Yazı işleri müdürlüğü, editörlük de yapmış 46 yıllık bir gazeteci-yazar olarak, yazılı basında ve günümüzde internet portallerinde atılan başlıkla, altındaki haberin uyumu konusuna özel bir dikkat gösteririm. Cumhuriyet Gazetesi'nin 12 Ağustos tarihli nüshasında “DOB'a Mahkemeden Kötü Haber: Teknik ve Disiplin Kurulları iptal edildi” başlıklarını görünce hemen haberi dikkatle okudum ve gene aynı uyumsuzluğu gördüm. İptal edilen kurullar değil, kurulun oluşumu için 28 Eylül 2012 tarihinde yapılan seçimler... Ankara 8. İdare Mahkemesi, dava hangi savla açılmışsa, o sav bakımından incelemeyi yapar ve kararını verir. Nitekim öyle olmuş. Şu an için açılmış (benim bilgim dahilinde) başka davalar olmadığına göre (belki vardır, bu davayı da sonuçlanınca öğrendik!), bunun pratikte bir sonucu olmaz ve önümüzdeki Eylül ayında mutad seçim yeniden yapılır. Bu arada Genel Müdürlük ve Bakanlığın, mahkeme kararını Danıştay'a temyize götürmesi de söz konusu olabilir.
Haberi okurken, davayı açanın “kurum personelinden Necat Pınazoğlu” olduğu belirtilmiş. Bu ad bana hic yabancı gelmiyordu. Tüm operalardaki solist ve koristleri tanıma olanağımız elbette yoktu ama acaba bu ad bana nereden tanıdık gelmişti? Biraz düşününce buldum. Değerli dostum, büyük besteci ve eğitmen İlhan Baran'ın rahmetli ağabeyi Ayhan Baran için yazdığı, düzenlediği türküleri Necat Pınazoğlu kaydetmişti ve bu plağı da bana Baran armağan etmişti. Plakta Selman Ada, Serdar Yalçın gibi isimlerin düzenlediği türküler de yer alıyordu.
Kimdir Necat Pınazoğlu? 1953 İstanbul doğumlu, resim ve şan öğrenimini bir arada yapmış. Mimar Sinan Üniversitesi (Akademi) resim bölümünü Özdemir Altan atölyesinden bitirmiş. 1972 yılında İstanbul Devlet Operası'na girmiş Bir “bas” olarak 40'ın üzerinde operada rol almış, yurt içinde ve dışında resitaller vermiş, konserlere katılmış. İtalya'da şan yarışmalarına katılıp dereceler elde etmiş. Hemen arşivimden CD'yi bulup o tok sesiyle söylediği Baran bestesi türküleri tekrar dinledim.
Acaba bu davayı neden açmıştı? Hareket noktası “kişisel” miydi, yoksa “ilkesel” mi? Meraklandım ve kendisine ulaştım. Tok sesiyle telefonda karşımdaydı. Pınazoğlu'nun, İstanbul Devlet Operası'nda tam 8 yıl solist temsilciliği, bir yıl disiplin kurulu üyeliği yaptığını, bir dönem de Kültür-Sanat Sen'in yönetim kurulunda yer aldığını öğrendim.
Davayı niye açtığını sorduğumda öyküyü kısaca anlattı. Belirtilen tarihteki toplantıya İstanbul solist temsilcisi olarak gelmiş, 6 operanın da kendi teknik ve disiplin kurulları bulunduğunu, genel müdürlüğün aslında koordinasyonla görevli olduğunu, yapılacak seçimin hukuka uygun olmayacağını bildirmiş. Kendisinin adının da tahtaya yazılıp aday gösterildiğini görünce “cismimin olmadığı yerde ismimin bulunmasına da izin vermem” diyerek adını sildirmiş. Bu seçimden vazgeçilmesini, israr edilirse hukuk yoluna başvuracağını bildirmiş, “Siz bilirsiniz” yanıtını almış. Dediğini de yapıp bir avukat tutmuş ve seçilenlerin üyeliklerinin iptali konusunda dava açmış. Dava, 60 günlük sürenin ne zaman başladığından hareketle tam üç kez “usül” yönünden reddedilmiş. Pınazoğlu bunun üzerine bu kez usulden red gerekçesini ortadan kaldıracak biçimde davayı yeniden açmış ve kazanmış. Konunun özeti bu. Demek ki Pınazoğlu, tamamen “ilkesel” olarak hareket etmiş.
Bakalım önümüzdeki günlerde bu dava Danıştay'da temyiz edilecek mi? Edilirse nasıl sonuçlanacak? Genel Müdürlük, mevcut durumun 1309 sayılı yasayla konumu açısından yeni bazı önlemler alacak mı? Bazı düzenlemeler yapacak mı? Gelişmeler uygulamalara nasıl yansıyacak? Bunları bekleyip göreceğiz.
Bu yazıyı hem Necat Pınazoğlu'nu kısaca tanıtmak, hem de işin doğrusunu merak edenlere yansıtmak için yazdım.
İlgili video:
http://www.sanattanyansimalar.com/video-detay/bas-necat-pinazoglu-yemen-turkusu-duzenleme-selman-ada/23/