BSO Atatürk'ü genç solistlerle andı:
Devlet Sanat Kurumları'nın gösteri, temsil ve konserlerinin hükümet tarafından 20 Mayıs'a kadar ertelenerek, devlet orkestralarının 19 Mayıs “Atatürk'ü anma ve gençlik haftası” konserlerinin iptaline yol açılmasına karşın, “sanat eğlence değildir” görüşünden hareket eden bazı özel kurumlar, üç yas günü dışında kalan etkinliklerini planladıkları gibi yaptılar.
Bilkent Senfoni Orkestrası'nın “Gençlik Konseri” ne 17 Mayıs Cumartesi akşamı tanıklık ettik. Orkestrayı, Bilkent MSSF sonrası Moskova Çaykovski Konservatuarı'nı ünlü pedagog Rozdestveski'nin öğrencisi olarak tamamlayan Artun Hoinic yönetiyordu. İlk solist fagotcu Deniz Aslan'la birlikte sahneye alkışlar arasında çıktıktan sonra, şef kürsüsünden dinleyiciyi Soma faciasında yaşamını yitiren işçiler için saygı duruşuna davet etti. Dinleyici “gürrr” diye ayağa kalktı ve salon tam bir sessizliğe büründü.
Deniz Aslan, Vivaldi'nin fagot konçertosunu seslendirirken ilk öğretmeni Engin Güngördü salonda, şimdiki öğretmeni Ezgi Tandoğan ise orkestranın sahne girişinde iliştiği taburede öğrencilerini dinlediler.
Çok solistli ve yaklaşık 2.5 saat süreli olarak planlanan konserdeki öteki solistler ve çaldıkları eserleri liste olarak vermek en iyisi:
Ezgi Su Apaydın, keman (E. Chausson- Poème, Op.25) , Ebru Yerlikaya, keman (C. Saint-Saens- Introduction et Rondo Capriccioso, Op.28), Efe Emre, silofon ( H. Rızaev- Silofon için Konçertino), Demirhan Gökbudak, keman (P. de Sarasate- Zigeunerweisen- Çigan Havaları, Op.20), Kerem Tunçer, keman (C. Saint-Saens - E. Ysae - Caprice d'apres l'Etude en forme de Valse), Billur Ongun, trompet (A. Arutunian- Trompet Konçertosu, La bemol majör), Elvin Hoxha Ganiyev, keman (G. Bizet - F. Waxman - Carmen Fantesie)
Çocukları dinlerken içimden “İşte Cumhuriyete, Atatürk'e, uygarlığa, insanlığa, sanata, çoksesliliğe yakışır gençlik” diye geçirmeden duramadım. Küçük notlar paylaşayım sizlerle:
Genç solistlerin hepsi için “19 Mayıs yıldızları” tanımlamasını yapabiliriz. İlerde içlerinden iyi orkestracıların, oda müzikçilerinin, grup şeflerinin ve parlak solistlerin çıkacağına kuşku yok. Hâttâ bazıları bu görevleri şimdiden hakkıyla yapıyorlar.
Konserde güzel olan, her solistin kendisine sunulan çiçeği, eğer hocası arkasında çalıyorsa hemen ona sunmasıydı.
Üçünü ilk kez dinliyordum, 14 yaşındaki Efe Emre, 15 yaşındaki Deniz Aslan ve şimdiden doğum tarihini gizleme alışkanlığını edinmeye başlamış olan Billur Olgun...
Efe Emre,'yi öğretmeni Aydın Mecid belli ki kendi oğlu Elman'dan gayrı tutmamış. Rızaev'in ksilolofon için konçertinosunda kendini ne denli geliştirdiğini gösterdi. Eğer katılırsa, yakında yarışma başarılarını da duyabiliriz.
Deniz Aslan'ın fagotta sağlam bir teknik geliştirdiğini, Vivaldi'nin konçertosunda temiz bir tını elde ettiğini gözledim. Ciğer kapasitesini geliştirdikçe daha da iyi olacaktır.
Billur Ongun ise Artunian'ın Kafkas ve Anadolu renkleri de taşıyan konçertosunu tam bir yetişkin profesyonel gibi çaldı. Hacettepe'de Ekrem Akkerman ile başlayıp sürdürdüğü eğitimine son 1.5 yıldır Bilkent'in solo trompetçisi Julian Lupu ile devam etmesi belli ki çok yaramış.
Diğerlerinde ise üç- beş aylık sürelerde bile son dinlediğimden bu yana nasıl gelişme kaydettiklerini görmek doğrusu içimi ısıttı. Öğretmenlerinin özverili ilgi ve izlemesi, kendilerinin yoğun, dikkatli çalışması semeresini veriyor. Özellikle Muhammedcan Turdiev'in öğrencisi 17 yaşındaki Kerem Tuncer ile Adilhoca Aziz'in öğrencisi 16 yaşındaki Demirhan Gökbudak'ın hızlı gelişimleri sevindirici.
17 yaşındaki Elvin Hoxa Ganiyev ise tam bir uluslararası solist adayı. Bilkent'te Elena Postnova ile, Zürih Konservatuarı'nda da “genç öğrenci” statüsünde ünlü pedagog Prof.Zakhar Bron ile çalışan Elvin, teknik kapasitesini, müzikaletisini geliştirmenin yanı sıra, sahne duruşunda bile profesyonel bir görüntü çizmeye başlamış.
Henüz 29 yaşında olan ama fizik olarak çok daha küçük gösteren şef Artun Hoinic'e gelince, doğrusu çok ağır bir işin altından kalktı. Çünkü peşpeşe bu kadar çok eşlik çıkarmak, orkestra eseri yönetmekten çok daha dikkat isteyen ve yoran bir iştir. Ama Artun, deneyimli orkestranın kendi öğrencilerine sevgisini de yansıtan profesyonel icrasının yardımıyla başarılı bir sınav daha vermiş oldu. Konseri de Bizet'nin 2 No'lu L'Arlésienne Süiti ile noktaladı. Vuruşları net ve sağlam, ciddi, gösteriye kaçmayan sahnesiyle Rus ekolünün terbiyesini almış bir serbest müzisyen olarak, tüm orkestraların gönül rahatlığıyla davet edebileceği bir genç şef o...
Sadece yapılması gereken bir güzellik düşünülememişti. Bu konserin sonunda şef, tüm genç solistleri bir arada sahneye davet edip, bu anma ve saygı konserini daha anlamlı noktalayabilirdi.
Şefik Kahramankaptan // Yansımalar