İyi müzisyenler birbirlerini grup çalışmalarında bulur, bu tür çalışmalardan yeni birliktelikler doğar.
Bilkent ve sonrasında Moskova Çaykovski Konservatuvarı'nı kırmızı diplomayla bitiren piyanist Başar Can Kıvrak (d.1985), oda müziği alanına ilgisi nedeniyle önce BEGOA Ensemble'ı kurdu. Adının ne anlama geldiğini açıklamakta yarar var. Müzisyenlerin adlarının başharfleri: Başar Can, Erkin Onay (keman), Gökhan Bağcı (viyolonsel), Özgür Baskın (keman) ve Ali Başeğmezler (viyola)... Bu beşliden önce keman-piyano ikilisi, ardından Trio Ba adıyla piyanolu üçlü doğdu. Trio Ba, iki yıl içinde Beethoven'in bu alandaki tüm verimini seslendirme başarısını gösterdi. 23 Ocak'ta da Erimtan Müzesi'nde Salı Konserleri'nde Schubert programıyla sahnede olacak.
BEGOA'dan doğan son ikili ise viyola-piyano oldu. Ali Başeğmezler (d. 1980) ile Başar Can Kıvrak'ı 17 Ocak 2018 Çarşamba akşamı, Ankara'nın yeni butik semt konser salonu The Podium Hall'da dinledik.
Önce salondan söz edeyim. Piyanoyla da ilgilenmiş bir müziksever işletmeci olan Cihan Barut tarafından Ankara'nın gelişimini sürdüren bölgesinde, Alacaatlı caddesi üzerinde bir iş merkezinde kiraladığı işyeri dairesini, 80 koltuklu bir salona dönüştürmüş. Kendine ait Yamaha piyano U şeklinde koltuk yerleşiminin boş ucunda yer alıyor. Salt piyano resitali olduğunda piyanoyu tam ortaya yerleştiriyorlarmış.
Bu tür girişimlerin artması Ankara açısından sevindirici.
Giderek “çok merkezli” bir kent haline gelen Başkent'te 185 koltuk kapasiteli Erimtan Müzesi Konser Salonu, eski merkez Ulus'ta Ankara Kalesi girişinde ayda iki dinletiyle hizmet veriyor.
30 koltuk kapasiteli, dubleks bir apartman dairesinin salonundaki Mozarthaus Kavaklıdere-Çankaya arasında.
Şimdi bunlara The Podium Hall'ün eklenmesiyle binlerce nüfusu barındıran Çayyolu bölgesinde de, canlı klasik müzik dinlemek isteyenlere yeni bir seçenek sunuluyor.
Erimtan 3. sezonunda ve sezon programlarını bir bütün olarak Haziran başında açıklayıp biletlerini satışa sunuyor. Mozarthaus ve Podium, programlarını aylık ilan ediyorlar. Podium'un yerleşik, belirli bir konser günü yok, sanırım müzisyenin müsait gününe göre konseri yerleştiriyorlar.
Gelelim dinletiye...
İkili, önce Robert Schumann'ın 1849'da bestelediği Op. 73 Fantasiestücke'yi (Fantezi parçalar) seslendirdi. Piyano sabit kalmak üzere, keman, viyolonsel ve klarnet için uyarlamaları bulunan ve oda müziği dağarında sıklıkla seslendirilen eseri, Sergey Rahmaninov'un Op.19 Viyolonsel Sonatı'nın viyola uyarlaması izledi.
Ali Başeğmezler'in aile geleneğinin sürdürümcüsü, Avrupa'da topluluklar kurmuş, kurulu topluluklara katılmış iyi bir icracı ve aynı zamanda pedagog olduğunu biliyoruz. İcracı olarak formunu hep koruyor ve eserlerin ruhunu yansıtmayı başarıyor.
Başar Can Kıvrak, uzun ve ağır müzik cümlelerinin altından her zaman başarıyla kalkan, Rus besteciler konusunda ayrıca uzmanlaşmış bir piyanist. Nitekim, belki de piyano konçertolarından bile daha yüklü partiler bulunan Rahmaninov sonatta bu özelliğini gösterdi.
Ama bu dinletiyi akustik durumu daha iyi bir salonda dinlemek isterdim. Acaba, piyanonun üst tablasını yarım değil, hiç mi açmasaydı? Çünkü piyanonun gürlüğü, viyolayı bastırdı, iki enstrümanın sesleri yer yer boğuklaştı. Tavan yüksekliğini 2.85 olarak tahmin ettiğim salonda, acaba bir akustik uzmanı biraz çalışsa, bazı ek malzemeler kullanılarak bir iyileştirme yapılabilir mi?
Gönül ister ki, bu bölgelerde yapılan yeni inşaatlarda, bu tür amaca hizmet edecek küçük ama gerekli koşullara sahip dinleti salonları, işin başından planlansın.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
18 Ocak 2018