Geçtiğimiz günlerde Ankara muhteşem bir sanat akşamı yaşadı. Valeri Gergiev yönetimindeki Mariinsky Orkestrası’nın yetmişe yakın elemanı ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestramız birlikte muhteşem bir konsere imza attı, Shostakovich'in 7. "Leningrad" Senfonisi seslendirildi.
Çok açıdan ele alınması gereken bir konserdi. Uzun süredir dünya müzik çevreleri tarafından eleştirilen, müzik kamuoyunu ikiye bölen Gergiev, 450 kişiyi aşarak resmen bir sanat ordusu haline gelen Mariinsky Orkestrası ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası bugünkü yazımın konusunu oluşturacak.
Ortada Rusya- Ukrayna savaşı olmadan batının orkestralarının başında görmek için yarıştığı, müzik dergileri ve gazetelerde övgüler yağdırılan Gergiev’in, savaşla birlikite bir anda yalnız siyasi görüşlerinden dolayı saldırıya uğraması, yerin dibine sokulması, aslında batının sadece sanat değil, diğer pek çok konuda olduğu gibi tipik ikiyüzlülüğünün bir yansımasıydı. Halbuki Gergiev son savaş krizinin dışında Gürcistan, Osetya ve Çeçen siyasi çatışmaları ve savaş krizlerinde de siyasi demeçler veren, yine Putin ve politikalarının yanında olan çizgisini hiç değiştirmeyen kimlikteydi. Osetya saldırılarında Viyana Filarmoni Orkestrası programında değişiklik yapıp Tchaikovsky "Pathetique" senfonisini programına alırken Kafkaslardaki baskı politikasının yanında olan Gergiev için Avrupa'dan çıt çıkmıyordu. Çeçenistan ve Gürcistan saldırılarında Gergiev, Putin politikalarının bir numaralı savunucusuydu.
Sormak lazım, batının yazar ordusu ve entellektüelleri o zaman nerelerdeydi ? O sıkıntı günlerine dair batıda tek bir yazı bulmak mümkün değildi . Bugün Gergiev'i eleştirenler o dönemde Rusya’nın Çeçenistan, Suriye ve Gürcistan'ı sömürgeleştirme çabaları içerisinde Rus emperyalist politikalarının yanında olan Gergiev’e en ufak bir eleştiri yöneltmemişlerdi .
Ne zaman ki Ukrayna işin içine girdi, bütün bayrak ve pankartlar saklandığı yerden çıkarıldı ve aynı Gergiev, batı tarafından tu kaka edildi.
Yanlız siyasi görüşlerinden dolayı değil, Rusya'nın eşcinsellere karşı açtığı savaşta yine Putin'in yanında olan Gergiev ufak tefek protestolarla geçiştirildi. Ukrayna savaşına kadar orkestralar tarafından paylaşılamayan Gergiev, batının seçkin salonlarında boy gösteriyor Avrupa sosyetesinin gözde isimleri onu konuk etmek için birbiri ile yarışıyordu.
Batıda onu boy hedefi haline getiren yazarların başında Alex Ross geliyordu. Savaşla birlikte Putin’in eşcinsellere karşı olan tepkilerinin yanında duran Gergiev’e ilk büyük saldırılar kendisinden geldi. Uzun ve ağır bir eleştiri ve biraz da haddini aşan sorgulamalarından sonra Gergiev onun savaş ve ayrımcılık konusundaki eleştirilerine son derece nazik ve bir dille cevap verdi. Ross'un Rus-Ukrayna savaşından ziyade Gergiev’in eşcinsellik konusundaki takıntısının farkında olan Gergiev, bunun Ross’un kendi düşüncesi olduğunu binlerce sanatçıyla çalıştığını ve asla bir ayırım gözetmediğini vurguladı. Küstahça eleştirilere soğukkanlılığını ve zarafetini bozmadan, politika ve sanatın yan yana getirilmemesinin gerektiğine dair cevabı, her sanatçının politik görüşe ve değişik dünya görüşlerine sahip olabileceğini vurguladığı yazısı, dünya sanat çevrelerinde de olumlu karşılandı.
Rus sanatının ve sanatçılarının batıda boykota uğramasının arkasında herhangi bir sanatseveri görmek imkansızdı. Karar, sanatın her zaman uzağında yaşayan ve onun evrensel dilini hiçbir zaman anlamayan politikacılardan çıktı (ve ne yazık ki halen ükemiz dışında pek çok ülkede uygulanmakta).
Sanatçının siyasi yaklaşımlarına gelince; belki bu konuda en güzel açıklamayı Viyana Filarmoni başkanı Daniel Froschauer yaptı; “Biz Gergiev’i bir politikacı olarak değil, bir sanatçı olarak görüyoruz. Biz sanatçılar politikacı değiliz. Köprüler kurmaya çalışan sanat elçileriyiz.”
Diğer bir güzel açıklama Carnegie Hall idari ve sanat yönetmeni Clive Gillinson'dan geldi: "Gergiev'e olan eleştiri ve saldırıların şiddetle karşısındayız. Neden sanatçılar dünyada siyasi görüş sahibi olmasına izin verilmeyen tek gurup olsun?"
Bu açıklamalar lobilerin baskısını engellemedi ve bir süre sonra Gergiev'in anlaşmaları birer birer iptal edildi. İptallerin son aşamasında bir konser turnesinin iptal edilip ünlü gay şef Yannick Nezet-Seguin’in turne şefi olarak atanması gay lobisinin bir zaferi olarak görüldü.
Aslında gay lobilerinin ve savaşı bahane eden gurupların saldırılarının dışında Gergiev’ in çalışma şekli, çok tepki alan ve sanatçıların bıkkınlığına yol açacak düzeydeydi.
Provalara ve konserlere geç gelmesi hâtta bazen provalara hiç gelmemesi. Provalarda bulunmayıp sürekli asistanlarına orkestrayı hazırlatması. Provalarda üç cep telefonunun sürekli açık olması ve arandığında provaları kesip arayanlarla uzun uzun konuşması. Bir hafta içinde birer gün arayla olacak iki konser için Avrupa ve St. Petersburg arasında özel uçakla provalara gidip gelmesi. Orkestralara konsantre olamaması ve daha bunlar gibi pek çok konuda hiç alışılmamış bir şef manzarası sunması, ağır eleştiri konusu oluyordu.
Londra Senfoni Orkestrası için Londra eleştirmenleri ağız birliği etmişcesine LSO'nun geçmişe dayalı asaleti ve zarafetinden eser kalmadığını, konserlerde yükselen tek sesin gürültü olduğunu dile getiriyorlardı. Gergiev gittiğinde ise basından tek ses yükseldi: “LSO hiçbir şey kaybetmedi. Kazandı”
Rotterdam müzisyenleri onu provalara beklemekten artık canımız sıkıldı diyorlardı ve bu giderek orkestrada isyana yol açmıştı.
Uzun süre Rusya’da çalışıp sonra Avrupa ve Amerika'ya giden şefler için de bu sorunların benzerleri yaşandı. Svetlanov Avrupa’da, Temirkanov Amerika’da benzer sorunları orkestralara yaşattı.
Bütün bunlara rağmen Gergiev'in inanılmaz genişlikteki repertuarı , çalışkanlığı, bazı eserlere özellikle Rus operalarına getirdiği yeni soluklar, müzik tarihine şimdiden geçmiştir. Kimi yazarlara göre yaşayan en büyük şeftir. Bazılarına göre Yevgeni Mravinski sonrası Rus müziğinin tek efsanesidir. Bunlar kişilere özgü yaklaşımlar olabilir ama kesin ve doğru olan en büyük özelliği yıkılmakta olan Rus müzik geleneğini sıkıntılara rağmen özel yollar bularak ayağa kaldıran , yeniden dünyada seçkin hale getiren bir kişidir.
Evet, Gergiev büyük bir sanat Oligarkıdır. Avrupadaki gayrımenkulleri milyon dolarlar değerindedir. Ama o traşsız darmadağın saçlarla elinde kürdanı ile çıkıp işini yapan, her St. Petersburg konserinden sonra kendisi için açılan Kirov lokantasında Azerbaycan’dan gelen domatesleri ile hafif bir yemek eşliğinde votkasını yudumlayan bir fenomendir. Rus müziği, sıkıntıların arasından ülke klasik müziğini ve Rus müzik ekolünü yeniden eski görkemli günlerine taşıyan, Mariinski’yi milyarlarca dolar değerindeki yeni salonuna kavuşturan bu kişiyi asla unutmayacaktır. Ve unutulmaması gereken bir başka kişi de, ona bu gücü verip, her zaman arkasında duran büyük bir müziksever, sanatsever olan Vladimir Putin ve ilgili bakanlıktır.
Batının Rus müzisyenlere olan boykotu, yaşlılığın başında, belki de içinde olan Gergiev için ilginç bir dönem olacaktır. Türkiye sonrası Çin turnesi değişik bir dinleyici profili ile karşılaşmak şüphe yok ki Gergiev’i çok mutlu edecektir. Bu belki Gergiev’in artık köşesine çekilmesine sebep olacak veya ünlü şefe bir sorgulama dönemi şansı oluşturabilecektir.
Ankara konserinin düşündürdüğü bizi ilgilendiren konu ise CSO müzisyenlerinin izleme değil bizzat üst sınıf bir orkestranın içerisinde birlikte çalmalarının getirdiği tecrübedir.
Büyük bir eseri, 130'a ulaşan sayıda bir orkestradan dinlemeyeli çok uzun süre olmuş. Gergiev’in alışılmışın dışındaki tempo ve yönetme şekli ile ve tek prova ile konsere çıkış, değil CSO dünyanın her yerinde böylesi bir durum ile karşı karşıya gelen her orkestra için adeta bir kâbustur. Gerçekten de çok zorlandıklarını kendileri dile getirdiler. Ama muhteşem bir uyumla Mariinski içerisinde kaybolup tek vücut oldular. Bir saatlik bir prova ile böylesine görkemli bir eserde olağanüstü bir başarı ile konseri bitirdiler .
Kişisel olarak benim çıkardığım bazı sonuçlar var;
Valery Gergiev uluslararası müzik arenasındaki diğer ünlü şefer gibi net vuruşları olmayan yanız müziğe ve yoruma yönelik bir şef . Yani CSO’nun alıştığı bir şef türü değil . Orkestramız net vuran şefleri sever. Ama Gergiev ile çalışırken hem partilerine çok iyi çalıştılar hem büyük bir ciddiyetle hani tabiri yerindeyse koltuklarının ucunda çaldılar ve birbirlerini çok iyi dinlediler. Çünkü sıkıldıkça eleştirecekleri ve hata yapacakları bir şef değildi başlarındaki..
Kısaca orkestramız çok kaliteli elemanlardan oluşuyor ama onları bu disiplin ve otorite ile bir araya toplayacak büyük bir uluslararası şefe ihtiyaçları var. Halen Orkestranın başında olan değerli müzisyen arkadaşımızı eleştirmek için söylemiyorum. Hiç şüphe yok ki Gergiev bugün CSO'nun başına gelse onu ilk kaşılayıp hoş geldin diyecek kişi kendisi olacaktır. Ve büyük bir memnuniyete kendisine asistanlık yapacaktır. Benim ifade etmek istediğim konu Gergiev'in konserde görülen büyüsü ve orkestrayı obsede etmesinde saklı.
Cumhurbaşkanığı Senfoni Orkestrası’nın minimum 140 kişilik bir kadroya ihtiyacı var. Senelik konser sayıları çok fazla. Hastalık, münavebe gibi durumlar zaten bunu gereksinim haline getiriyor. Diğer yandan dinleyicinin de artık görkemli sayıda bir orkestra ve büyük eserleri dinleme hakkı var.
Ayrıca sıradan şef ve solistlerden bıkan Ankara izeyicisini de düşünmek lazım. Artık büyük isimler getirilmeli ve yönetimlere bu bütçe verilmelidir. Zira CSO Ada'salonlarında neredeyse her gece gerçekleştirilen etkinlikler, ödenen paralar bakanlığın bu ödemeleri yapabileceğinin ispatıdır.
Orkestranın özlük hakları ve mali koşulları hızla düzeltilmelidir. CSO ülkenin sanatsal sembolü olmuş bir topluluktur ve senede artık 120'nin üzerinde konser vermektedir. Cumhurbaşkanlığının adını taşıyan tek sanat kurumudur. Gereken acilen yerine getirilmelidir.
Kültür Bakanlığı’nın da, Orkestranın sorunlarını dinleyip anlayabilecek bu konuları sanatsal anlamda tartışabilecek kişileri ilgili birimlere ataması gerekmektedir.
Ayrıca bir konu mutlaka değerlendirilmelidir.
Orkestra sınavını kazanıp kadroya geçen kişiler, minimum üç sene orkestraya hizmet vermeden ayrılmamalıdır. Bu hukuki bir sorumluluk olarak kişiye yüklenmelidir. Bu konunun altı dolu ama ben şimdilik bu kadar vurgulamak istiyorum.
VEFA ÇİFTÇİOĞU
15 Ekim 2023, Ankara