Bir Masal düşünün ki içinde saray eğlencelerinden tutun, sihir, korku, ihanet ve buna benzer birçok konunun işlendiği Arap ve dünya klasiğidir 1001 gece. Büyülü bir atmosferdir "1001 Gece" gizemli ve heyecanlı. Şehrazat'ın anlatımıdır "1001 Gece", en heyecanlı yerinde kesilen sonra tekrardan yepyeni maceralara yelken açan.
Peki bu sözlü ve yazılı dünya klasiği bir de dünyadaki en güzel sanatlardan biri olan müziğe, hem de klasik müziğe uyarlanırsa? İşte o zaman karşımıza Fazıl Say’ın bestelediği, şairane keman virtüözü Iskandar Widjaja' nın sihirli parmaklarında hayat bulan “Haremde 1001 gece” baş yapıtı karşımıza çıkar.
Iskandar Widjaja dünyanın önde gelen müzik otoritelerince; “İnanılmaz büyüleyici kişiliği ve sahne ışığıyla adeta dinleyicisini müziğinin içine hapsediyor, kesinlikle çağının en heyecan verici kemancılarından biri” , “Kendisi kemanında nadiren duyulabilecek renk ve tınılarını dinleyicilerine sunabilen ender yeteneklerden biri” ya da “Detaylara gösterdiği hassasiyet onu diğer genç kuşak kemancılar arasında gerçek bir romantik sanatçı konumuna taşıyor.”cümleleri ile tanımlanmaktadır.
1986 yılında Berlin'de doğan Iskandar Widjaja sahip olduğu Çin Endonezya'sı, Hollanda ve Arap kökleri ile etnik kültürleri harika harmanlayan bir keman sanatçısı. Dört yaşında keman çalmaya, önce Susan Mann ile daha sonra on bir yaşında, Berlin'deki Müzik Koleji'nde olağanüstü bir öğrenci olarak kabul edilip Ursula Scholz ve Joachim Hantzschk ile çalışmalarını sürdürdü.
Müzikal olarak üstün zekâlılar için üniversite öncesi bölümü olan Julius Stern Institute Berlin'de okudu. 2010 yılında tamamladığı Berlin'deki Sanat Üniversitesi'nde Prof. Uwe-Martin Haiberg ve Prof. Ilan Gronich ile keman okudu. Dora Schwarzberg, Christian Tetzlaff, Shlomo Mintz, Midori, Ana Chumachenko, Cihat Aşkın ve ve geçtiğimiz aylarda hayata gözlerini yuman eşsiz keman virtuözü Ida Haendel ile çalıştı.
Bach'dan çağdaş yaşayan bestecilere kadar çok geniş bir repertuara sahip olan Widjaja, geniş bir müzik yelpazesine dağılan 7 adet CD kaydına imza atmıştır.
Bunlardan biri de 2019'un Mart ayında çıkan ve dünya çapında değerli besteci ve piyanistimiz Fazıl Say’ın bestelediği 3 eserinden oluşan "Haremde 1001 Gece “ CD kaydıdır.
Bu CD'de yer alan ve Iskandar Widjaja’nın muhteşem yorumladığı "Haremde 1001 Gece “ adlı keman konçertosu, Luzern Senfoni Orkestrası tarafından Patricia Kopatchinskaja için sipariş edilmiş ve 2007 yılında sanatçı tarafından prömiyeri yapılmış sıra dışı bir eserdir.
Ülkemizde çok sevilen ve bizden biri olarak kabul edilen ünlü şef Howard Griffiths'in yönetimindeki ORF Viyana Radyo Senfoni Orkestrası ile birlikte kaydı gerçekleştirilen bu albümde Widjaja'nın seslendirdiği 4 bölümlük keman konçertosu dışında, piyanist Iraz Yıldız'ın solist olarak çaldığı "Çin Rapsodisi" ve Griffiths yönetimindeki ORF Viyana Radyo Senfoni Orkestrası üstün performans gösterdiği "Kapalı Çarşı" isimli eserlerin bulunduğu bu CD dünyanın en büyük müzik şirketlerinden biri olan Sony Classical etiketi ile yayımlandı.
Ünlü "Katibim" eseri üzerine Say'ın çeşitlemelerini derlediği "Haremde 1001 Gece” konçertosu orkestra partisyonunda kudüm ve çan gibi Türk vurmalılarını içermektedir. Keman partisyonu oldukça yüksek virtüozite gerektiren bir tarzda yazılmıştır ki Widjaja bunu inanılmaz ustalıkla icra etmektedir.
Eserin bütününe dağılmış kulaklarımıza aşina olan bu bu tanıdık ezgiler Fazıl Say'ın müziğinin çok yönlü rengi, yetenekli virtüozün kemanından çıkan eşsiz ezgilerin bir araya gelmesiyle bu CD klasik müziğin mihenk taşlarından biri olarak arşivlerde yerini almıştır.
Bu benzersiz CD' nin çıkış hikâyesini ve genç keman virtüözünün ülkemizi dünyanın her yerinde başarı ile temsil eden besteci ve piyanistimiz Fazıl Say ile yolları nasıl kesiştiğini ve bu benzersiz konçerto için sanatçının hislerini gelin Iskandar Widjaja’dan dinleyelim:
“Fazıl Say ile Howard Griffiths aracılığı ile tanıştım. Bildiğiniz gibi Howard Griffiths Fazıl Say’ın müziği ve Türk müziğini çok yakından tanıyan ve takip eden bir şef ve müzik insanı. Kendisi bana Fazıl Say’ın “Haremde 1001 Gece” keman konçertosunu öğrenmemi ve kendisi ile çalmamı teklif etti.
Konçertoyu öğrenmeye başladığımda sanki benim için farklı bir dünya, yepyeni dildi. Yepyeni bir lisan öğreniyordum, muhtemelen bu lisan da Türkçe idi. Türk müziğinin yapısal özelliklerini bilmediğim için eserin içerdiği duyguyu vermek benim için çok zordu. Eser farklı vurmalı içerik ve nüanslara sahipti, ney'i ve kudümü taklit ediyordum. Ve bunlar bana çok yabancı ve yeniydi.
Mükemmeliyetçi yapım sebebiyle eserin içerdiği öğe ve duyguların hakkını vermek adına Howard’a Fazıl ile tanışmayı ve buluşmayı teklif ettim. Besteciyle birlikte çalışarak ve onun dünyasına girebilecek, konçertoyu birlikte çalıp üzerinde beraber çalışabilecektik.
Howard'ın aracılığıyla genç solistlerin sahneye çıkmalarına imkân sunan ve bunu destekleyen "Orpheum Vakfı" Fazıl Say ile bağlantıya geçti ve biz Münih de bir araya geldik. Fazıl Say benden ertesi gün prova yaptığı tiyatroya gelip ona çalmamı istedi, ben de diğer otel misafirlerini rahatsız etmemek için, otelin Spa'sında tüm gece eseri çalıştım. Sabah erkenden beni arayıp tiyatroya gelmemi istedi. Telefonu kapar kapamaz sokağa fırladım. Bir taksi bulup aceleyle tiyatroya varmaya çalıştım, ama bir sürü terslik yaşadım. Taksici yolu kaybetti, tiyatroyu bulmakta çok zorlandı ama en sonda tiyatroya ulaştım. Hiçbir egzersiz yapmadan ya da ısınmadan kemanımı kutusundan çıkardığım gibi ona çaldım. Üç bölümü birlikte çaldıktan sonra Fazıl “harika çaldın, benim eserimi kaydedebilirsin” dedi ve ayrıldık.
Akabinde Fazıl Bey’in eşi Ece Hanım ikimizin birlikte çaldığı bir videoyu sosyal medyada paylaştı. İnanın bu video olmasaydı, her şey o kadar hızlı olupbitti ki, benim bile gerçek olduğuna inanamadığım bir hayal gibiydi, çünkü görüşmemizden hemen sonra Fazıl anında bir serap gibi kaybolmuştu.
İkinci kere Fazıl ile buluşmam Zürih’te oldu. Thomas Pfiffner tarafından Orpheum Vakfı için organize edilen bir etkinlikte beraber müzik yaptık. Fazıl da konser günü şehre vardığı için beraber çalışıp prova yapmamız için çok az bir zamanımız vardı. Cesar Franck Sonatını ve Fazıl’ın konçertosunun bir bölümünü çalacaktık ve sadece 1,5 saat prova yapabildik.
Benim için Fazıl ile çalışmak benzersiz bir ayrıcalıktı, bu sebeple konserimizi YouTube kanalımda yayımlamak için bir kayıt ekibi oluşturup konserimizi kayda aldım.
İlk defa onunla sahnede çalarken birbirimize çok benzediğimizi aynı şekilde düşünüp aynı şekilde hissettiğimizi ve hatta birlikte nefes alıp verdiğimizi hissettim. Bu benim için gerçekten çok özel bir deneyimdi.
Virtüoz sanatçı "Haremde 1001 Gece Keman Konçertosu” ile ilgili düşüncelerini şöyle aktardı.
Bu konçerto benim için sanki yepyeni bir dil öğrenmek gibiydi, sanki Türkçe öğreniyordum. Benim için gerçekten zordu. Teknik olarak olmasa bile eserin anlamını kavramak eserde ne anlatılmak istendiğini hissetmek ilk başta çok zordu ama üzerinde çalıştıkça benim için daha anlaşılır daha anlamlı hale geldi.
Artık Fazıl’ın bu eseri nasıl bestelediğini anlayabiliyor, yapısını çözebiliyordum. Örneğin üçüncü bölüm eserin zirveye ulaştığı bölümdü. Ve benim esere dair en ilginç bulduğum özellik ise bu bölümde eserde hiçbir melodi olmamasıydı. Ama bölüm birçok efektten, farklı bir atmosferden ve renklerin bir araya gelmesinden meydana geliyordu. Sadece üçüncü bölümün bir yerinde melodi vardı o da sanırım Türkiye’de herkesin çok iyi bildiği “Üsküdar'a Giderken “melodisiydi. Üçüncü bölümde giderek yükselen tansiyonun doruğa ulaştığı işte bu melodiydi. Bu gerçekten de parlayan bir bölümdü ki bunun öncesinde bir melodi yoktu ve benim için bu yeni renkleri ahengi öğrenmek yepyeni bir deneyimdi.
Sonuç olarak Howard Griffiths’in eşsiz yönetiminde Viyana Radyo Orkestrası’nın harikulade performansıyla bu konçertoyu kaydetmek gerçekten benim için çok heyecan vericiydi…"
***
Umalım ki en kısa zamanda, sağlıklı ve güzel günlerde, bu keman virtüözünü İstanbul’da dinleme şansını yakalayabiliriz.
Osman Enfiyecizade
20 Ağustos 2020, Moda /İstanbul