Farkında mısınız, Cumhuriyetin 100. Yılı coşkusu, çoksesli müzik alanında devlet, opera, üniversite orkestraları ve sivil girişimler sayesinde yaşanıyor. Ankara’da öncelikle üç orkestra konseri dikkati çekiyor: Orkestra Akademik Başkent, CSO ve HSO-TRT konserleri.
Bunlardan ilkini 25 Ekim 2023 Çarşamba gecesi izledik. Sevda-Cenap And Müzik Vakfı, Başkent Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarının işbirliğiye, Orkestra Akademik Başkent “Cumhuriyetin ve Başkentin 100. Yılında Kuşaktan Kuşağa Keman” başlıklı bir program sundu. SCAMV tanıtımı üstlendi, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nın salonunu tahsis etti. Orkestra Akademik Başkent ise orkestrası ve şefi Orhun Orhon’la konseri hazırlayıp sundu.
Cumhuriyetin keman ekolünün iki önemli ismi Suna Kan ile Cihat Aşkın’ı izleyen, hem icra hem eğitim alanında önemli işlev yapan çok sayıda kemancımız var artık. Yani başlangıçta piyanoya göre geride kalmış olan keman ekolü, eksiğini giderdi ve kesintiye uğramadan gelişiyor.
Konserin solistleri “kuşaktan kuşağa keman” nitelendirmesine uygun, Can Özhan (d. 1990) ile iki öğrencisi Peren Alan (d.2012) ve Nehir Kıran (d.2009) idi. Can Özhan, Antalya’da konservatuvar dışında normal eğitimlerini sürdüren yetenekli müzik öğrencilerinden kemancıların tercih ettiği önemli bir pedagog olarak işlev görüyor. Öğrencileri peşpeşe sahnelerde boy göstererek özgüven kazanıyor.
Program hem OAB’in, hem de üç solistin yeteneğini ortaya koyacak biçimde düzenlenmişti. Önce, ADK mezunu, kompozisyon alanındaki eğitimini Necil Kazım Akses’ten almış Nejat Başeğmezler’in (d. 1950) Tango 112 başlıklı parçasını izledik. CSO’daki viyola grup üyeliğinden emekli olduktan sonra bestecilik verimi giderek artan Başeğmezler’in klasik çizgideki tangosundaki 112 metronom hızını belirtiyor. Bu hız “moderato”yu yani orta bir tempoyu anlatıyor. Alkışlara karşılık şef Orhun Orhon dinleyici sıralarına bakındı ve Başeğmezler yerinde ayağa kalkarak dinleyiciyi selamladı.
İkinci olarak Antonio Vivaldi’nin Mevsimler keman konçerto dizisinden Yaz Konçertosu’nu Peren Alan seslendirdi.
Orhun Orhon, dönemine göre orkestrasını şefsiz çalmaya alıştırmış bir müzik yöneticisidir. Vivaldi’lerde de orkestra şefsiz çaldı, solist Peren Alan girişleri ve birlikteliği başkemancı sandalyesinde oturan Burcu Marlalı Tokatlı ile göz temasını iyi tutarak sağladı.
Ardından Nehir Kıran aynı biçimde Kış Konçertosu’nu girişi birinci Çellist Ediz Şekercioğlu ile göz temasıyla alarak seslendirdi. 11 ve 14 yaşlarındaki iki çocuk, yaşlarına göre iyi seslendirmeler yaparak “gelecek vaad eden” nitelendirmesini hak ettiler.
Vivaldi seslendirmelerinde, çembaloda CSO’nun emekli piyanisti Ayşe Ediz yer alıyordu. Böylece anne-oğul belki de ilk kez bir orkestrada beraber çalmış oldular. OAB’in birinci çellisti Ediz Şekercioğlu, Ayşe Ediz’in oğlu. Vivaldi konçertolarda ayrıca elinde lavtasıyla, Cem Çeliksırt yer aldı.
Konserin ikinci yarısına bu kez daha çağdaş bir tango müziği konulmuştu. Mahir Çetiz’in iki bölümü birbirine bağlı olarak çalınan Giriş ve Tango’sunu, orkestra Orhun Orhon yönetiminde başarılı biçimde seslendirdi.
Sırada çocukların öğretmeni Can Özhan vardı, kendi solistik maharetini Jules Massenet’in Meditasyon’unu seslendirerek gösterdi. Daha sonra Johann Sebastian Bach’ın Re minör iki keman konçertosunu da değişik bölümleri iki öğrencisiyle de seslendirerek büyük alkış aldılar.
Cemal Reşit Rey’in aşılmaz 10. Yıl Marşı’nın çeşitli düzenlemeleri vardır. Orhun Orhun da marşın yaylı orkestra için düzenlemesini yapmış. Cumhuriyet Konseri marşın çalınıp salondakiler tarafından söylenmesiyle tamamlandı.
Konseri Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nın Müdürü, piyanist Prof.Dr. Kamerhan Turan, HÜ.ADK Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Cenk Güray, okulun keman öğretmenlerinden Ebru Karaağaç da izledi.
Bu konser sayesinde ADK Konser Salonu’nda sahne üzerinde daha önce yerinden koparak düşen ses yansıtıcı plakaların yeniden yaptırılarak takılmış olduğunu gördük.
Ancak tuvaletler “muasır medeniyet” düzeyine yakışmayacak kadar kirli, kimileri tıkanmış, gerekli temizlik malzemesi bulunmuyor. O koskoca binada bir tek temizlik görevlisi varmış, herhalde malzeme alımı için yeterli bütçe de yok. Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü, konservatuvara eleman tahsisi ve diğer konularda biraz önem vermeli. Üstelik üniversitenin dışardan en fazla insanın konserler dolayısıyla girip çıktığı yer, önemli bir vitrini… İnsanlarda “Hacettepe mi, pis bir yer” imajı doğmamalı.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
26 Ekim 2023, Ankara