Ankara Cermodern'de, 5 Ocak 2025 tarihinde,"Flow Digital Sahne" de yeni bir görsel şölen izleyicilere sunuldu. Sergi 28 Mart 2025 tarihine kadar devam edecek.
Açıldığı günden beri çok beğeni toplayan dijital serginin adı " Mavi Süvari'nin Yolculuğu". Eserler, 20.Yüzyıl modern sanat anlayışına etkileyici bir yön veren ve kendi de değişik evrelerden geçen Rus sanatçısı ve kuramcısı Wassily Kandinsky'e (1866 - 1944) ait.
Kandinsky çocukluğundan beri "yolculuk" yapmış biri. Önceleri ailesiyle beraber yaptığı İtalya yolculukları onu çok etkiler. Ayrıca, ailesinin ilgi alanları da onun gelecekteki hayatının yapı taşlarını oluşturur. Babası sanat ve çizimle ilgilenirken, annesi müzik ve resim alanında küçük Kandinsky'i etkiler. Çocukluğunda Rus ve Alman masalları dinler, piyano ve çello eğitimi alır. Renkler dünyasındaki "yolculuk"ları da çocukluğunda başlamıştır (Art Book Kandinsky 8). Kandinsky'nin eğitimi de bir "yolculuk" tur. Bir müddet Ukrayna'nın Odessa kentinde kaldıktan sonra 1885 yılında doğduğu yer Moskova'ya geri döner ve Hukuk Fakültesi'ndeki eğitimi başlar. Hukuka olan merakı da onun sanatçı yanını etkilemiştir ve 1913 yılında yayınlanmış olan Anılar (Rückblicke) kitabında, "Hukuk beni içine alarak soyut düşünceyi geliştirmemi sağladı" diye yazarak bu etkiyi belirtmiştir (Art Book Kandinsky 12). Hukuk Fakültesi'ndeki başarılı eğitimi sırasında da bir araştırma gezisi nedeniyle yine bir "yolculuk" yaparken gördüklerinin etkisi altında "resmin içinde yaşama" yı öğrenir. Bir ara Paris'e gider. Bu "yolculuk"ta sanatın Kandinsky'nin hayatında önemli bir yer alacağı iyice belli olmaktadır. Hukuk Fakültesi'ni başarıyla bitirmesine ve asistanlığa kabul edimesine rağmen 1895 yılında Kandinsky akademik hayatını bırakır ve artık sanat onun hayatıdır. Hele, bir empresyonist sergide Claude Monet'nin (1840 - 1926) Saman Yığını tablosunu gördüğü zaman ve Richard Wagner'in (1813 - 1883) Lohengrin eserini dinlerken bestecinin müziğindeki renk ve ses sentezini keşfedince, artık kendini iyice sanata adayacaktır (Art Book Kandinsky 16).
1896’da yine bir "yolculuk" yapar ve ilk Sezession akımının şehri olan Münih'e taşınır ve orada çizim üzerine çalışmalar yapar (Art Book Kandinsky 22).
20.Yüzyılın ilk yıllarında "yolculuk" ları yoğunlaşır. Ligurya, Tunus, Paris, Berlin ziyaretleri sanat ufkunun iyice açılmasını sağlarken, bir süre Hollanda'da kalınca orada da tablolar yapar (Art Book Kandinsky 28). Kandinsky'nin sanat yolculuğu da devam ederken, 1908 - 1914 arasındaki yıllar onun "dehâ dönemi" ni oluşturur. Bu dönem başka Rusların da dünya çapında ün kazandıkları dönemdir. Deneysel nörolog ve fizyolog Ivan Petrovich Pavlov (1849 - 1936) Fizyoloji ve Tıp Nobel Ödülüne layık görülür. Kandinsky'i de etkileyecek olan Sergei Pavlovich Diaghilev (1872 -1929) Ballet Russe'i Paris'e götürür ve bale tarihinde yeni bir dönem açılır. Yine Kandinsky'i devamlı etkisi altında tutan müzik sanatı, müzik kuramcısı ve besteci Arnold Schönberg'in (1874 - 1951) Orkestra İçin Beş Parça bestesiyle ve besteci ve orkestra şefi Igor Stravinsky'nin (1882 -1971) Ateş Kuşu balesiyle yeni boyutlara ulaşır (Art Book Kandinsky 38). Artık Kandinsky'nin de "sanat yolculuğu" soyuta doğru devam edecektir.
1 Ocak 1911 tarihi, hem Kandinsky'nin sanat yolculuğunda önemli bir tarihtir, hem de sanat tarihi için birçok yeni görüşün, uygulamanın, kuramın berraklaşacağı bir dönemin başlangıcı olacak bir tarihtir. Kandinsky, bu tarihte dışavurumcu (ekspresyonist) ressam ve grafik sanatçısı Franz Marc (1880 -1916) ile tanışır (Art Book Kandinsky 42). Her iki sanatçının birçok ortak tarafları vardır. Marc'ın hayvanlara olan ama özellikle atlara olan tutkusu Kandinsky'de de vardır. Renklere olan duyarlılıkları da iki sanatçıyı birleştirir. Özellikle mavi renk ve mavi atlılar sanatçıların ünlü tablolarını oluşturur. Onlar için mavi, derin anlamları olan, bir yerde ruhsal (tinsel) olan manevi değerleri yansıtan umut rengidir. Kandinsky'nin "The Blue Rider" ("Mavi Binici")(1903) ünlü bir tablosudur. Bu binici yolculuk halindedir, hareket halindedir. Bu tablo, gerçekçi anlatımı aşmış bu anlatımın ötesine geçmiş bir sanatı yansıtmaktadır. Tablodaki binici de yolculuğunda birçok engeli aşmaktadır, kendi iç dünyasındaki engeller de yolculuğunu durduramaz. Marc'ın da mavi atları ünlüdür.
Mavi renk ve atlar, her iki sanatçıyı da harekete geçirir ve sanat dünyasında engel tanımayan bir yolculuk başlar. Kandinsky ve Marc, Ekim 1911 de sanat tarihine yepyeni bir yön verecek olan bir grubu, Der Blaue Reiter (Mavi Atlı) grubunu kurarlar. 1912’de de Mavi Atlı Yıllığı yayınlandığı zaman, bu yıllıktaki makaleler ve illüstrasyonlar sanata yeni kuramlar da getirmektedir. Bir yerde bu grup, Goethe, Schiller, Delacroix, Chevreul, Wagner, Steiner ve Worringer'in kuramlarını da bir araya getirir. Kandinsky, Sanatta Tinsellik Üzerine adlı kitabında, sanatçının yeni yolculuğu üzerindeki fikirlerini açıkça belirtir. Sanatçı "evrensel ruhun nefesini" çizmeye çalışmalıdır (Art Book Kandinsky 44).
Hem yeni kuramlar üreten hem yeni çalışmalar yapan bu grup, 1914 yılında başlayan 1. Dünya Savaşı nedeniyle ve savaşta Franz Marc'ın ölümüyle dağılır. Kandinsky de Rusya'ya dönmek zorunda kalır ve Moskova yolculuğu başlar. Bu arada Stockholm'da da yaşar. Moskova'da da yeni çalışmalar, yazılı eserler yaratırken bu sefer Rusya'da 1917 Ekim Devrimi her bakımdan yeniden yapılanma gerektirir. Bu da yeni bir yolculuk demektir. Kandinsky kendini tekrar Almanya'da, Berlin'de bulur. Cephede ölmüş olan Marc'ın yokluğu onu çok etkilemektedir. 1922 yılında da 1919’da Bauhaus'u kuran modern mimarinin öncüsü Walter Gropius (1883 -1969) ile tanışınca Weimar'a gider. Bauhaus Okulu 1920’lerin ortalarında Weimar'dan Dessau'ya taşınınca, Kandinsky'nin yolculuklarına yenileri eklenir.
Kandinsky'nin Bauhaus yolculuğunda, daireler ilgisini çekmektedir. Hâttâ, Kandinsky atları sevdiği kadar daireleri de sevdiğini belirtir (Artbook Kandinsky 102). Bu arada, Bauhaus Okulu, minimalist tasarımların yanında tiyatro ve dans gecelerine de ev sahipliği yapar. 1922 yılında Oskar Schlemmer'in (1888 -1943) Triadische Ballet (Üçlü Bale) eseri Bauhaus Tiyatrosu'nda sahnelenir. Dansçıların geometrik şekillere dönüştüğü eserde, kostümler hareketlere yön vermektedir ve eser, kostüm - müzik - ses - hareket ögelerinin birlikte sunulduğu bir "Gesamtkunstwerk" ("Bütünsel Sanat Eseri") (Schlemmer, 1). Böyle bir "Gesamtkunstwerk" i, Kandinsky de yaratır. 1928 de, Dessau'da Pictures at an Exhibiton (Bir Sergiden Tablolar) sergilenir. Kandinsky, bu eserin sahne tasarımlarını hazırlar. Piyano müziği, renkler, ve şekiller bir araya gelmiştir. Müzik, Modest Mussorsky'nin (1839 - 1881) 1874 tarihli aynı adlı piyano bestesidir.
Kandinsky, müzik ve renkleri, şekilleri birleştirmiştir (Buja, 1-2). Bundan sonra, Kandinsky için yine bir yolculuk gerekecektir. 1933’te Bauhaus kapatılır ve Kandinsky, Paris'e gider. Paris'teki 1940 "Gök Mavi" tablosu, Kandinsky'nin Paris dönemini yansıtan en başarılı tablosudur. Kandinsky, her zaman huzur veren en çok sevdiği renk olan "mavi" ye geri dönmüştür (Art Book Kandinsky 120). Bu yolculuğunda, Kandinsky geometrik şekiller yerine biyomorfik ve larvamsı biçimlerle değişik kompozisyonlar yaratır. II.Dünya Savaşı'nın başlamasını görmesine ve sağlığının pek parlak olmamasına rağmen yenilikler arama yolculuğunu tıpkı "Mavi Binici" tablosundaki engel tanımayan binici gibi devam ettirir ve 13 Aralık 1944 tarihinde yolculuğu bittiği zaman acaba 13 sayısı özel bir sayı mıdır? Yolculuğu gerçekten bitmiş midir?
5 Ocak 2025 tarihinde CERMODERN Flow Dijital Sahne'de başlamış olan "Mavi Süvari'nin Yolculuğu" sergisi izleyicilere görsel bir yolculuk sunuyor. Bir yerde, Kandinsky'nin yenilik arayışları bu serginin tasarımında da görülüyor. Flow Dijital Sahne'nin Tasarım Direktörü, Alper Akdağ ile Gazete Sanat ta yapılan bir söyleşide, Akdağ bu sergi için kullanılan teknolojileri açıklıyor. Animasyon teknolojilerini destekleyen programlar, grafik tasarım programları, çevresel ses kullanılarak Kandinsky'nin eserlerine yeni bir boyut getirilmiş. Akdağ, aynı zamanda "amorfik görüntüler" i ilk olarak burada kullandıklarını da belirtiyor ve bu şekilde 3 boyutlu bir sahne yaratılmış oluyor (Akdağ ile söyleşi, Gazete Sanat 5 Ocak 2025). İzleyiciler, resimlerin içinde ve dışında olabildikleri gibi, çeşitli görüntüler bir an için izleyicilerin üzerine doğru gelirlerken izleyicileri kendilerine doğru da çekiyorlar. Sergi, Kandinsky'nin sanat yolculuğunu 6 bölümde izleyicilere sunarken her bölümde Kandinsky'i etkileyen bestecilerden de yararlanıyor ve Wagner veya Schönberg müzikleri, Kandinsky'nin istediği "renk - şekil - ses (tını) (müzik" sentezini yaratıyor, 3 boyutlu sahnede müzik - resim sanatlarını kaynaşırken bu sefer teknoloji de bu sentenze eklenmiş oluyor.
İzleyicler bu 3 boyutlu sahnede yer yer yürüyorlar, yer yer durarak etraflarında hareket eden renkler ve şekilleri müzik eşliğinde nerdeyse dans edercesine izliyorlar.
Bu da Kandinsky'nin dans sanatına olan ilgisini de hatırlatıyor. Sergide, Kandinsky'nin dansa olan ilgisi belirtilmemiş ama onun yaşadığı dönemdeki dans sanatında da olan yenilikler onun bu sanatla da ilgilenmesine yol açmış. Özellikle, 1908 - 1928 yılları arasında "geleceğin dansı" üzerine kuramlar geliştirmiş. O zamanların dansçısı Alexander Sacharoff (1886 - 1963) ile çalışmış, başka bir dansçı Gret Palucca (1902 - 1993) üzerine yazılar yazmış (Huxley 1).
1909 da Kandinsky, Der Gelbe Klang (Sarı Ses(Tını)) adlı deneysel tiyatro çalışmasında, resim sanatı ile dans sanatının nasıl birbirlerini tamamlıyacağını göstermek ister. Ancak, Kandinsky kendi hayatında bu eserin sahnelenişini görmemişti. Onun oluşturduğu "Blue Rider" ("Mavi Binici") grubunun üyeleri de eseri sahneleme planları yaptıysalar da 1.Dünya Savaşı'nın çıkışı bu planı engellemişti. Eser gecikmiş olarak, 12 Mayıs 1972 tarihinde, Guggenheim Müzesi'nde ilk olarak sergilendi (The Yellow Sound wikipedia 1).
Eser değişik yıllarda ve ülkelerde değişik yaklaşımlarla izleyicilere sunuldu. Bavyera Devlet Balesi ise, Münih şehrinde 4 Nisan 2014 tarihinde, bu değişik çalışmayı ilk olarak sahneledi. Bir perdelik eser altı tabloya ayrılmış. Ancak, bu tablolardaki şekiller hareket halinde görüntüye geliyorlar. Kandinsky'nin yapmak istediği, sessiz sessiz duran resim tablolarındaki şekillerin, renklerin ses kazanmaları ve de hareketlenmeleri. Bu şekilde resim, müzik, dans sanatları bir araya geliyorlar ve ilginç bir gösteri sergileniyor, bir çeşit "resim tiyatrosu" yaratılıyordu (Çıkıgil 60 - 61).
CERMODERN Flow Dijital Sahne'de sergilenen "Mavi Süvari'nin Yolculuğu" belki de Kandinsky'nin yapmak istediklerini (dans olmasa da) bir de teknoloji katkısıyla etkileyici bir şekilde izleyicilere sunarken, sanatçının "yolculukları"nı da müzik - resim - renkler arasında görüntüye getiriyordu.
Sergi, 15.Yılını kutlamakta olan CERMODERN ve Reo-Tek işbirliği ile hazırlanmış. Müzik düzenlemesi şef Cem'i Can Deliorman tarafından yapılmış.
12 Ocak 2025 tarihindeki sergi rehberi Furkan Gürbüz'dü.
Necla Çıkıgil
19 Ocak 2025, Ankara
KAYNAKLAR
Alper Akdağ ile Söyleşi, Gazete Sanat, 5 Ocak 2025
youtube.com/watch?v=88yLbFoAyKc
Art Book: Kandinsky, Dost Kitabevi Yayınları, 2001.
(Kullanım tarihi: 19 Ocak 2025)
Buja, Maureen, "Art into Music into Art: Kandinsky and Mussorgsky",
Interlude, 5 Eylül 2020, 1 -2.
interlude.hk/art-into-music-into-art-kandinsky-and-mussorgsky
(Kullanım tarihi: 19 Ocak 2025)
Çıkıgil, Necla, "Bir Festival, Wassily Kandinsky ve Dans Sanatı",
Sahne: Tiyatro ve Opera Bale Dergisi, Sayı:69, Temmuz - Ağustos 2015, 58 *61.
Huxley, Michael,
"The Dance of the Future: Wassily Kandinsky's Vision, 1908 - 1928",
Dance Chronicle, 40 (3), 259 - 286 (Special Issue: 3 "Kinetic, Mobile, and
Modern: Dance and the Visual Arts, 2017).
Schlemmer, C. Raman (Oskar Schlemmer'in torunu)
Oskar Schlemmer, The Triadic Ballet, 2023.
schlemmer.org/triadic-ballet
The Yellow Sound, wikipedia 1.
en.wikipedia.org/wiki/The_Yellow_Sound