Boğaziçi Caz Korosu'nu ve şef Masis Aram Gözbek'i ,
Bilkent Salonu'nda Ankara dinleyicisi bağrına bastı.
*
Bu çocuklar yurtdışında elde ettikleri başarıları “spor” alanında gösterselerdi, devlet onlara herhalde altın yağdırırdı! Üstelik bu işin dopingi de yok! Olimpiyatından dünya şampiyonasına sadece beş yıl içinde sayısız birincilik elde eden, dünya klasmanında folklor dalında birinciliğe, genelde 13'üncülüğe yükselen Boğaziçi Caz Korosu, boğazın o iyot yüklü esintisini Ankara'ya taşıdığına pişman olmadı. 19 Kasım 2016 Cumartesi akşamı Bilkent Salonu'nu tıkabasa dolduran dinleyici onları ve kurucu şef Masis Aram Gözbek'i içtenlikle bağrına bastı. 20 Kasım Pazar akşamı için de sanırım birkaç bilet ya kaldı, belki onlar da tükendi!
Boğaziçi Caz Korosu Ankara'ya BSO'nun yıllık programı çerçevesinde iki konser için, gençleştirilmiş kadrosuyla geldi. Sahnede 11 erkek, 19 kadından oluşan 30 kişi, Masis Aram Gözbek'in yönetiminde iki bölümden oluşan bir program sundu. Birinci bölümde türkü düzenlemeleri vardı.
Koronun kadınları, buna uygun güzel stilize edilmiş kıyafetle sahneye çıktılar. Düzenlemesini Masis Aram Gözbek'in yaptığı Potpori Anadolu ile açılışı yaptılar. Türkü düzenlemelerini abartık olmayan, sempatik koreografilerle sundular. Derik Saçın Ödmezler / Ali Özbay, Kızılcıklar Oldu mu?/ Hakan Önsöz , Feraye /Ulvi Cemal Erkin, Entarisi Ala Benzçiyor / Muammer Sun, Kara Üzüm Salkımı ve Yol havası /Erdal Tuğcular düzenlemelerini ardı ardına, sahnede her parça için gerekli konuçlanmayla ve o sempatik koreografilerle söylediler. Her parça için sesi cebinden çıkardığı diyapazondan alıp koroya kendi sesiyle ileten Gözbek ve korosu çok alkışlandı. Hele “Şekerli misin vay, vay” dizesine “Çapulcu musun vay, vay” eklendiğinde tüm salon büyük bir alkış kopardı.
İkinci yarıda çağdaş koro eserleri yer alıyordu. Kadın üyeler, bu kez nötr giysileriyle çıktılar sahneye.
Masis Aram Gözbek'in düzenlemesi “Zahit Bizi Tan Eyleme” soprano solist ve koronun dört sesiyle fevkalade seslendirildi. 60'lı yılların sonlarından itibaren topluca söylemeyi pek sevdiğimiz, daha sonra Ruhi Su'nun kendine özgü sazı-sesiyle pek güzel yorumladığı bu türkü, bambaşka etkileyici bir havaya bürünmüştü.
Hasan Uçarsu'nun “Yeniden” başlıklı çağdaş parçasını da bir koro eseri olarak pek beğendim. İcra, zaten konserin bütününde çizgi üstüydü. Gene Masis düzenlemesi Dostluğa Davet'ten sonra, dört yabancı bestecinin eseriyle tamamlandı konser.
Gözbek son eser öncesi konserin tamamlanacağını belirtince salondan bir hanım “Bis yok mu?” diye seslendi! Eh, böyle coşkulu konserin sonunda, hele dinleyici beğenisini ayakta alkışla ifade edince bis olmaz mı? Koro bu kez, yanlış anımsamıyorsam 1974 tarihli, Ali Rıza Binboğa'nın “Yarınlar Bizim” parçasıyla bis yapıp dinleyiciye umut vererek veda etti. Parçaların tümü, Bilkent'in akustik ortamında çok iyi tınladı. Dinleyici de gayet sessiz, saygılıydı. Klasik konserlerindeki pet şişe çatırdatmalar, telefon çaldırmalar ve düşürmeler hiç olmadı.
1987 doğumlu bir İstanbullu olan Masis'in koroculukta hem kendini yetiştirmek, hem gençlere ufuk açmak ve toplumun sanat beğenisini çeşitlendirmek bağlamında hangi özverili çalışmaları yaptığını, zorlu güçlükleri aşmak için ne denli çaba sarfettiğini biliyorum. Onun koro için beste ve düzenlemeleri kalıcı türden. “Alive/Yalnız” 2011'de Graz'da beste dalında Dünya Birincisi olurken “Alive II' de ertesi yıl ABD'de 7. Dünya Koro Olimpiyatları'nda “Altın Madalya” kazandı. Masis ve Boğaziçi Caz Korosu'nun başarıları için internette yeterli bilgiyi bulabilir, videolar izleyebilirsiniz.
İstanbullu bir hemşehrim olarak Masis'i yüzyüze kutladım, yanaklarından öptüm. Buradan hem Onu, hem de tüm koristleri ve destek elemanlarını can-ı yürekten kutluyor, bu çalışmanın uzun ömürlü olmasını diliyorum.