Ukrayna Kültür Bakanı geçtiğimiz aylarda sarsıcı bir açıklama yaptı ve Batı'da hararetli tartışmalara sebep oldu. Ukrayna, Batılı müttefiklerini Rus kültürünü boykot etmeye çağırdı. Sayın Bakan Oleksandr Tkachenko ‘nun açıklamalarını konu başlıklarını yazarak ve kısaltarak sunuyorum:
Şöyle diyor Tkachenko;
“Rusya, ulusumuzun tarihini yok etmeye çalışıyor. Yaptırımların yanı sıra Kremlin'in gözde eserlerinin icralarına ara verelim. Kültürel boykot da uygulayalım.
Rusya sadece fiziksel olarak Ukrayna'ya saldırmıyor; aynı zamanda kültürümüzü ve hafızamızı da yok etmeye çalışıyor. İşgal altındaki topraklarda Ukrayna kütüphaneleri tasfiye edildi, “Ukrayna” kelimesi silindi, Ukrayna müzeleri yok edildi. Kültür ve Enformasyon Bakanlığı politikamız 800'den fazla yıkım vakası kaydetti: Anıtlar ve sanat eserleri, müzeler, değerli tarihi binalar yok edildi.
Bu savaş, kültür ve tarih üzerine bir medeniyetler savaşıdır. Bu yıl 5 Eylül'de Vladimir Putin , “Rus barışına” atıfta bulunan bir kararname imzaladı. Kremlin, belgede kültürün hükümetin elinde bir araç ve hatta bir silah olduğunu ve Rus balesini teşvik etmekten yurtdışında Rusça konuşanların haklarını korumaya kadar elindeki tüm fırsatları aktif olarak kullanacağını açıkça ortaya koydu.
Kremlin'in zihninde dünya “geleneksel değerler” ve “sözde değerler” arasında bölünmüş durumda. İkincisi, birincisi için liberal bir tehdit ve ikisi arasında uzlaşmaz bir mücadele yaşanıyor. Kremlin, ulusunun geleneksel değerler üzerine inşa edildiğini iddia ederek kendisini geleneksel değerlerin küresel lideri olarak öne sürüyor. Putin bu belgeyi imzaladıktan sonra, Rus kültürünü ülkesinin emperyalist siyasetinin bir aracı olarak gördüğünü açıkça belirtti.
Putin, Ukrayna ile Rusya'nın " tek millet " olduğunda ısrar ederken, Ukrayna ile ilgili her şeyi kasten yok etmeye çalışıyor.
Rus kültürünü boykot etmek önemli bir adımdır. Konu elbette Tchaikovsky' yi çalmamak değil, genel anlamda Rus kültürünü boykot etmektir. İşgal bitene kadar da bu boykot devam etmelidir”
Bu kısaltılmış açıklamalbiraz daha uzun ve detaylı. Tamamen politik olan bölümlerine yer vermedim. Merak edenler internetten tümünü okuyabilirler.
Sanatsal anlamda Batı'da çok tartışılan bu açıklamaların ne kadar doğru, ne kadar yanlış olduğu konusunda kişisel düşüncelerim var elbette. Konuya hangi taraftan bakarsanız bakın her iki tarafın da haklılık payı var gibi görünse de olayı Rusya-Ukrayna savaşına indirgemeden daha genel bir değerlendirme yapılmasının doğru olacağı inanacındayım.
Gerçek olan bir şey var ki; Ukrayna Kültür Bakanının bu açıklamasını tartışan kişilere sorulacak bazı sorular var. Örneğin bizde Ermeni bestecilerin eserleri çalınır, sanatçıları sahnelerimizde yer alırken, acaba Ermenistan'da Türk bestecilerin eserleri seslendirilip, sahneler Türk sanatçılarına açılıyor mu ? Samimiyetle söylüyorum ve gerçekten merak ediyorum.
Christian Thilemann
Mesela İsrail neden Viyana Filarmoni Orkestrası’nın yeni yıl konserini “Nazi İşi” diyerek başından beri yayınlamıyor? Ya da İsrail’de neden Wagner seslendirilmiyor, Bruckner’e soğuk bakılıyor? Mesela bir Alman milliyetcisi olan ama,Yahudi aleyhtarı olduğunu asla kabul etmeyen Christian Thilemann , acaba İsrail'den davet alacak mı ?
Bu kadar sert yaklaşımlar ne kadar doğrudur ? Çok objektif değerlendirmek gerekir. Geçmişte özellikle darbe dönemlerinde bizzat yaşadığım bir olay, radyolarımızda Tchaikovsky “Slav Marşı” çalınamazdı, Osmanlı Rus savaşında ölen Sırp askerler anısına yazıldı diye. Aynı temanın içerisinde olduğu bazı Tchaikovsky eserleri de gündemden çıkarılmıştı.
Kültür elbette bir ülkenin kültürel propaganda fikrinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Buna şüphe yok. Ama yüzlerce yıl önce yaşamış bir bestecinin eserlerinin veya onu yorumlayan kişilerin soyutlanmasının diğer tarafa getireceği avantaj nedir ?
Bunu iyi düşünmek ve irdelemek gerekir.
İnsanlığı el ele tutturan , kültürün barış elçisi olduğu, toplumları birbirine yaklaştırdığı gerçeği ortadayken eser yakmak, besteci yok etmek, solistleri kıyıma uğratmanın Ortaçağ engizisyonundan farkı nedir sorarım.
Christian Thilemann’ın bir demeci var, Hans Pfitzner’in Palestrinasını yönettiğinde bestecinin Yahudi aleyhtarı olduğunu bilen bazı kişilerin sözleri için söyledikleri belki de bu yazımın genel bir cevabı olabilir.
"Nürnberg'de Palestrina'yı ilk kez yönettiğimde biri 'Bu milliyetçi bir pislik parçası' dedi. Bu partisyonun , bu güzel parçanın, Do diyez minörün faşizmle ne alakası var? Hiçbir şey.
Meistersinger'in siyasetle bir ilgisi var mı? Olabilir mi ? Bir tonalite politik olabilir mi?"
VEFA ÇİFTÇİOĞLU
9 Ocak 2023, Ankara