Vefa, İstanbul'daki ünlü bozacının adı değil; bu insanî duyguyu hala yaşatanlar olduğunu gördükçe içim ısınıyor. Hele yitik dostlarımıza gösterilen vefa, bazı değerlerin yaşatılabileceği konusunda insana umut veriyor.
Daha çok kanser olmaktan korkarken, pat diye 60 yaşında geçirdiği ilk kalp krizinde yitirdiğimiz besteci İstemihan Taviloğlu (1945-2006) Ankara Devlet Konservatuvarı'nın unutulmayanlarından. Vefat ettiğinde İzmir 9 Eylül Devlet Konservatuvarı'nda profesördü ama uzun yıllar emek verdiği, kendi sınıflarında olsun olmasın, neredeyse her öğrencinin yüreğine dokunduğu ADK'da bıraktığı iz bambaşka. Nitekim son yıllarda ikinci kez Taviloğlu'nun anılması amacıyla özel konser yapıldı. 2020 yılındaki ilkinde şef Orhun Orhon yönetimindeki HGSO, Türkiye'nin ilk klarnet konçertosunda Orçun Civelek'e eşlik etmişti. 30 Kasım 2022 akşamı da şef Rengim Gökmen yönetimindeki HSO, Taviloğlu'nun iki özgün yapıtıyla, piyano için üç prelüdüne yapılmış orkestra düzenlemelerini seslendirdi.
İstemihan, sanatçı bir aile içindeydi. Ablası rahmetli Oya Kınıklı (1941-2018) ressamdı, büyük ablası Ayla Yılmaz'ın da İstemihan'ın gençliğinde 1970 yılında yaptığı bir portresi halen Serhan Yedig'in “Anılardaki İstemihan Taviloğlu” kitabının kapağında yaşatılıyor. HSO'nun orkestra koordinatörü Seçil Turhan, 30 Kasım konserinin afişi ve el programı kapağı için bestecinin bu güzel gençlik portresini seçmişti.
Konser öncesi anma konuşmasını Taviloğlu'nun yeğeni, ADK Viyola Sanat Dalı Başkanı Bige Bediz Kınıklı yaptı, Yedig'in kitabından bazı alıntılarla dayısını anlatmış oldu. Kınıklı, anma konserleri nedeniyle Genel Müzik Yönetmeni Burak Tüzün ile şef Rengim Gökmen'e ailenin teşekkürlerini vurguladı.
Taviloğlu'nun 1982'de yazdığı ilk seslendirilişi 1993'te CSO tarafından yapılmış olan tek bölümlük Süit, konserde icra edilen ilk parçaydı. Halk ezgilerinin hemen algılandığı, ancak orkestral olarak yenilikçi bir yaklaşımın görüldüğü Süit'te bestecinin kendi öz çalgıcısı klarnete özel bir yer vermesinden daha doğal ne olabilirdi ki?
ÜÇ PRELÜDE İZLENİMCİ ORKESTRASYON
Konserde ikinci olarak seslendirilen Taviloğlu'nun “Mi”si benim için özel bir önem taşıyordu. Proje ve uygulamasını yaptığım, A.K. Müzik tarafından yayınlanan “Türk Piyano Ezgileri” albümünde yer alıyordu bu üç prelüd. Piyanist Yeşim Gökalp idi. Ne yazık ki, üretim süreci devam ederken Taviloğlu vefat etmiş ve albümü görememişti.
Ankara Devlet Konservatuvarı'nın üç bestecisi Onur Arınç Duran, Orhan Veli Özbayrak ve Önder Özkoç , her bir prelüde orkestra düzenlemesi yapmışlar, ortaya üç yeni eser çıkmıştı. Bu üç besteciden ilk ikisi halen ADK'da, Önder Özkoç ise artık AMGSÜ'nde ders veriyor. İşte bu üç prelüd, orkestra yapıtı olarak ilk kez seslendiriliyordu. Başkemancı Burcu Zorlu'ydu.
Fransız izlenimciliği havasında ve Mi tonu eksenindeki üç prelüd, özgün piyano versiyonundaki lirik karakteri orkestraya taşımıştı. Onur Arınç Duran'ınki biraz karmaşık bir yazıydı, diğer ikisi ise çok daha açık bir yaklaşımla ele alınmıştı, özellikle üflemeli çalgılar ile arp kullanımı yumuşak izlenimci havayı pekiştiriyordu. “Mi”yi yeni orkestral şekliyle duymaktan mutlu olduğumu, üç prelüdü bu yeni haliyle de çok beğendiğimi söylemeliyim.
Toplamı 8-9 dakika civarında süreye sahip bu yapıt, pek çok orkestranın kendi konserlerinde giriş eseri olarak kullanabilecekleri nitelikte, eğilmelerini öneririm.
Üç besteciyi de kutluyorum, ancak kendilerini bu ilk seslendirmede göremedim. Acaba salonun arkalarında veya balkonlarındaydılar da ortaya mı çıkmadılar?
Konserin Taviloğlu bölümündeki son eser, bestecinin ilk seslendirilişi İzmir DSO tarafından 1977'de yapılmış “Sunu” başlıklı uvertürüydü. Üflemeli çalgıları ustalıkla kullanan Taviloğlu, ortaya tam bir 20. yüzyıl müzik örneğini 7 dakikalık sürede ortaya koyuyordu. Bu da diğer orkestraların dikkate alması gereken bir yapıt olarak kendini hatırlattı.
Foto: Oğuz Sağdıç
SAYGI SELAM VE ALKIŞI
Şef Rengim Gökmen, sahnenin dinleyiciye göre sağ köşesine yerleştirilmiş, Taviloğlu portresinin önünde bir saygı selamı verip alkışladı. Taviloğlu'nun ADK için çok önemli bir isim olduğunu vurgulayan Gökmen, bestecinin insancıl yaklaşımından ve kendisinin de kompozisyon bölümüne hazırlanmasına katkılarından söz etti. Karşılıksız verdiği derslerin sadece kendisine özgü olduğunu zannettiğini ama sonradan pek çok öğrenciye bu biçimde destek vererek onların da kalbini kazanmış olduğunu anlattı.
Acaba sahneye Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Genel Sekreteri Pınar Alpay Yüksel, elinde çiçeklerle niye çıkmıştı? Vakfın Onur Ödülü Altın Madalyası'nın 6 Aralık'ta Rengim Gökmen'e sunulacağını dinleyiciye açıklayarak, “Bu konserde ödül gerekçesinin ne kadar yerinde olduğunu gösterdi” dedi. Konservatuvar müdürü Metin Munzur ile yardımcısı Cenk Güray da sahneye çıkarak Gökmen'i kutladılar.
RAHMANİNOV USTASINDAN 2. KONÇERTO
Konserin ikinci yarısında, “Rahmaninov ustası” nitelendirmesini hak etmiş piyanistimiz Gökhan Aybulus (d. 1982) sahnedeydi. Moskova Çaykovski Konservatuvarı mezunu ilk piyanistimiz olan Aybulus, Sergei Rahmaninov'un (1873-1943) en sevilen piyano konçertosu olan Do minör tonalitedeki iki numaralıyı seslendirecekti.
Bestecinin üç yıllık bir suskunluk ve psikolojik tedavi dönemi sonunda yazarak âdeta romantik benliğini dışa vurduğu konçertoda şef Rengim Gökmen yönetimindeki orkestranın dikkatli eşliğinde Gökhan Aybulus hârika bir etkinlik sergiledi. Bellekten çaldığı konçertodaki piyano sololarında, sanki ilk seslendirmeyi bizzat yapmış olan bestecinin kendisinden farkı yoktu.
Öyle çok alkış aldı ki, tem üç kez “bis” yapmak zorunda kaldı Aybulus, tabii Rahmaninov prelüdlerinin güzelliğini göstererek.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
1 Aralık 2022, Ankara