Ankara’da, 25 Mayıs 2015 tarihinde, İstanbul Zorlu PSM de de (23 Mayıs 2015) temsil vermiş olan Kremlin Balesi Kuğu Gölü eseri ile izleyicilerle buluştu. Gösterinin ilanları gazetelerde yayınlandığı halde ATO (Congresium) binalarında bu balenin posteri yer almadı. Birçok fuarın, kongrenin, gösterinin dev posterleri binanın duvarlarını kaplar. 25 Mayıs gecesi, binanın duvarlarında TÜBİTAK’a ait bir poster, 26 Mayıs tarihinde KOÇ Üniversitesi öğrencilerinin sergileyeceği Bahar Noktası ilanı vardı ama balenin ilanı yoktu. Üstelik bale 25 Mayıs günü saat 16:00 da da oynanmış.
Temsil 21:00 de başlayacaktı. İzleyicilerin huzursuzluklarını alkışlar ve ıslıklarla belirtmelerine yol açacak kadar gecikmeli olarak gösteri başladı. Esere ait ve hangi sanatçının hangi rolde dans edeceğini belirten hiçbir bilgi yoktu. Salondaki Rus izleyiciler dikkati çekiyordu. Gecikmeli başlayan 2 Perdelik temsil 20 dakikalık ara da verilince gece yarısı sona erdi. Yaşça küçük izleyicilerin bir kısmı annnelerinin, babalarının kucaklarında uyuya kaldılar. Eser sona erdiği zaman ise izleyiciler selama çıkan sanatçıları görmezden gelerek büyük bir telaş içinde salondan ayrılmaya başladılar.
Kremlin Balesi, 1990 yılında Andrei Petrov tarafından kurulmuş. Andrei Petrov 1965 yılında Moskova Bale Okulu’ndan mezun olunca Bolşoy Tiyatrosu Bale Topluluğu’na katılmış. 20 yıllık dansçılık hayatında 50 solo dansı gerçekleştirmiş. Bolşoy Tiyatrosu’ndayken hep koreograf olmayı düşlediğinden koreograflık eğitimi de almış. 1990 yılında Kremlin Bale Topluluğu kurulunca bu topluluğun artistik yönetmeni olmuş. Topluluk ile ünlü dansçılar da (Vladimir Vasiliev ve Ekaterina Maximova gibi) birlikte çalışmışlar. Topluluğun ilk eseri, Vladimir Vasiliev’in Kyril Molchanov’un müziğini kullanarak yarattığı Macbeth balesi olmuş. Bu baleyi Vasiliev Bolşoy Tiyatrosu’nda 1980 yılında sergilemiş. Diğer bir ünlü dans sanatçısı ve koreograf Yuri Grigorovich de topluluk ile çalışmış ve kendi balelerini bu topluluk için yeniden uyarlayarak sahnelemiş.
Kremlin Balesi ünlü Rus bale toplulukları Bolşoy ve Marrinsky (Kirov) Baleleriyle bir yarışma halinde değil ama genç dansçılarla hem klasik hem modern bale çalışmaları yapıyor.
Kuğu Gölü balesi dünyaca ünlü bir bale. 4 Perdelik olan bu balenin tamamının sahnelenmesi büyük bir çalışma temposu gerektiriyor. Balenin tamamının Türkiye’de ilk sahnelenişi 29 Ekim 1965 tarihinde Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından gerçekleştirilmiş.
2008 ve 2011 yıllarında da İstanbul CRR Konser Salonunda temsiller vermiş olan Kremlin Bale Topluluğu’nun 2015 yılında İstanbul ve Ankara’da sahnelediği Kuğu Gölü balesi 2 Perdelik olarak sunuldu ama her iki perde de oldukça uzundu.
Temsilin en dikkat çeken yanı temsil sırasında topluluk dansçılarının birlikte sundukları dansları. Her dansçı solist düzeyinde ve topluluk dinamiğini aksatmadan dans etti. Solistler ortada dans ederken sahnenin kenarlarında veya arka planında yer alan dansçılarda da bir hareketlilik göze çarpıyordu ve sahnenin önündeki dansların sahnenin arka planında da devamı izleniyordu. Genelde solist dansçılar dans ederken kenarda dans etmeyen dansçılar hareketsiz bir izleyici topluluğu oluşturur. Sahne kalabalıktır ama dans edenler azdır. Kremlin Bale Topluluğu dansçıları hep birlikte dans ettikleri için sahnede olan herkesin bir önemi vardı.
Birinci Perde’de Prens Siegfried eğlenmektedir ve yeni yaşını kutlamaya hazırlanmaktadır. Ancak, yeni yaşıyla birlikte mesuliyetleri de artacaktır. Üstelik evlenmesi de gerekmektedir. Prens’i başarıyla canlandıran dansçı kafasında kaygıları, düşünceleri olan bir karakteri görüntüye getirdi. Belli ki Prens olmak kolay değil. Hele Ana Kraliçe gelip gönlünde bir kimsenin olup olmadığını sorguladığı zaman Prens iyice durgunlaştı. Buna rağmen, etrafındaki dansçıları kesinlikle ihmal etmedi. Herkesle tek tek ilgilendi, ara sıra danslara da katıldı.
Bu arada kıpkırmızı kostümüyle Saray Soytarısı (her Kuğu Gölü’nde bu soytarı yoktur. Bazı eserlerde soytarı siyahlı-beyazlı bir kostüm giyer) başarılı bir dansçılık sergilerken Prens’in durgun haline bir zıtlık getirdi. Özellikle dönmeli ve zıplamalı hareketleri hem çok temiz hem sağlam sergilenirken sanki bu hareketler çok doğalmış gibi sunuluyorlardı.
Birinci Perde’nin ikinci yarısında (göl sahnesinde) kuğular belirirken Prens ve arkadaşları kuğuları avlamaya kalkarlar. Ancak, bu kuğular Büyücü Rothbart’ın büyüsü altında olan genç kızlardır. Genelde kuğuların gölde yüzmeleri bazı teknik oyunlarla kuğu ögelerinin suda yüzüyormuş gibi görüntüye gelmeleriyle gerçekleşir. Bu sahnelemede dansçılar bellerinden yukarsı görünecek şekilde gölden geçerlerken sanki yüzüyorlarmış gibi görünüyorlardı. Parmak ucunda kayarcasına hareket ettikleri için, ve baş ve kollarıyla da kuğu görüntüsü yarattıkları için sahnenin arka planında sanki gerçek kuğular gölde yüzüyorlardı.
Göl sahnesine, kuğular teker teker sahneye gelip yerlerini alınca yalnızca tek bir pozisyonda kalmadılar. Dans etmeseler bile bir hareket devamlılığı sergilediler. Büyücü Rothbart bu loş sahnede yer yer gözden kayboluyordu. Üzerine gelmesi gereken “spot” ışıkları onu bir türlü yakalayamıyordu. Prens ile Kuğular Kraliçesi Odette’in ikili dansları başarılı bir şekilde sunuldu. Prens yalnızca bir destek değildi. Elleri, kolları, başı, ayak adımları Odette’in hareketlerinin devamı olarak sergilendi. İki dansçının hareketleri birbirlerini tamamlayarak hem iki karakter arasında gelişen duyguyu hem de iki dansçının uyumlu birlikteliğini görüntüye getirdi. Hiçbir zorlama yoktu. Odette’in bütün hareketlerinde aynı devamlılık, akıcılık, ve hareketlerinin birbirini tamamlaması izleniyordu. Bu arada diğer kuğuların da hareketleri iki solistin danslarının devamlılığını görüntüye getiriyordu. Özellikle 4 Küçük Kuğu’nun bir arada dansı etkileyiciydi.
Bu dans 4 dansçının birbirlerinin ellerini tutmalarını gerektiren bir danstır. Zaman zaman uyumsuzluklar ortaya çıkabilir. Bu temsilde 4 dansçı tek bir dansçı gibi dans ettiler. Bu perdede 4 küçük kuğu yanında 2 büyük kuğu da vardır. Bu yorumda 3 büyük kuğu başarıyla dans ettiler.
İkinci Perde, eserin Üçüncü ve Dördüncü Perdelerinin birleştirilmesinden oluşmuş. Önce Saray’da kutlamalar vardır ve Kraliçe gelin adayları arasından Prens’in eşini seçmesini beklemektedir. Odette’in etkisi altında olan Prens ise bir seçim yapmaz. Bu sırada Büyücü Rothbart ve Odette’e benzeyen kızı Odile gelirler. Odile rolünde (bazı yorumlarda Odette/Odile rollerini iki ayrı balerin canlandırsa da genel olarak her iki rolu de aynı dansçı oynar) aynı dengeyi, sağlamlığı, devamlılığı, tutarlılığı sergileyen dansçı bu sahnede teknik gücünü kanıtladı. Odile, Odette’e nazaran daha sert, acımasız, baştan çıkarıcıdır ama Odile rolündeki balerin sertliğe kaçmadan bu rolü başarıyla sergiledi. Prens ile olan ikili danslarında yine aynı etkileyici görüntüyü gerçekleştirdiler.
Bu sahnede Napoliten, Çardaş, Mazurka, ve İspanyol dansları vardır. Dansçılar sahne ortasında dans ederlerken onları izleyen diğer sanatçılar yine topluluk ve sahne dinamiğini görüntüye getirdiler. Bu arada, Soytarı danslar arasındaki geçişleri sağladı. Prens kandırıldığını anladığı zaman göl sahnesine (aslında 4.Perde) geçildi ve göl kenarında büyüden kurtulma ümitleri kırılmış kuğu-kızlar çaresizlik içinde dans ederlerken Odette de onlara katıldı. Prens aralarına döndüğü zaman hepsi kırgınlıklarını belirttiler. Ancak, Prens’in yoğun duygular içinde Büyücü’ye karşı koymasıyla Büyücü’nün etkisi kalmadı ve Odette ile birlikte diğer kızlar da kurtuldular. Bazı yorumlarda Prens’in ikinci şansı yoktur. Odette ölür. Prens de kendini göle atar. Bazı yorumlarda da Prens’in aşkı bütün engelleri ortadan kaldırır. Büyücü ölür. Mutlu son gerçekleşir.
Dört Perdelik bale iki uzun perde şeklinde sunulmuş oldu. Böyle büyük bir bale eserinin müziği (Tchaikovsky’nin o güzelim bestesi) keşke canlı orkestra tarafından seslendirilebilseydi... Keşke temsil gece saat 9 da gecikmeyle başlamasaydı... Keşke eser bittiği zaman izleyiciler sanatçıların selamlarının bitmesini bekleyebilseydiler... Keşke dansçılara ve baleye ait bilgi veren kitapçıklar olsaydı (yalnızca dansçı listesi olan minik bir kağıtcık vardı)...
Bütün bu “keşke” lere rağmen başarılı ve etkileyici bir Kuğu Gölü görüntüye gelmiş oldu.
27 Mayıs 2015
Doç. Dr. Necla Çıkıgil