Bestecilerimiz neler yazıyor? Bu sorunun yanıtını verebilmek için, olanak buldukça onların yeni eserlerini seslendirilirken dinlemek gerek. 11 Ocak 2016 akşamı Hacettepe Senfoni Orkestrası'nın konserine Önder Özkoç'un (d.1978) “Ağıt” başlıklı Viyolonsel ve Yaylı Çalgılar Orkestrası için bestesini dinlemek üzere gittim. Solist, öğrencilik yıllarında Hacettepe orkestrası çello grubunun arka sıralarında oturan, sonra sınavını kazandığı CSO'nun çello grubunun üyesi olan Onur Şenler'di. (d.1984) Orkestrayı şef Alessandro Cedrone yönetiyor, başkemancı sandalyesinde Seda Baykara oturuyordu.
Ağıtlar bazen bestecinin kendine sakladığı kimi yitiklerin ardından yazılmıştır, bazılarının ise hedefi bellidir. Önder Özkoç bu ağıtı “yetimhanelerde büyümüş tüm çocuklara” adamış. Ama özellikle de Konya'daki çocukluğunda gittiği ortaokulun hemen yanındaki Çocuk Esirgeme Kurumu yurdundakilerin anısına... Ben buna ülkemizde neredeyse hergün 'kimvurduya giden” çocukları da eklemek istiyorum. Ağıt kavramı, yaşadığımız günlerle iyi örtüşüyor ne yazık ki....
Viyolonselin hayli uzun solo girişiyle başlayan, orkestranın katılımıyla derinleşen ve finale doğru âdeta bir çığlığa dönüşen eserin orkestra yazısı hayli karmaşık. Çoksesliliğin tüm gereklerini içeriyor.
Bestecinin içinde büyüdüğü ortam gereği hayli yakından bildiği mistik müziğin yansımalarını girişteki çello soloda gördük. Onur Şenler, içli yorumuyla eserin ağıt havasını başarılı biçimde yansıttı. Ama bu eseri akustik özellikleri daha iyi olan bir salonda dinleseydik, başka bazı incelikleri de yakalama, yorumdaki duyguyu daha çok algılama olanağı bulacaktık.
Özkoç'un yanılmıyorsam bir yaylı dörtülüsünü Serdar Muhatov'un öğrencisi olarak seslendirildiği kompozisyon bölüm konserinde dinlemiştim yıllar önce. Sonra bu eserden yola çıkarak yaptığı yaylı çalgılar orkestrası için düzenlemeyi de Orkestra Akademik Başkent'ten dinlemiştim. Ağıt, bestecinin kendi gelişimi ve felsefi yaklaşımı açısından daha iz bırakıcı bir yapıt.
Konserin açılış eseri Bela Bartok'un kısa bölümlerden oluşan Romen Halk Dansları'ydı. Hacettepe yaylıları eseri iştiha ile çaldı. Başkemancı Seda Baykara sololarda Balkan havasını iyi yansıttı.
Claude Debussy'nin Arp ve Yaylı Çalgılar Orkestrası için İki Dans'ında solist, az sayıdaki erkek arpçiden Çağatay Elitok'du. Elitok, birbirine bağlı olarak çalınan iki dansta, yeterli volümü ve temiz icrasıyla solistik özelliklerini sergiledi. Ankara Opera Orkestrası'nın arpçilerinden olan Elitok'u dinlemeye, CSO'nun arp solisti Çağatay Akyol da gelmişti.
Konser Benjalin Britten'in, gençlik yıllarında yazdığı çeşitli oda müziklerindekii temalardan seçtikleriyle oluşturduğu “Simple Senfoni”yle tamamlandı. Şef Alessandro Cedrone, konserin bütününde, bazı üyeleriyle operada da birlikte çalıştığı Hacettepe Yaylılarını bütünlük içinde tuttu. Bartok ve Debussy'nin eserlerinde arzulanan sonucu elde etti.