışını uzun hava biçiminde yazmıştı. Piyano yazısında ise tellerin çekilmesiyle bağlama ve divan sazı sesleri elde ederek, ortaya çağdaş bir türkü çıkarmaya çalışmıştı. Fazıl Say'ın Kara Toprak'ında kullandığı teknikti bu. Topuz da ADK kompozisyon ve bando şefliği bölümünü bitirmiş, halen Kocaeli'nde görevli bir bandocu. Jürinin en çok beğendiği şarkı, bu oldu. (Birincilik Ödülü)
Seçici Kurul, eserleri dinliyor
Bu yedi şarkı ve bestecilerinin, öğrenim ve yaşlarını değerlendirerek, yarışmanın amacına ulaştığını söylemek mümkün. Besteciler arasında öğrenci de var, öğretim görevlisi de, meraklı amatör müzisyen de... Şimdi bu şarkıların yaygınlaştırılması, yarışmada söyleyenler dışında, daha deneyimli şancıların da seçip resital programlarına almasına için gerekli tanıtım ve dağıtımı için çalışmak gerek. Eğer finans bulunursa, temiz birer kayıt yapılarak Ceyhun Atuf Kansu Şarkıları albümü de çıkarılabilir. Güzel bir ilk örnek olur bu...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
29 Mart 2019, Ankara