Ağır bir yılı henüz geride bırakmışken, geçtiğimiz ayın özellikle ikinci yarısı boyunca geleneksel ve yeni medya mecralarında, yılın en çok izlenen ve takip edilen isimlerinin paylaşıldığına tanık olduk. Ancak bu ‘enler’ listelerinde, güzel sanatların çeşitli dallarına ait eserlerin ve sanatçıların sayısı yok denecek kadar az kaldı. Bu durum kısmen yüksek sanat ürünlerinin odağında ticari başarı ve ondan doğan tanınırlık ve popülerlik bulunmamasına bağlanabilir. Öte yandan sanat ürünlerinin de temsil ve dağıtım aşamalarında aslında çeşitli kitle iletişim araçlarından yararlanmasına karşın sosyal ekosistemi hâlâ görece daha dar ve az geçirgendir. Öyleyse bu durumda, günümüzde bile ‘gerçek’ sanat, sanatçı ve sanatseverin hem sayısı azdır hem yüksek estetik beğeni duygulanımları çerçevesinde popülerlikle ilgilenmezler diye düşünmek mümkün müdür?
Aslında bilindiği gibi artık ‘sanat ne içindir’ ya da ‘gerçek sanat nedir’ gibi geçen yüzyılın başına ait sorulara, değişmeyen, evrensel sözlük tanımlarına benzer nitelikte tek ve kesin yanıtlar aranmıyor. Zira postmodern dönemin ikili zıtlıkları sorgulayıp net ayrımları geride bıraktıran yaklaşımının giderek daha çok ağrılığını hissettirdiği son birkaç on yılda, yüksek kültür ve popüler kültürü taban tabana zıt iki uca konumlama eğilimi de geride kaldı; gündelik ve sıradan olanın estetize edilmesine ve sanatsal ürün kategorisinde değerlendirildiğine şahit oluyoruz. Bununla beraber bu iki farklı kültür tabakası içinde yer alan bazı sanat dallarını ve sanat eserlerini, hatta türleri ve tarzları, hâlâ yüksek, incelikli, sofistike ya da sıradan, basit, popüler gibi başlıklar altına yerleştiriyoruz. Zira algı, anlama, kavrama ve konuşmayla, dolayısıyla iletişimle varlığını sürdüren toplumlarda, insan zihnine içkin bilişsel süreçler hayli döngüsel olup, bir olgu veya kavrama ilişkin onun ne olmadığı üzerinden daha hızlı refleksif iletiler üretilir. Bu durumda, sanat müziklerinin içinde yer aldığı yüksek kültürün, popüler kültürün aksine içeriğini herkese ulaştırma kaygısı taşımaması ve bununla ilintili olarak satışlarını katlama kaygısının belirgin olmayışı, besteleme aşamasında müzisyenden eğitim, adanmışlık, özen istemesi, alımlama aşamasında dinleyicilerinin dinleyiciden dikkat talep etmesi gibi faktörler onu hala gelişkinlik çağrıştıran birtakım sıfatlarla anmamızı sağlar. Bu nedenle her sene sonunda adeta popülerliği takdis etmek için oluşturulan ‘en’ler listelerinde sanat müziklerine rastlamak pek mümkün olmaz.
2023’te [Bir Popüler Kültür Söylemi Olarak] Klasik Müziğin ‘En’leri
Bununla birlikte sanat müziği dinleyicilerinin bir yıl boyunca neyi en çok beğendiklerine, sanat müziği kategorisindeki eserlerin nasıl bir yıl geçirdiğine dair merakı gidermek için bazı raporlara bakarak en çok dinlenilen klasik müzik eserlerinin izini sürmek mümkün. Örneğin Washington Post’ta (1) Puccini’nin Madame Butterfly operasının, A.B.D.’de San Francisco, Detroit ve Cincinnati başta olmak üzere en çok sergilenen opera olarak ilk sırada yer aldığı belirtiliyor. Daha kapsamlı bir bilançoyu merak edenler için ise tüm dünyada klasik müzikseverlerin yakından tanıdığı ve dijital çağa uyum sağlayarak internet üzerinden de yayıncılığa devam eden Britanya merkezli radyo istasyonu Classic FM (2) yardıma koşuyor. Dünya çapında küresel versiyonları bulunan Capital radyoyu da bünyesinde bulunduran Global medya grubunun 1992’de klasik müzik yayını yapmaya ayrılan radyo istasyonu Classic FM, son on yılda yeni teknolojilere uyumlanarak internet üzerinden erişilebilir hale gelip, podcast yayınları ve klasik müzikle ilgili haberler gibi sekmeleri internet sitelerinde müzik yayınının yanına ekleyerek çeşitli listeler de yayınlıyorlar. Bu çerçevede yılda yaklaşık 5 milyon düzenli çevrimiçi dinleyicisi bulunan klasik müzik radyosunun 2023 yılına ait en çok dinlenilen klasik müzik eserlerini şu şekilde belirlemiş: 1) Sergei Rachmaninoff – Piano Concerto No.2, 2) Ralph Vaughan Williams - The Lark Ascending, 3) Ralph Vaughan Williams - Fantasia on a Theme by Thomas Tallis, 4) Edward Elgar - Enigma Variations, 5) Karl Jenkins - The Armed Man, 6) Ludwig van Beethoven - Piano Concerto No.5, 7) Gustav Holst - The Planets, 8) Ludwig van Beethoven - Symphony No.9, 9) Gregorio Allegri - Miserere, 10) John Williams - Schindler’s List.
Liste ellilik gruplar halinde devam ederek toplamda üç yüz eserin sıralamasını kapsıyor. Tüm eserlerin yanında listelerdeki yükseliş ve düşüş trendleri de parantez içinde belirtiliyor. Bu durum 1992’de Nirvana grubunun “Smells Like Teen Spirit” şarkısının video klibinin alternatif rock müzik türünün, eğlence ve pırıltının beyaz ekrandaki temsili MTV müzik televizyonlarına girmesiyle birlikte, şarkının yer aldığı 1991 Eylül ayında piyasaya çıkan Nevermind albümünün haftalarca bir numarada kalmış Micheal Jackson’ın Dangerous albümünü tahtından etmesini andıran şekilde bir popüler müzik olayını anımsatıyor bana. Bu yükseliş-düşüş trendinde geçen yıl Ludwig van Beethoven’ın düşüşe geçtiği ve şampiyonluğu(?) Rahchmoninoff’a kaptırdığı gösterilmiş. Aynı yollara giren tüm ayak izleri ne kadar da birbirine benziyor!
İstatistiklerle Kültür Sanat Etkinliklerine Katılım Düzeyi
Sanatın ve sosyal bilimlerin hemen her alanında bir kültür ürünü olarak farklı formalarda metinler oluşturulduğu için, ilham, emek ve matematikle el ele yürür. Matematiğin -vurgulanan biçimde- temel eksen olduğu mesleklerde ise sayılar temel veri olur. Bu noktada bir toplumun sanatla olan ilişkisini -genelleyerek- sayılar üzerinden değerlendirmek, sanatın sosyolojik açıdan ele alınmasına katkıda bulunur. Müzik dinleme oranları ve alışkanlıklarıyla ilgili doğrudan büyük veri bulunmadığı için kültür sanat faaliyetleriyle ilgili her tür araştırma verisi duruma ışık tutar. Yenisinin önümüzdeki Şubat ayında yayınlanması beklenen Eurostat’ın (3) yayınlanmış son verilerine göre, AB ülkelerinde %42,1 oranında konser, tiyatro ve baleye katılım, %42,7 oranında müze sergi ve ören yeri gezme, %45,4 oranında ise sinemaya gitme, en sık gerçekleştirilen kültür sanat aktiviteleri olarak saptanmış. Eğitim düzeyi, meslek, yaşanılan yer gibi faktörler bir yana, anket katılımcıları arasında 65-74 yaş arasının konser, tiyatro ve baleye gitme oranının en yüksek çıkması, gençlerin gündelik yaşantılarında internet kullanımını yüz yüze ilişkilerin önüne geçirdiğini destekleyen bir bulgu olarak okunabilir. Kültürel aktiviteye katılmama nedeni olarak belirtilen sebepler arasında ise “ilgi duymama-yakın hissetmeme”, “finansal problemler-ekonomik sıkıntılar” ve “diğer” büyük başlığı altında toplanan “sağlık sorunları, ailevi sorunlar ve sorumluluklar” ilk sıralarda yer almış. Bu noktada kültür sanat aktivitelerinden bir sebeple uzak kalmış ve bu duruma üzülen sanatseverlerin yalnız olmadığı, insan olmanın sorunlarının evrenselliğinden anlaşılabilir.
Diğer yandan, pandemi kısıtlamalarının kademeli olarak ortadan kalkması özellikle son iki yılda verilerde artış trendine neden oldu. Tüm dünyada olduğu gibi TÜİK (4) verilerinden de görülebileceği üzere ülkemizde de kültür harcamalarının 2023 yılında %88,1 arttığı tespit edilmiş. Orkestra, koro ve topluluklarda seyirci sayısı %150,3 artarak 180 bin 889 olmuş. Orkestra seyirci sayısı geçen sezona göre %509,3 artarken koro seyirci sayısı %184,2 artmış. Seyirci sayıları dışında sahnelen eser sayısına baktığımızda ise, orkestra, koro ve topluluk gösteri sayısının bir önceki sezona göre %148,4 artarak 780 olduğunu görüyoruz. Bu yükseliş sanatın gündelik hayata daha çok nüfuz ettiği yönünde çok sevindirici bir tablo çizmekle beraber, özellikle kültürel aktivitelere katılanların oranının toplam nüfusa oranla çok düşük seyrettiği, %45,7 oranla televizyon izleme, %25 oranla sohbet, ev gezmesi, yemek gibi ailevi etkinlikler, %0,8 ile de yukarıda sayılan kültür sanat faaliyetlerine katılımın saptandığı tablolarla açığa çıkmaktadır.
Akademik Çalışmalarda Sanata Yönelik İlginin Ölçümlenmesi
Doktora, yüksek lisans ve sanatta yeterlik tezleri başta olmak üzere kültür sanat alanıyla ilgili üniversitelerde yürütülen projeler ve akademisyenlerin şahsi araştırma makaleleri, ölçeği ne olursa olsun uzun süren derinlemesine incelemeler içermesi bakımından bir kent, bir bölge, nihayet toplumla ilgili önemli bilgiler sunar. Bu bilimsel çalışmaların sayısı ne kadar artar ve resmî kurumlarca yürütülen araştırmalar ile pazar araştırmacılarının müşteri davranışını saptamaya yönelik verileriyle birleşirse, genellemelerden uzaklaşmak o kadar mümkün olur. Bu noktada sanata yönelik ilgiyi araştırma konusu edinen çalışmalar arasında klasik müziği odağa alan çalışmalara odaklanıp incelememizi belirgin bir çerçeveye oturtabiliriz. Bugüne kadar ülkemizde klasik müzik üzerine yazılmış, uzman okuyucuya yönelik besteleme, icra ve performans tekniklerini içeren ya da tarihsel müzik araştırmaları hariç, bu müzik türünün daha ziyade sosyolojik, psikolojik ve iletişimsel açılımlarına ışık tutan tez sayısının yüzden az olduğu yüksek öğretim kurumları veri tabanlarından ilintili aramalarla tespit edilebilir. Bu durumda bazı çalışmalar ön plana çıkıyor. Örneğin, yüksek kültür ürünleri arasında yer alan klasik müziğin yüksek eğitim düzeyi ile arasındaki ilişkiye ışık tutan “Üniversite akademik çevresinin klasik müzik ile ilgili beğeni tutumları ve akademik alanları” başlıklı Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Müzik ve Sahne Sanatları Anabilim Dalında Levent Hatay tarafından yazılan tezde (5) Ankara’da, 42,6 yaş ortalamasıyla ve %16-17 düzeyinde eşitlikçi dağılımıyla tıp, hukuk sosyal bilimler, mühendislik, ekonomi, sanat-mimarlık alanlarında çalışan 200 akademisyenin klasik müziğe yönelik tutumları araştırılmış. Klasik müzik dinleme sıklığı ile ilgili soruyla akademisyenlerin %11,5 ile çok sık, %29 ile sık, %55 ile ara sıra, %4,5 ile dinlemediği tespit edilirken, klasik müzik etkinliklerinden %7,5 ile hepsinden, %32,5 ile birçoğundan, %53 ile bazılarından haberdar olma düzeyi açığa çıkarılmış. Görüşmecilerden %7’sinin ise hiçbir konser etkinliğinden haberdar olmadığı ortaya konulmuş. Klasik müziğin insanların üzerinde olumlu etkisi olduğuna kesinlikle katılma ve katılma görüşleri toplamda %95 olurken, %5 oranında akademisyen de bu türün olumsuz etkisi olduğunu belirtmiş.
Mozart Rahmaninov Beethoven
Klasik müzikte popülerlik boyutuna ışık tutan bir diğer çalışma (6) ise Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalında Hazel Ercan tarafından yazılmış olup klasik Batı müziği eğitimi veren devlet konservatuvarı müzik lisans öğrencilerinin müzik tercihleriyle ilgili. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencileri ile görüşmeleri içeren çalışmanın sonuçlarına göre konservatuvar eğitimi alan öğrencilerin en fazla dinledikleri bestecilerin sırasıyla Wolfgang Amadeus Mozart, Johann Sebastian Bach ve Ludwig van Beethoven olduğu tespit edilmiş. Tüm dünyada en çok tanınan, sevilen ve dinlenilen besteciler arasında hemen her sokak röportajı ve müzik programında bu üç ismi liste başında görüyor olmamız bize ne söylüyor? Sıklıkla karşılaştığımız bu duruma en iyi yanıtlardan biri 2017 yılında makale olarak yayımlanan (7) klasik müzikte popüler kültür izleri araştırmamda besteci ve konservatuvar öğretim üyesi bir görüşmecimden gelmişti; üçü de gerçekten çok iyi sanatçı ve popüler kültür onları kullanmayı çok iyi biliyor!
Hangi Klasik Müzik?
Son olarak, interneti çağının müzik dinleme alışkanlıkları üzerindeki geri dönülmez etkilerini düşünürsek, müziğe -elektronik alt yapı, veri tabanı kapasitesi ve üyelik çerçevesinde- sınırsız erişim sunma iddiasındaki müzik-akış platformlarına, bu çerçevede de dünya çapında aylık yaklaşık 600 milyon üye dinleyicisiyle Spotify’a bakmak faydalı olur. Her yıl sonunda o yılın enlerini hareketli ve renkli haber paketleriyle sunan müzik platformunun ‘2023 Wrapped’ (8) sunumunda yer alan en çok dinlenen tür, eser, şarkı, şarkıcı, albüm, vb. listelerinde klasik müziğe rastlamamaktayız. Ancak Hint Klasik Müziği 25 yaş altı yüzde beş yüz artan dinleyici kitlesiyle yükseliş trendi sergileyen bir tür olarak belirtilmiş. Bu da bize müziğin tür, tarz, kategori ve etiketlerin ötesinde, kimi zaman tam da etnomüzikologların saha araştırmalarıyla ortaya koydukları gibi evrensel olmayan kriterler, anlamlar ve temsillerle anlamlandırılması gerektiğini hatırlatıyor. Aynı zamanda klasik müzik isimlendirmesinin yalnızca çoksesli Batı sanat müziğine ait bir dönem, Avrupa sanat müziği tarihselleğine ilişkin bir terim olarak kısıtlanmasının açmazlarını gündeme getiriyor. Bunları düşünürken bir yandan da 2024 yılının, dünyanın çeşitli yerlerinden farklı sanat müziklerinin yükseldiği, sanatın ruha getirdiği sağlıkla ve inceliklerle bezeli bir yıl olmasını ümit edelim!
Uğur Zeynep Güven Çetin
Ocak 2024, İstanbul
https://www.washingtonpost.com/entertainment/music/2023/12/08/best-classical-music/
https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Egitim,-Kultur,-Spor-ve-Turizm-105
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp/LeventHatay
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp/HazelErcan
https://newsroom.spotify.com/2023-11-29/top-songs-artists-podcasts-albums-trends-2023/