Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) 13 Şubat Perşembe akşamı Lütfi Kırdar ICEC’te şef Sascha Goetzel (d.1970) yönetimindeki "BİFOCAZ" olarak lanse edilen konserlerinde İstanbullu müzikseverleri sadece 2. yarıda cazla buluşturdu. Konserin konsepti her ne kadar "BİFOCAZ" olarak tanıtılsa da birinci yarıda BİFO'nun konuğu Viyanalı klarinet çalgıcısı ve Goetzel'in çok yakın arkadaşı Andreas Ottensamer (d.1989) sahnedeydi.
BİFO’nun 2018 yılbaşı konserinde de konuk olan Andreas Ottensamer klarinet repertuvarının en seçkin eserlerinden biri olan besteci Carl Maria von Weber'in (1786-1826) 1 No'lu Klarinet Konçertosu'nu seslendirdi. Klasik müzikte romantik dönemin önemli bestecilerinden Carl Maria von Weber'in klarinet için bestelediği iki konçertosundan ilkini besteci Bavyera Kralı I. Maximilian’in siparişi üzerine 1811'de yaklaşık 1 ayda tamamlamış, eserin prömiyeri aynı yılın Mayıs ayında Mannheim'da yapılmıştır. Üç bölümü birbirinden farklı temalarla bezeli bu ilginç eseri besteci dönemin ünlü klarnet virtüözü Heinrich Joseph Baermann' a (1784 -1847) ithaf etmiştir.
Andreas Ottensamer her ne kadar çok popüler bir sanatçı ve Berlin Filarmoni'nin baş klarnetçisi olarak parlak bir kariyere sahip olsa da, sahnede kaldığı 20 dakikalık sürede dinleyicilerine bunu yansıtan bir performans sergilemediğini söyleyebiliriz. Sanatçının icrasından ziyade sahnede fiziğini ön plana çıkaran poz ve duruşları dikkat çekiciydi. Özellikle bir gece öncesinde CRR sahnesinde İsralli klarinet sanatçısı Shirley Brill'in muhteşem Mozart Klarinet Konçertosu performasını izledikten sonra Ottensamer'in performansı vasat kaldı.
BİFO bu akşam "İstanbulun en iyi orkestrası" unvanına yakışan, şeflerinin ölçülü yönetimi altında uyumlu ve mükemmel bir performans sergiledi. Ama gecenin bir yıldızı vardı, soloları az ve kısa olsa da, mükemmel performansıyla başkemancı Pelin Halkacı Akın (d.1977) bu konsere damgasını vurdu.
Ottensamer'in 17 Şubat 2020 Pazartesi Borusan Quartet ile birlikte Süreyya Operası'nda La Majör, KV 581 Mozart Klarnetli Beşli'yi icra edecekleri bir konseri daha var. Bu performansını merakla dinlemeyi bekliyorum.
BİFO'nun ikinci bölümdeki konuğu 1949’da küçük bir caz topluluğu olarak kurulan Radio Romania Big Band'di.
İlk kurulduklarında farklı bir isimleri olan topluluk yıllar içinde büyüyüp gelişerek 1989'da Radio Romania Big Band ismini almış. Romanya'nın genç neslinin iyi müzisyenlerini barındıran topluluk caz, blues, pop, pop-rock ve senfonik-pop ile ulusal ve uluslararası etkinliklerde yer alıyor.
BİFO ile birlikte sahneye çıkan Radio Romania Big Band tüm salonu cazın coşkusuyla dolduran Wynton Marsalis'in (d.1961) "Swing Senfoni"siyle seyircileri kendilerine hayran bıraktı. Bu sene sürpriz yaparak sezon programında caza da yer veren Borusan Sanat, olumlu bir işe imza atmış oldu.
BİFO, Radio Romania Big Band sanatçılarının katılımıyla tam 96 kişilik bir müzisyen kadrosu ile sahnedeydi. Tek kelime ile bakır nefesliler, kontrbaslar ve vurmalı çalgıların gecesiydi.
Konserin ikinci yarısı resmen çılgın bir caz partisi kıvamında, seyircinin de çabucak uyum sağlayıp sololarda sanatçıları alkışladığı interaktif ve herkesin çok keyif aldığı bir havada geçti. Ama geceden en çok keyif alanlar açık ara kontrbaslardı. Adeta çalgıları ile dans eden ve aldıkları zevk yüzlerinden okunan kontrabas grubunu izlemek hoştu. Gecenin en mutlusu ise kendi vatanından konuklarla aynı sahnede olmanın keyfiyle başka bir güzel çalan Torino Tudorache olmalıydı.
Klasik müzik konserlerinde genelde kendi bölümlerinin gelmesini bekleyen trompetler ve trombonlar ise hiç susmayarak, çalgılarının hakkını sonuna kadar verdiler. Konu caz olduğunda baskın bakırlar, vurmalılar, kontrbaslar arasında gayretle çalan bir müzisyen, çellist Poyraz Baltacıgil, hemen dikkati çekiyordu.
Şef Sascha Goetzel 96 kişilik orkestranın başında dozunda coşkusu ve uyumu ile klasik müzik dışındaki repertuvarlarda da ne kadar başarılı olabileceğini tüm seyirciye gösterdi. Romen toplulukla mükemmel uyum yakalamış, bangır bangır çalan BİFO'nun genel performansı harikulade idi. Sahneden dalga dalga yayılan enerji, salonu bu coşkuya dahil ederken, bu kez seyircisinden hak edilmiş bir tezahürat ile karşılık buldu.
Keşke konserin ilk yarısında da, gecenin adına yakışır bir sanatçı ağırlayarak Nikolai Kapustin (d.1937) veya benzeri klasik müzik ile cazı harmanlayan bir besteci secilseydi, kimbilir nasıl bir etki yaratacaktı?
Osman Enfiyecizde
16 Şubat 2020, İstanbul