Sayın Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde yeni AKM için “Opera binasının lansmanını (tanıtımını) pazartesi yapacağız” demişti. Merakla bekledim ve öncelikle Hürriyet ile Milliyet'in internetteki portallerinde verilen haberi dikkatle inceledim.
Bu tanıtım toplantısına kimlerin katıldığı sorusunun cevabı, “milletvekilleri, belediye başkanlarının yanı sıra, aralarında sanatçılar Orhan Gencabay, Ajda Pekkan ile modacı Cemil İpekçi'nin de yer aldığı kişiler katıldı” biçimindeydi. Burası hep opera binası diye vurgulandığı için meraklandım, acaba bu toplantıya eski opera genel müdürleri, şimdiki genel müdür vekili, yıllarca yıkılacak olan binada etkinlik gösteren İstanbul DOB ile İstanbul DSO'nun müdürleri, yöneticileri, halen uluslararası alanda etkinlik gösteren opera sanatçıları, bale koreografları da çağrılmışlar mıydı?
Sayın Cumhurbaşkanı'nın konuşmasını dikkatle okudum. Daha önceki konuşmalarında buradan hep “opera binası” olarak söz eder, “yeni opera binası” yapılacağını muştularken kullandığı “opera” sözcüğü, bu tanıtım konuşmasında hiç geçmiyor, hep “yeni AKM” ya da “AKM” diyordu.
İşte can alıcı bir bölüm:
“Atatürk Kültür Merkezi, sadece 2 bin 500 kişilik salonda yapılan toplantılarla anılmayacak. Tüm içerdeki etkinliklere imkân hazırlayacak, gerek tiyatro noktasında gerek diğer kitap teşhir alanlarıyla, bütün oralardaki ben tabii kafe demeyeceğim. Oralardaki dinlenme noktalarında âdeta kıraathaneleriyle çok daha farklı zenginliğe sahip olacak. En üst katındaki gerçekten hakikaten lokantası Boğaza nazır, herhalde İstanbul’da benzeri olmayacak tabii tüm mesele oradaki tâkdim çok çok önemli. Türk mutfağının oradaki tâkdimi inşallah bir çekim alanını ayrıca oluşturacak. Sadece belli günlerde, akşamlarda değil her an hareket halinde olan bir mekân olarak tüm dünyaya hizmet verecek."
2 bin 500 kişilik salondaki toplantılar, acaba ne tür toplantılar olacak? Bunların ayrıntılarını vermiyordu Sayın Cumhurbaşkanı.
Aynı tanıtım toplantısında, yeni projeyi çizen, daha önce babası Hayati Tabanlıoğlu'nun şimdi yıkılacak olan binasının restorasyon projesini de hazırlamış olan Murat Tabanlıoğlu ise bakın projeyi nasıl tanıtıyordu:
"2019 yılında bu bina bu şekle girecek. İlk opera binası olarak yapılırken daha sonra kültür binası olması istenmişti. İçinde konser tiyatro sahneleri vardı. Yeni yapılan bina, içindeki opera binası 2 bin 500 kişilik olacak, dünyanın en büyük operaları arasına girecek. Aynı zamanda 800 kişilik konser salonu, tiyatro salonu, oda tiyatrosu, kütüphaneler, kafeler ve restoranlar olacak. Bizim 365 gün kullanabileceğimiz bir bina olacak. Bir önemli şey daha var. Operalar genellikle zengin ailelerin gittiği bir yerdi. Ama artık operalar hepimizin gittiği, baleler hepimizin gittiği yer olmalı. Tüm cepheyi aynı zamanda içeride temsiller yapılırken burada çeşitli balelerin, operaların dışarda gösterilmesi için büyük bir dev ekran haline getireceğiz. Bunun dünyada uygulamaları var ama bu en güzeli olacak. Bu kültür sokağımız AKM'nin içinden 365 gün insanların gezebileceği, kitap okuyabileceği, tiyatrolara gidebileceği bir bölge. Burası bence cıvıl cıvıl İstanbul'un yeni merkezi olacak. Binanın en üst noktasında bence İstanbul'un en güzel lokantası olmalı."
Mimar Tabanlıoğlu, Cumhurbaşkanı'nın “toplantı”larla andığı 2 bin 500 kişilik salonun opera salonu olduğunu, burada sahnelenecek opera ve balelerin binanın cephesinde yansıtılacağını vurguluyordu.
Doğrusu, çelişkili bilgi ve görüşler nedeniyle içime bir kurt düştü. Bu nedenle yazıma “Yeni AKM'de opera ve bale sahnelecek mi?” başlığını attım. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı, kısaca “Külliye” olarak anılan Ankara Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı yerleşkesinde de bir opera binası yapılacağını defaten konuşmalarında açıklamıştı. Bir örnek: 16 Temmuz 2015'de Habertürk'teki haber: “Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne büyük bir opera binası da yapıldığını kaydederek, '2 bin 300 kişilik. Kongre Merkezi’nin içinde. Çok amaçlı salon ve kütüphane de var' dedi”. İnternette araştırılırsa, benzeri pek çok beyanın yer aldığı görülecektir.
Sonra gördük ki, Sayın Cumhurbaşkanı'nın Opera binası olarak nitelendirdiği bina, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Kongre Merkezi... Bugüne kadar da bu binada halkın bilet alabilip gittiği ne bir senfonik konser verildi, ne de bir opera veya bale temsili... Muhtarlar toplantıları, adlî yıl açılışları ve benzeri “toplantı”lara sahne oldu burası. İşte içime kurt düşüren çelişkili durum buradan kaynaklanıyor.
Tüm dünyada onlarcasını gördüğüm opera binası, operaevi kavramlarının kullanılmasının birinci koşulu, içinde opera-bale yapımlarının hazırlanıp sahnelenmesi ve izleyicinin de biletini alıp buralara rahatça girip eserleri izleyebilmesidir.
Yeni AKM'nin bir opera binası olabilmesi için şu soruların yanıtının bulunması lazım:
- Projede, bir operaevinin gereksinimi olan, sahneleyeceği operanın, balenin dekor, kostümlerinin üretileceği atölyeler bulunuyor mu?
- İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü, yeni AKM'ye tüm ögeleriyle geri dönüş yapabilecek mi?
- Tabanlıoğlu'nun belirttiği 800 kişilik konser salonu, aynı zamanda tiyatro salonu olarak mı kullanılacak? Yoksa salt konser salonu mu? Buraya İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Müdürlüğü dönüş yapabilecek, göçebelikten kurtarılacak mı?
Bunların ilki teknik, diğer ikisi siyasal sorular. Karar mekanizmasının nasıl çalışacağı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın Kültür ve Turizm bakanlığına hangi talimatı vereceğini tabii ki bizim bilmemize olanak yok.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın konuşmasındaki bir bölümde bu konuda bir umut ışığı bulunup bulunmadığını zaman gösterecek. Şöyle diyor Sayın Cumhurbaşkanı:
“Biz proje tanıtım töreninde bir arada bulunduğumuz AKM'nin yeniden inşası konusunda da sabırlı bir duruş sergiledik. Hedeflerimizden de taviz vermeden işte bugüne geldik. Daha işlevsel bir şekilde inşa edilecek yeni Atatürk Kültür Merkezi'nden en çok yıllardır bu projeyi sabote etmek için uğraşanların yararlanacağını da biliyorum. Fakat onların yanlış yolda gidiyor olmaları, bizi doğru işler yapmaktan alıkoyamazdı, alıkoyamaz.”
Yeni AKM, 2019'daki Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce bitirilip hizmete açılacak. Seçimde kullanılacak kozlardan biri olacak. Bakın Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor:
“Şimdi AKM inşallah 2019 ilk çeyreğinde Murat beyden sözünü aldım; bitireceğiz. Zaten mermerlerine varıncaya kadar her şeyleri geldiler sundular, beraberce bakanımla şu uygundur – şu değildir vesaire şimdiden bütün hazırlıklarını yaptık. Adım adım takip edeceğiz. Çünkü eğer işimize sahip çıkmazsak bunun sonucunu yakalamak da mümkün değildir. Bu bizim için olmazsa olmaz, âdeta bir süreç nasıl ki Harbiye Kongre Merkezi’ni 17 ayda yerin dibine girerek bitirdiysek, inşallah bunu da kısa zamanda bitireceğiz.”
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş da, bu tanıtım toplantısından bir gün önce Anadolu Ajansı'na bakın neler söyledi:
"Atatürk Kültür Merkezimiz, sadece birtakım elitlerin geldiği, ziyaret ettiği, oradaki sanatsal, kültürel etkinliklerden istifade ettiği bir seçkinler mekânı olmayacak. AKM, toplumun bütün kesimlerinin oradaki kültürel etkinliklerin içinde yer alacağı, az evvel ifade edildiği gibi, dışarıdaki devasa görüntüyü ortaya koyan cephesiyle, içerideki etkinliği herkesin seyredebileceği bir büyük kültür merkezi olacak. Bu kültür merkezi Türkiye'nin gerçekten önemli projelerinden birisi olacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla inşallah 2019 yılı içerisinde bu kültür merkezini açacağız. Böylesine güzel coşkulu kalabalıklarla açılışını yapacağız. İlk sanatsal etkinliğini orada gerçekleştireceğiz ve Türkiye'nin mimari bakımdan, kültürel, sanat bakımından zengin merkezine hep beraber sahip olacağız."
Umarım, binanın kullanım esasları, orayı ev bellemiş sanat kurumlarının geri dönüşü de kısa zamanda karara bağlanıp açıklanır.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın uzun konuşmasında doğru saptamalar bulunduğu gibi, herkesin katılmayacağı ögelerin de bulunması doğal. Ancak bazı bilgi eksiklikleri ya da “biz tanımıyoruz” gibi gerekçelere dayanılarak yapıldığını tahmin ettiğim bazı saptamalar, acaba Sayın Cumhurbaşkanı'nın hangi danışmanı kaynaklıdır?
Sayın Cumhurbaşkanı AKM tanıtım toplantısında soruyor:
“Ağızlarını her açtıklarında batılılıktan, modernlikten, çağdaşlıktan söz edenlere soralım bakalım. Dünya çapında hangi eserleri ortaya koyabilmişler? Örneğin dünya çapında bir opera sanatçısı, bir aktör, bir gitarist yetiştirebilmişler mi?”
Cumhuriyetimizin ilanından günümüze Leyla Gencer, Suna Korad, Ayhan Baran, Zehra Yıldız, Bülent Bezdüz, Murat Karahan bir çırpıda aklımıza geliveren, dünya sahnelerinin tozunu yutmuş opera sanatçılarımız. İçlerinden yitirdiklerimizi dünyadaki opera camiasının hala anımsadığı, kayıtlarının aranıp satıldığını evrensel kültürle ilgili herkes biliyor. Adnan Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu'nun Birleşmiş Milletler'den Vatikan'a ve onlarca ülkede temsil edilmiş oluşu, hâlâ aranıp istenmesi yadsınabilir mi? İkinci Harbin en civcivli günlerinde Ulvi Cemal Erkin'in Piyano Konçertosu'nun Berlin'de seslendirilişi nasıl unutabiliriz? Günümüzde eserleri Avrupa'nın çeşitli merkezlerinde seslendirilen genç Türk bestecileri bu vatanın evlâdı değil mi?
Gitaristlere gelince, dünya klasik gitar camiasında tanınan, Ahmet Kanneci, Kağan Korad, genç Celil Refik Kaya'dan başlayarak nice isim var. ABD üniversitelerinde gitar hocalığı yapan Türk klasik gitaristler bulunuyor. Üstelik bu isimler Türk halk müziğini, uyarlamalarla taa Güney Amerika'ya kadar tanıttılar.
Örnekleri arttırmak istemiyorum ama müzik-opera alanında adları daha geçtiğimiz aylarda eğitim müfredatından son operasyonla çıkarılmış nice ismin bulunduğunu hatırlatmakta yarar var.
Sayın Cumhurbaşkanı, yeni AKM'nin tanıtım toplantısında Taksim Meydanı'yla ilgili bilgiler de verdi, araç trafiğinin tümüyle yer altına alınacağını, Yeni AKM'nin Taksim Meydanı'yla bütünleşik olacağını anlattı. Meydan kavramından hareketle Ankara'ya da değindi:
“Yeni bazı adımlar Ankaramızda da atacağız. Orada da yine bu tür meydanlarımıza kavuşacağız. Bunlar aynı zamanda örnek hale gelecektir. Bunu kısa zamanda gerçekleştireceğiz. Proje üretemeyenlerin milleti hedef alan tavırları ise içinde bulundukları çaresizliğin ifadesidir.”
Bu değini, bana hemen, yıllar yılı Melih Gökçek'in yaptırtmamak, orayı bir rant alanına çevirmek için uğraştığı Ankara'daki Hipodrom alanında, uygulama projeleri, akustik modellemesi yıllar önce Bayındırlık Bakanlığı'na bir kamyonetle teslim edilmiş olan Ankara Operaevi, Tiyatro ve Kongre Merkezi olarak üç birleşik binadan oluşan projeyi anımsattı.
İlk adım olarak Operaevi'nin yapımı istenmiş, ulusal yarışmayı kazanarak projeyi hazırlayan mimar Özgür Ecevit ( Bülent Ecevit'le akrabalığı yoktur!) detaylara varıncaya kadar çizimleri tamamlayarak teslim etmişti. Maliyet 80 milyon dolardı, hadi şimdi de yeni teknolojilerin de kullanılacağı varsayımıyla 100-120 milyon dolar olsun.
Malûm, halen Ankara Operası, sergievinden bozularak elde edilmiş, olanakları ve kapasitesi kısıtlı, tiyatro ile ortaklaşa kullanılan bir bina.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın bir talimatıyla, Başkentimiz de “gerçek” bir operaevine kavuşabilir. Projeleri hazır bekliyor. Üstelik, Kültür Bakanı'nın yeni AKM için ifade ettiği “yerli ve milli” tanımlaması , bu proje için de geçerlidir.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
6 Kasım 2017
Not: Yazıda sıcağı sıcağına Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin internet sayfalarında verilen haber kaynak olarak kullanılmıştır. Cumhurbaşkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından verilecek her türlü aydınlatıcı bilgiye açığım.