Boğaziçi Filarmoni Orkestrası 2019'un belki de en anlamlı ve keyifli konserini 22 Aralık 2019 akşamı Lütfi Kırdar Kongre Merkezi salonunda verdi. Boğaziçi Filarmoni Orkestrası, genç piyanist Tarık Kaan Alkan (d.2006) ve eğitmen piyanist Tutu Aydınoğlu'nun(d.1984) solist olduğu konseri imkansızlıklara karşı verilen binbir emekle yaptı. Türkiye'de ilk defa çalınması nedeniyle Ottorino Respighi'nin piyano - orkestra için bestelediği "Miksolidik Modda Konçerto"sunun prömiyeriyle ayakta alkışlanan bir performansa imza attı.
Boğaziçi Filarmoni Orkestrası'nı benzerlerinden çok farklı olarak, bir kişi ya da kurumun ötesinde "inanç ve idealizm" olgusunun hayat bulmuş hali olarak tanımlamak çok yerinde olur. Genç ,idealist ve müzik aşığı amatör şef, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi mezunu Onur Tahmaz (d. 1996) ve onun amacına ortak olan bir avuç amatör müzisyenin, önlerine çıkan bazı engellere rağmen bir orkestra kurarak birlikte müzik yapma hayâlinin gerçekleşme hikâyesi bu.
Şef Onur Tahmaz ve kemancı, aynı zamanda orkestranın müdürlüğünü yapan Duygu Esenkar, olumsuzlukları bertaraf ederek ve inandıkları bu olguyu bıkmadan usanmadan her kişi ya da platformda anlatarak "imkansız, başaramazsınız, hayâl bu" denilen konseri azim ve inançla gerçek kıldılar.
Orkestra, gecenin açılışını L. V. Beethoven'ın doğumunun 250. yılı olmasına atfen, bestecinin Avusturyalı oyun yazarı Heinrich Joseph von Collin'in "Coriolan Trajedisi" adlı eseri için bestelediği "Coriolan Üvertürü Op.62" ile yaptı. Romalı komutan Coriolanus'un ihanete uğramışlık, küskünlük ile yurt özlemi, vatanseverlik arasındaki ruhsal gelgitlerinin betimlendiği temaları şef Onur Tahmaz yönetimindeki Boğaziçi Filarmoni Orkestrası mükemmel bir şekilde icra etti.
12 YAŞINDAKİ PİYANİST
Gecenin ilk konuk solisti, adını hep duyacağınız, Tarık Kaan Alkan' ın seslendirdiği eserden ve genç sanatçının muhteşem performansından önce, kendisi küçük, lakin sahnede dev olan bu genç yetenek ile ailesinden bahsetmek istiyorum.
Daha 12 yaşında olan Tarık Kaan Alkan'a hayran olmamak mümkün değil... Kaan ile ilgili en önemli saptama, ne yapmak ya da ne olmak istediği kararının kendisine çok küçük yaşta bırakılması, kendi tercihi ve ailesinin maddi manevi desteği ile bugünlere gelmiş pırıl pırıl bir genç olmasıdır. Ebeveynleri Eser ve Devrim Alkan da müzisyen. Kaan hem bilinçli bir ailenin bireyi olarak zamanında doğru eğitime yönlendirilmiş, hem de disiplin ve özveriyle çalışması sayesinde bugünlere gelmiş bir yetenek . Kaan'ın gelişiminde en büyük emek sahibi olan MSGSÜ Devlet Konservatuarı' ndaki hocası Prof. Burcu Aktaş Urgun, öğrencisiyle ne kadar gurur duysa azdır.
Mendelsshon'un 1. Piyano Konçertosu'na ve genç sanatçının bunu nasıl icra ettiğine gelirsek, tek kelime ile muhteşemdi. Kaan zor eseri değme piyanistlere eşdeğer bir profesyonellikte tertemiz çaldı. Kesinlikle bazı genç yeteneklerin kapıldığı "abartı" hatasından uzak, yerli yerinde nüansları, dozajında sertlikte, kusursuz mükemmellikte bir performans ortaya koydu. Kaan'ın bis olarak Rachmaninov Prelude Op.23 No.5 seçerek mükemmel olarak çalması nasıl bir virtüözün yetiştiğinin kanıtı gibiydi.
MİKSOLİDİK MODDA KONÇERTO
Önce siz değerli okuyucularımıza "Türkiye Prömiyeri" yapılan Ottorino Respighi’nin "Miksolidik Modda Konçerto "sunun hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Boğaziçi Filarmoni Orkestrası' nın aynı zamanda sanat yönetmenliğini de yürüten Onur Tahmaz Respighi’nin bu eserini, uzun araştırmalar sonrası keşfetmiş. Yazılmasının üzerinden neredeyse bir asır geçen ve Türkiye'de hiç çalınmamış bu eserin notalarını bulup yurt dışından getirtmiş. Eserin nota kitabı bile başlı başına tarihi eser; 55 yıldır ülke ülke, orkestra orkestra gezmiş. Tarihe nasıl tanıklık ettiğinin belgesi ise çalan her orkestranın arka kapağına adını ve çaldıkları tarihi not düşmeleriyle bu nota kitabında geçmişi ölümsüz kılmış.
Respighi’nin "Miksolidik Modda Konçerto"su, müzikal anlatımıyla adeta "senfonik bir resim" niteliği taşımakta. Bestecinin "eserlerim arasından en iyisi" diye nitelendirdiği konçertoyu benzersiz kılan en büyük özelliği ise "Geç -Romantik" döneme ait bir eser olmasına rağmen, ait olduğu dönemin akımlarına kapılmadan özgün melodiler ve armoniler geliştirilerek yazılmış olması.
TUTU AYDINOĞLU'NUN ÖZVERİSİ
Bu zor ve hiç çalmadığı eserin icrasını yoğun temposu arasında sırf gençlere destek vermek için kabul edip, sadece 50 gün içerisinde hazırlayan Tutu Aydınoğlu' ndan bahsetmek istiyorum.
Tutu Aydınoğlu her yönüyle bu hayatta ender rastlayacağınız ve tanıyacağınız bir sanatçı. Olumsuz insani duygulardan arınmış, dobra, egosuz, samimi ve inanılmaz çalışkan. Bu meziyetlerine yüzünden hiç eksik etmediği o kocaman gülümsemesini ve çok eğlenceli olmasını da eklediğinizde onunla sohbetin ne kadar keyifli olduğunu anlatamam. Ve solist böyle biri olunca yapılan provalarda öyle komik ve güzel anılar biriktirmişler ki anlattıklarında sanki bildiğimiz orkestraların sinir stres içinde geçen provalarından değil de adeta gülüp eğlendikleri arkadaş toplantılarından bahsediyorlardı. Tutu hoca bu gençlerle geçirdiği süreci " Sözde amatör olup bu kadar profesyonel olan gençlerle dolu bir orkestra ile çalışmak hem bende yarattıkları his, hem de gösterdikleri disiplin açısından bir bedel karşılığı tecrübe edemeyeceğim ve tarifsiz güzellikte bir deneyimdi” cümlesiyle ifade etti.
Sanatçının eseri icrasından bahsetmek gerekirse, salonu dolduran tüm seyirciler bu tarihi gecede Tutu Aydınoğlu' nun 50 gün gibi çok kısa bir sürede nasıl bir başarıya imza attığına tanıklık ettiler. Ancak Tutu hoca gibi özel bir sanatçı böyle zor bir eseri, kısa zamanda hazırlayıp, 1500 kişilik bir seyirci topluluğu önünde, hiçbir maddi karşılığı olmaksızın çıkıp çalmayı kabul ederdi.
"Miksolidik Modda Konçerto " kendi içinde zor pasajlara sahip, inanılmaz teknik gerektiren bir eser. Akıcı bir yoğunluğa sahip bu konçerto, dinleyicinin heyecanını hep dorukta tutan ve yaklaşık 41 dakika olmasına rağmen nasıl başlayıp bittiğini anlayamadığımız sürükleyici tonal yapısıyla dinlemesi keyifli bir eserdi. Büyük virtüozite gerektiren eseri Tutu Aydınoğlu bir prömiyere yakışacak mükemmellikte icra ederek geceye damgasını vurdu. Tüm seyircilerin ayakta dakikalarca alkışlayarak gösterdiği takdirlerine, sanatçı bis olarak W. Kempff' in düzenlemesini yaptığı "Haendel Minuet Sol Minör" gibi eşsiz güzellikte bir eseri çalarak teşekkürünü ifade etti.
Boğaziçi Filarmoni Orkestrası'nın hayâl denilen bu konserinin gerçekleşmesi için değerli bazı profesyonel müzisyenler de destek verdi ki onlardan bahsetmemek olmaz. Bu isimlerin en başında keman sanatçısı ve eğitmen Dr. Erman Türkili gelmekte. Kendisi çok uzun zamandır bu gençlere kendi yoğun iş temposu arasında özel zaman ayırarak, yaylı gruplarını çalıştırmış, birlikte konserlerinde çalmış, birlikte çalamadığı zamanlarda ise sahne arkasında adeta bir orkestra müdürü gibi destek vererek orkestranın bugünlere gelmesinde büyük rol oynamış.
Erman hoca gibi orkestraya gönüllü destek veren ve de orkestranın yüzde 20'lik dilimini oluşturan Begüm Gökmen (korno), Müşfik Galip Uzun (timpani), Öykü Koçoğlu (viyola), Aslı Erşen (Trombon ), Altuğ Tekin (korno) ve ismini sayamadığım daha birçok değerli sanatçı, amatör müzisyenlerle Güzel Sanatlar Meslek Lisesi ya da konservatuvarlarda okuyan öğrencilerin yüzde 80'ini oluşturduğu orkestrada onlarla birlikte çalarak hârika bir konsere imza attılar.
Boğaziçi Filarmoni Orkestrası 'nın 2020 ilkbaharında verilmesi beklenen bir sonraki konserini büyük bir merakla bekliyorum.
Osman Enfiyecizade
24 Aralık 2019, İstanbul