Herkes ilgiyle izledi Anıtkabir'deki insan vücuduyla yapılan dev Atatürk portresini... Siyahlar giymiş kızlı-erkekli 13 yaşından büyük insanların akın akın gelişi, yerlerine alınışı... Bugün çoğu gazetenin birinci sayfasında, aynı zamanda bir rekor denemesi olan bu tablonun havadan çekilmiş resimleri yer alıyor. Yayımlanan haberlerdeki tek eksik ise “sanatçının adı”!
Organizasyonu yapanın, proje sahibinin adları var diyebilirsiniz. Ama o Atatürk portresini yapan, yıllarca Türkiye'de en yaygınlaşmış çizim portrenin sanatçısı kim? Tek satır bahis yok. O sanatçı, aynı zamanda Atatürk'ün imzasını da stilize eden, ressam, grafiker, yeni hat sanatçısı Etem Çalışkan'dır.
Kimdir Etem Çalışkan? 1928 Tarsus-Göçük Köyü doğumlu bir Mersin çocuğu... Resme olan yeteneğiyle dikkati çekip yüksek öğretim için İstanbul'a Akademi'ye gelmiş, Prof. Sabri Berkel’den desen, Prof.Emin Barın’dan yazı, Prof. Namık Bayık’dan afiş-grafik dersleri alarak bitirmiş, daha öğrenciliğinde Babıali'yle tanışıp gazetelere resimler çizip güzel yazılar tasarlamış bir sanatçı. Kaç kez başta milliyet olmak üzere gazetelerin onun dün Anıtkabir'de tekrarlanan Atatürk portresini 29 kim, 10 Kasım gibi günlerde “ek” olarak verdiğini anımsıyorum. İmza attığı yığınla afiş, portre, güzel yazı var.
Yaşı ilerledikçe de durmadı. Bakın neler yaptı: 1980'li yıllarda Atatürk'ün 100. doğum yılının Maliye Bakanlığınca çıkarılan altın ve gümüş anı paraları, TBMM'ce yayınlanan 100. yıl kutlama afişleri, Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızın ifadesi olan tarihteki Türk Devletleri'nin PTT Genel Müdürlüğünce bastırılan pulları, 1990 Yunus Emre Uluslararası sergi yılında Kültür Bakanlığı'nca yayınlanan el yazması "Yunus Emre Albümü". Gazi Mustafa Kemal'in 15-20 Ekim 1927 tarihinde TBMM'de Cumhuriyet Halk Fırkası'nın 2. büyük kongresinde okuduğu büyük nutkunu el yazması olarak harf harf yazdı. Kültür Bakanlığınca anı kitabı olarak yayınlandı. 17 ciltlik el yazması orijinalleri Başkent Üniversitesi Abdülrahim Tuncay Atatürk Müzesi'nde bulunuyor.
Bu kadar yaygınlaşmış bir portrenin fırça sahibinin proje yaşama geçirilirken adının anılmaması reva mıdır? Yıllarca hizmet verdiği büyük gazetelerde yayımlanan haberlerde de adı geçmiyor!Burada kimseyi suçlamak istemiyorum! Düzenleyiciler mi, merak edip sormayan muhabirler mi? Devletin ajansı mı? Haberi böylece yayına veren editörler mi?
Bir kasıt olduğunu da düşünmüyorum. Bu, giderek yaygınlaşan bir duyarsızlığın, sanata ve sanatçıya önem verilmeyişinin, merak edilmeyişinin göstergesi... Tıpkı kimi “ilim” insanlarının kimden alıntı yaptıklarını belirtmeyişleri, başkalarının görüşlerini kendilerine mal etmeye çalışmaları gibi...
Benzeri bir durum da “heykel” konusunda söz konusu... Günlerce güney doğuda bir köyde terörist mezarlığına dikilen Mahsum Korkmaz heykeli yazıldı, çizildi, konuşuldu. Doğrusu merak ediyorum, polyester döküm olduğunu sandığım bu heykelin heykeltraşı kimdir? Türkiye sınırları içinde mi projelendirilip, kalıba çekilip dökülmüştür? Tek bir haberde heykeltraşın kim olduğuna rastlamadım. Burada da heykeltraşın adı yok! Demek ki sanatçıya duyarlılık sorununun bölgesi, milliyeti de bulunmuyor bizim coğrafyada... “Şarklılık” denilen bu mu olsa?