Turhan, Çekem, Uğurlu,Yurdusev, Gülay ve Bağcı,Öktem,Mertin
Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, Kompozisyon Bölümü’nün ilk kez geçtiğimiz yıl faaliyete geçirdiği, Bilkentli bestecilere eğitim, seçilmiş yapıtlarını her gün prova etme ve sonunda da icra fırsatını veren Hezarfen Akademisi bu yıl 10 Mart tarihindeki kapanış konseriyle sona erdi. Kısa bir hatırlatma yapmak gerekirse Akademi, genç bestecilere yoğun bir süreç içinde eğitim, seminer, kabul edilen eserlerin provası ve etkinliğin sonunda verilecek bir konserle eserlerin ilk icrasının gerçekleşmesini hedefleyen bir etkinlik. Akademi’nin icracı topluluğu olarak tayin edilen, Özcan Ulucan (keman), Ulrich Mertin (viyola), Gökhan Bağcı (viyolonsel), Kıvanç Fındıklı (klarnet), Cem Önertürk (flüt), Müge Hendekli (piyano) ve Kerem Öktem’den (vurmalı çalgılar) oluşan Hezarfen Topluluğu çalışmalara kabul edilen genç bestecilerin yapıtlarının ilk seslendirilişini şef Orhun Orhon yönetiminde gerçekleştirdiler.
Şef O.Orhon, Hezarfen Ensemble ve Artun Çekem
İlk olarak Artun Çekem’in toplamda beş bölümden oluştuğunu söylediği sahne müziğinin üçüncüsünü, A Night in the Uncanny Valley, Part III dinledik. Konserle ilgili olarak alışılageldiği üzere dağıtılan çok kısa program sayfasından bestecinin anlatmak istediğiyle ilgili olarak çok bilgi edinilebildiğini söylemek doğru olmaz. Besteci şöyle ek bir açıklama getirdi, talebimiz üzerine : “Müzikte duyulan bütün nota, akor ve işitsel fikirler, ilgili ses kaydında yer alan frekanslar, sesli harf formatları, sessiz harflerin sebep olduğu “gürültü” sesleri, konuşma melodisi, konuşma tonundaki dalgalanmalar vb. parametrelerle ilişkilendirilmiştir. Müzikte bu işitsel materyaller yer yer inorganik bir biçimde, kontrollü ve yapısal bir formda bulunurken, yer yer de organik bir biçimde, sanki bir insan sesiymiş gibi doğal bir akış ve yoğunluk içerisinde konumlanırlar. Böylelikle müzik sürekli olarak insan ve insan olmayan arasındaki çizgide gidip gelerek dinleyicinin algısında bir bilişsel disonans oluşturmayı, tıpkı uncanny valley’de olduğu gibi bir tekinsizlik ortamı yaratmayı hedefler.” Artun Çekem İstanbul’da aldığı eğitimin sonrasında, 2017’den itibaren Bilkent’te besteci, öğretim görevlisi Onur Türkmen ile yüksek lisans yapıyor. Yapıtları yurtiçi ve dışında çeşitli konserlerde seslendirilmiş.
Senay Uğurlu (Sağ başta selam veriyor)
Senay Uğurlu (1997) dep. R(i)e.viv.al.a.tion adlı yapıtıyla katıldı konsere. Hacettepe Üniversite Ankara Devlet Konservatuarı’nda piyano ile başladığı müzik yaşamına, Bilkent’te flüt ile devam etmiş. Şimdi teori ve kompozisyon lisans programında. Onur Türkmen’le bestecilik çalışmalarını sürdürüyor. Onun da eserleri çeşitli festivallerde seslendirilmiş. Bestesinin adının “ deprivation(yoksunluk) ve revival(canlanma) kelimelerinin fonetik yapısı göz önünde bulundurularak türetilmiş bir kelime” olduğunu anlatmış bizlere, kitapçıkta.
Kıvanç Fındıklı, Özcan Ulucan ve Saim Gülay
Üçüncü besteci Saim Gülay ‘ın ( 1996) Reconfiguration adlı eserini Hezarfen Topluluğundan sadece klarnet ve keman (Kıvanç Fındıklı ve Özcan Ulucan) icra ettiler. Lakin bir üçüncü unsur daha vardı: çok yavaş hareket eden bir metronom, bir saat ve bir kum saatini gösteren, bir video. Her birinin burada anlatılması fazlasıyla uzun sürecek, çok anlamlı, farklı hareketi, tutumu var. Bilkent’te Yiğit Aydın ile kompozisyon çalışmakta olan Saim Gülay beş dakikalık süresi olan bu yapıtı hakkında “müzik, iki farklı figüratif tavıra sahip olan kemanın ve klarnetin aralarında zamansal bir ilişki kurulması; daha sonra bu ilişkinin yeniden biçimlenerek, videoda sunulan görsel müzik ile sahnede sunulan işitsel müzik arasında zaman zaman ters, zaman zaman doğrusal bir yönü olan gerçeküstü bir diyalog haline gelmesi üzerine kurulmuştur.” açıklamasını getiriyor.
Arda Turhan (besteci) Şef Orhun Orhon ve Hezarfen Topluluğuyla
Pembe Ayının Salyangozları 1997 doğumlu Arda Turhan’ın bestesi. Yiğit Aydın’la kompozisyon çalışan Turhan’ın eserleri daha önce Hezarfen Yaylı Dörtlüsü tarafından seslendirilmiş. Yapıtın kaydı da mevcut. Pembe Ayının Salyangozları, dokuz dakikalık, alto flüt, basklarnet, vurmalı çalgılar ve yaylılar için bestelenmiş. Program açıklamalarında keyifle şarkı söylemekte olan salyangozların, tanrılar âleminde varoluşsal sorunlarla boğuşan Pembe Ayı’yı farkına varmadan, kıskandırdıkları anlatılmış. Turhan “Farklı armonik ve stilistik diller gerek birleştirilerek, gerekse çalgılama yoluyla birbirlerinden ayrı tutularak, üst üste yerleştirilir. Bu açıdan, hem gürültüsel, hem de tonal dillerden alınan birçok farklı unsurun bireysel karakterlerini kaybetmeden aynı ses haritası içerisinde birbirlerini öne çıkarmalarını amaçladım.” diyerek, düşündüklerini açıklamış.
Arda Yurdusev
Akşamın son bestecisi olan Arda Yurdusev klasik gitar ile başladığı müzik yaşamına, kompozisyonla devam eden; değişik kültür ve müziklere ilgi duyan; “farklı kültürlere ait unsurları yeni müzik aracılığıyla tınısal bir dünyada yansıtma amacı güden” bir besteci. Dinlediğimiz eser, üç bölümden oluşan ve her biri farklı çalgılamayı ele alan Seyyah adlı yapıtın üçüncü bölümü: Septet (Yedili) idi. Aidiyet duygusuyla sıklıkla yüzleşen gezginlerle kendi yaşantısındaki benzer duyguların dışa vurumu olarak açıkladığı Seyyah III adlı eserin diğer bölümleri Sinfonietta ve Orkestra başlıklarını taşıyor. Arda Yurdusev Yiğit Aydın ile kompozisyon çalışmakta.
Yapıtların kolay erişilebilir olduğunu söylemek zor. En azından bu satırların yazarı için. Lakin her birinin şaşırtıcı derecede zengin içerikli; yüksek hayal gücüne sahip; tahayyüllerle dolu olduklarını görmek, yaratıcılıklarına tanık olmak, yetişmekte olan genç besteciler bakımından gerçekten umut vericiydi. Öte yandan, bu kısa yapıtların değerlerine değer katan bir unsur da Hezarfen Topluluğunun her bir icracısının eriştiği üst düzey virtüozluk. Sıralamak mümkün değil, dinlemek gerekti.
Sezara hakkını vermeli, hepsini kutlamalı: bestecileri, müzisyenleri, hocaları ve etkinliğe imkân veren Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’ni.
AYŞE ÖKTEM
13 Mart 2019, Ankara