Nicolo Paganini için “müthiş kemancı” tabiri kullanılmaz, çünkü hafif kalır. “Sıradışı“ denilebilir. Ya da bazılarının dediği gibi , “başka bir dünyanın insanı”… Onun ruhunu şeytana sattığına inanan bazı müzikseverler ve din adamlarının kendisini dinlemeden önce konser salonlarında istavroz çıkardıkları söylentileri yaygındır.
Philip Sandblom’un “Yaratıcılık ve Hastalık “ kitabından öğrendiğimize göre bestecinin eklemlerinde büyük esneklikle kendini gösteren Ehlers-Dalos sendromu vardı ve bu hastalık ona inanılmaz esnek çalma yeteneği veriyordu. Bu esnekliğin normal bir insanda veya bir kemancıda olması imkansızdı, o nedenle çok eseri kendi döneminde ve sonraları çalınamaz teşhisiyle rafa kaldırılmıştı.
Bu beceriye bir de hiperaktivite ve müziksel dehâ da eklenince Paganini kendi döneminde bir fenomen haline dönüşmüş ve onun tekniği korkutucu olarak nitelendirilmişti.
Cenova’nın en değerli sanatçılarından biri olarak üst düzey kemancılardan ve babasından aldığı eğitimler sonunda Parma’ya gittiğinde ona kendisine öğretilecek herhangi bir şey kalmadığı söylendi. O günden sonra Paganini’ni çalışma saati özel teknikleri içeren günlük 15 saat olarak babası tarafından belirlendi.
Besteci muhteşem eserlerini çok özel bir saz ile gerçekleştiriyordu. "Il Cannone" adı verilen ünlü kemana , Nicolò Paganini "keman topum" adını verdi.
Verilen bilgilere göre bu çok özel keman Guarnieri tarafından 1743 yılında yapıldı. Paganini enstrümanını çene desteği olmadan çalardı ve yoğun kullanım nedeniyle kemanı üzerinde aşınmalar mevcuttu. Ölümünden sonra sürekli korunması için besteci kemanı Cenova Müzesine bıraktı . Enstrüman yılın belli zamanlarına optimum bakım için Paganini yarışması birincilerinin kullanımına sunulur.
Onun en popüler eserlerinden biri olan ikinci konçertosununson bölümü zil eşliğinde çalınan “la campenalla “ ismiyle anılır. Göz kamaştırıcı teknik zorluklarla bir o kadar zarif duyarlı pasajları ile bestecinin gözde eserlerinden bir olan bu konçertoyu 23 Şubat 2024 akşamı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda Bulgar virtüoz Prof. Svetlin Roussev seslendirdi..
Paganini’yi andıran ince ve hareketli fiziği ile yüksek bir teknik ve müzik kapasitesine sahip olan Prof. Roussev, Paganini’nin teknik ve duygu dolu pasajlarında kusursuz bir performans sergiledi. Bas Wiegers yönetimindeki orkestranın çok başarılı eşliği uzun süre hatırlanacak bir konser olarak hafızalarımızda yer etti. Umuyorum Prof. Svetlin Roussev’i Ankaralılar önümüzdeki yıllarda da dinleme fırsatı bulurlar
Bu arada Prof. Roussev’in AMUNTI kurumu tarafından ödünç verilen 1720 Amati-Stradivarius ile Ankaralı izleyicilerin karşısına çıktığını da hatırlatalım.
Konserin ikinci yarısında Tchaikovsky’nin Op. 13 “Kış Rüyaları” başlıklı birinci senfonisi seslendirildi.
Herbert von Karajan yaşamı süresince Tchaikovsky’nin ilk üç senfonisine hiç ilgi göstermemiştir. Buna bestecinin Manfred senfonisini de eklemek mümkündür. Bu senfoni Karajan tarafından konser programlarına bile alınmamıştır. Sanatçının müzik hayatında Tchaikovsky’nin ilk üç senfonisini konser programlarına bile alıp almadığı sorgulanmaktadır.
Buna rağmen Karajan, Tchaikovsky senfoni kayıtlarının tümünü gerçekleştirmiştir. Kayıt bitimlerinde yaptığı sohbetlerde dinlemesi rahat ve kolay gibi görünen Birinci Senfoni’nin beklenmedik bir biçimde kendisini ve orkestrayı çok yorduğunu, çok uğraşmak gerektiğini ifade etmiştir.
Kış Rüyaları başlığını taşıyan 1. Senfoni’yi Tchaikovsky’ konservatuar mezuniyeti yıllarına denk gelen 26 yaşlarında bitirmiştir. Besteci dostlarına eseri 26 yaşında bitirip 27 yaşına kadar 3 kez elden geçirdiğini iletmiş ama senfoni ile ilgili ilk notları ve melodilerin kurgusunu 17 yaşında yaptığını belirtmiştir.
Eser Tchaikovsky hayranları için ayrı bir yere konulan naif, zarif genç bestecinin tüm güzel bozulmamış duygularının bir imzasıdır. 1. Senfoni. dinleyiciye büyük keyif veren , her bölümde ayrı bir ruh hali içerisinde seyreden, Rus halk dansları veya şarkılarının ana temalarıyla bezenmiş rüya gibi bir eserdir . Diğer senfonilere ağırlık verilirken gözden kaçan bu eser yaklaşık 45 dakikadır ve şef ve orkestra için çok da kolay ve rahat bir süreç değildir.
4-5-6’ncı senfoniler belki görkemli ve daha zor gibi görünse de 1. Senfoniyi iyi bilenler için hele hele bazı enstrümanlar için karabasan haline dönebilecek pasajlar içerir.
Maceralı yazılış hikayesinde bestecinin huysuz hocaları Rubinstein ve Nicolaus Ivanovich von Zaremba’nın saldırılarına maruz kalması yer alır. Besteci önceleri hocalarının sözleri üzerine değişimler yapmış sonra her ikisine de sert sözler söyleyerek eseri ilk yazdığı şekle dönüştürmüştür.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 23 Şubat Cuma akşamki konserinde orkestrayı yöneten Hollandalı Bas Wiegers, kuzey eğitimi almış, genç, duygulu, dinamikleri çok yüksek bir şef. Söyleyeceklerim belki her besteci için söylenebilecek sözlerdir ama Tchaikovsky için durum çok daha farklıdır . Tchaikovsky’nin ruhunu, yaşamını, yaşam trajedilerini ve dilini iyi anlamak çok önemlidir. Johann Strauss yorumları için eleştirilen Rostropovich in sözünü hatırlamak da fayda var “ Benim bir iddiam yok J.Strauss’ da demiş” ve eklemiştir. “Karajan ne kadar Tchaikovsky yönetiyorsa ben de o kadar Johann Strauss yönetiyorum”.
Şefler çok büyük isimler olsa da bazı bestecileri iyi anlamak, analiz yapmak lazım hele bu Tchaikovsky gibi yaşamı kırılganlıklar ve duygular üzerinde yürüyüp trajik bir sonla hayat veda eden bir besteciyse…
Onu iyi değerlendirip kendi ruhuna ve vücuduna Tchaikovsky’i dolduran şefin o birikimi orkestraya aktarması Tchaikovsky ve onun gibi bestecilerin müziğinin ifadelendirilmesindeki ustalığı oluşturur. Yoksa doğru ve hatasız bir icra seslendirmeden öteye gidemiyor. O nedenle Tchaikovsky hayranları yüzlerce yorumdan cımbızla üç beş yorumu çekip alabiliyorlar.
VEFA ÇİFTÇİOĞLU
26 Şubat 2023, Ankara