Çok uzun yıllar sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ilk defa bir yeni yıl konserini Ankara dışında verdi . Kökleri 1826' da İstanbul'da kurulmuş olan "Musika-i Hümayun” dan gelen CSO, doğduğu şehir olan İstanbul'da 96 sene sonra ilk yeni yıl konserini 3 Ocak 2020'de Zorlu Psm organizasyonu ile gerçekleştirdi.
CSO, 200 yıla yaklaşan tarihinde hiç kesintiye uğramadan sanat yaşamını sürdüren köklü ve ender sanat kurumlarından biri olmasının haklı gururunu yaşıyor. İstanbul'da padişahlık sarayı bünyesinde kurulan, Giuseppe Donizetti idaresindeki “Musika-i Hümayun” çok kısa bir sürede kurumsallaşarak tarihimizin ilk orkestrasının temellerini attı. Cumhuriyetin ilanı sonrası Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği ile 27 Nisan 1924’te Ankara’ya taşınarak "Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası" adını aldı. İşte 1924' ten beri Ankara ve Anadolu'da konserler vermeyi, sanatı yurdun dört bir yanına taşımayı misyon edinen CSO neredeyse 96 sene sonra bir yeni yıl konseri vesilesiyle İstanbullu sanatseverlerle buluştu. Bu anlamlı gecede şef Rengim Gökmen yönetiminde sahneye çıkan CSO, Zorlu Psm organizasyonu ile getirilen "The Four Italian Tenors"a eşlik etti.
Yaşı müsait olanlar hatırlayacaklardır ki efsanevi Jose Carrreras, Placido Domingo ve Luciano Pavarotti'den kurulu "The 3 Tenors" ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada hemen hemen herkesin büyük beğenisini kazanmış, birçok eserle özdeşleşerek 90'lara damgasını vurmuş unutulmaz bir ekipti.
“The Four Italian Tenors” ise, çok uzun süren bir seçim sürecinin ardından Alessandro D'Acrissa Cosenza, Federico Serra, Federico Parisi ve Giovanni Maria Palmia seçilmesiyle 2019’da ilk prömiyerini yaptı. Eylül ayı itibariyle “The Four Italian Tenors”, “Viva Italia” isimli performanslarını 56 konser içeren uzun bir Amerika turnesi yaptılar. 2020'de de, Avrupa, Asya ve Güney Amerika’da performanslar sergilemeye devam edecekler.
4 genç sanatçıdan kurulu olan "The Four Italian Tenors" da hem konsept, hem de repertuar olarak selefleri "The 3 Tenors" örnek aldığı açıkça gözlemleniyordu. Bu sebeple konser çok coşkulu ve geçmişe ait anıları hatırlatıcı niteliği ile, inanılmaz pahalı bilet fiyatlarına rağmen salonu tıklım tıklım dolduran tüm seyirciye keyifli bir konser gecesi yaşattı.
Lakin "The 3 Tenors" un halefi olarak, onların yolunda ilerleyen bu 4 gencin performansları maalesef vasattı. Hele ki CSO gibi bir orkestrayla birlikte performans göstermek için deneyimleri az ve yorumları zayıf kaldı. Zorlu Sahnesi gibi bir salonda dolu seyirciye söylemek hiç de kolay bir şey değil ve bunun genç sanatçılarda yarattığı baskı, şaşkınlık ve hatalar çok net gözlemleniyordu.
Yıllarıdır Sürayya Operası'nda İstanbul DOB'un muhteşem ses ve yeteneğe sahip kadrolu tenorları sadece piyano eşliği ile "Napoliten Konserleri" adı altında benzeri konserleri hem de cüzi bilet fiyatlarıyla vermekteler. Ki İDOB 30 Aralık'ta kendi soprano, tenor ve orkestrası ile benzer harika bir konseri Zorlu Psm çatısı altında gerçekleştirmişti. Bu konseri dinlemeye gelenler arasında İDBO'un solist sanatçılarından tenor Caner Akın' da vardı. Caner'in unutulmaz performanslarını hatırlayınca, sahnede o olsa kimbilir ne güzel olurdu.
Şef Rengim Gökmen (d.1955) ve CSO'nun bu özel gecedeki etkinliğine gelince, Gökmen aktif, dinamik ve coşkulu bir yönetim sergiledi. Sahnede solistlerle nükteli diyalogları ve seyircilere hitap ettiği konuşmalarıyla sempatik bir ortam yarattı. Maestronun sevdiği bir repertuar olmasının da etkisiyle adeta yönetirken dans etti.
İstanbul orkestraları dışında bir orkestra dinlemek gerçekten çok iyi geldi ve istanbul dışı konserleri ve orkestraları da mümkün oldukça takip etmem ve dinlemem gerekliliğini hatırlattı. Orkestra bu konseri 27 Aralık'ta Ankara'da vermek için çalışmalara çok önceden başlamıştı. 27'si konseri, yılbaşı, İstanbul seyahati ve provalar derken sahnede yorgun bir CSO vardı, ancak performanslarında yorgunluktan eser yoktu. Harika bir performans izledik. Hatta orkestra zayıf kalan tenorların açıklarını örtmek adına daha çok performans sergiledi diyebilirim. Gecede CSO viyola grup şefi Artemis Sis Balkız (d.1987) Puccini Manon Lescaut operasından “Intermezzo”daki viyola solosu performansıyla dinleyenleri adeta büyüledi.
Bu konser genel olarak coşkulu nostaljik repertuarı, harika CSO performansı ve maalesef bekleneni veremeyen tenorlarına rağmen "Zorlu Seyircisi" nin fevkalade memnun kaldığı keyifli bir gece yaşattı diyebiliriz. CSO 'yu tekrar istanbul'da dinlemeyi iple çekiyorum. Baktım onlar gelemiyor, en kısa zamanda bir Ankara seyahati beni bekler.
2020 yılının ilk köşe yazımda öncelikle tüm değerli okuyucularımıza sağlık,huzur ve müzik dolu bir yıl dilerim.
Osman Enfiyecizade
6 Ocak 2019, İstanbul